Kategoriler

Yenile

Küresel ısınma yerel canlı türlerinin yarısını yok edebilir

Bilim insanları, iklim değişikliğine bağlı karbon emisyonlarının kontrolsüz şekilde artmaya devam etmesi durumunda, dünyanın biyoçeşitlilik açısından en zengin bölgelerindeki canlı türlerinin yarısının bu yüzyıl sonunda yok olabileceğini bildirdi.

East Anglia, James Cook Üniversiteleri ile Dünya Doğayı Koruma Vakfınca (WWF) yapılan araştırmada, bilim insanları farklı iklim değişikliği ihtimallerinin dünyanın biyoçeşitlilik açısından en zengin 35 bölgesindeki 80 bin bitki ve hayvan türü üzerindeki etkisini inceledi.

Araştırmaya göre, iklim değişikliğinden en fazla Afrika yaban köpeklerine ev sahipliği yapan Miombo ormanları, güney batı Avustralya ile Amazon-Guiana bölgeleri etkilenecek.

Karbon emisyonunun azalmaması ve sıcaklığın yüzyıl sonunda 4,5 santigrat derece yükselmesi halinde, bu bölgelerdeki iklimin, çoğu bitki ve hayvan türünün yaşamını elverişsiz hale getireceği öngörülüyor.

Bu durumda, Güney Afrika'da ve Miombo ormanlarındaki amfibi hayvanların yüzde 90'ı, kuşların yüzde 86'sı, memelilerin yüzde 80'i, Amazon'da bitki türlerinin yüzde 69'u, güney batı Avustralya'daki amfibi hayvanların yüzde 89'u ve Madagaskar'daki tüm türlerin yüzde 60'ı yerel ölçekte yok olabilir.

Güney Afrika Batı Cape bölgesinde yer alan ve kuraklık görülen Fynbos ise çoğu bu bölgeye özgün canlı türlerinin 3'te 1'ini kaybedebilir.

Araştırmaya göre yüksek sıcaklık ortalamaları ve daha fazla kararsız yağışlar da normalleşebilir. Akdeniz, Madagaskar ve Arjantin'deki Cerrado-Pantanal bölgesinde yağışların önemli ölçüde azalmasına yol açabilir.

Karbon emisyonlarının azaldığı, Paris İklim Anlaşması'nın hedeflediği sanayi öncesi döneme kıyasla sıcaklığın en fazla 2 santigrat derece yükseldiği ihtimalde de bu bölgelerdeki canlı türlerinin yok olma oranı yüzde 20-25 olabilir.

Araştırmanın sonuçları Climatic Change dergisinde yayımlandı.

Paris İklim Anlaşması, küresel ortalama sıcaklık artışını yüzyıl sonuna kadar sanayi öncesi döneme kıyasla en fazla 2 santigrat derece fazla tutmayı, ideal olarak da 1,5 derecede sınırlamayı amaçlıyor. Anlaşma, her ülkenin sera etkisi yaratan gazların salımını azaltma konusunda kendi hedeflerini belirlemesini ve kendi yaklaşımını geliştirmesini öngörüyor.