Yargıtaydan AB İlerleme Raporuna sert tepki

Yargıtay Başkanlığı: Üzülerek belirtmek gerekir ki 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen hain saldırı, raporda belirtilenin aksine, Batılı dostlarımız tarafından zamanında ve güçlü şekilde kınanmamış, bu konuda derin bir hayal kırıklığı yaratmıştır.

21.11.2016 Pazartesi 18:04

Yargıtay Başkanlığından yapılan açıklamada, AB İlerleme Raporu'nda FETÖ/PDY Terör Örgütü hakkında yapılan yorum ve tespitlerle 15 Temmuz'da yaşanan kanlı darbe kalkışmasının yok farz edilerek hayal kırıklığı yaratıldığı belirtildi. Yargıtay Başkanlığınca, 9 Kasım 2016'da yayımlanan AB İlerleme Raporu ile ilgili basın açıklaması yapıldı. Raporda, gerçeklerle bağdaşmayan yorumlara yer verilmesi nedeniyle kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla yapıldığı belirtilen açıklamada, "İlerleme Raporunda, FETÖ/PDY Terör Örgütü hakkında yapılan yorum ve tespitlerle 15 Temmuz'da yaşanan kanlı darbe kalkışması yok farz edilerek hayal kırıklığı yaratılmıştır." denildi. Açıklamada, 15 Temmuz'da, FETÖ/PDY terör örgütü üyesi teröristler tarafından demokrasiye ve hukuk devletine karşı yapılan darbe girişimi sırasında 246 vatandaşın şehit olduğu, binlerce vatandaşın yaralandığı, demokrasinin simgesi TBMM, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere pek çok önemli kurumun savaş uçakları, savaş helikopterleri, tanklar ve diğer ağır silahlarla saldırıya uğradığı hatırlatıldı. Bu darbe girişiminin demokrasiye ve hukuk devletine yürekten inanan asil halkın, gerektiğinde tankların altına yatarak gösterdikleri üstün cesaret ve kahramanlık sayesinde başarısızlığa uğradığı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Söz konusu darbe girişiminin faili olan FETÖ/PDY Terör Örgütü’nün, başta ordu, emniyet ve yargı olmak üzere devletin stratejik bakımdan önemli pek çok kurumuna sızdığı, mensuplarının önemli mevkilere geldiği öteden beri bilinmekte ve soruşturmaları da yapılmaktaydı. FETÖ/PDY terör örgütü tarafından sahte belge ve dijital delil üretilmesi, gizli tanıklık, yasa dışı dinleme ve teknik takip gibi koruma tedbirleri aracılığıyla bir kısım hakimlerin ve cumhuriyet savcılarının hukuku bir silah gibi kullandıkları, diğer güçlü delillerin yanı sıra bu örgüte mensup hakim ve cumhuriyet savcılarının yazılı, görsel ve sosyal medyada da kolaylıkla ulaşılabilecek itiraflarından açıkça anlaşılmaktadır. Mesele bu kadar açık ve net iken, raporda bu konudaki tespitlere yer verilmemesi ve bu yapının bir terör örgütü olduğunun kabul edilmemesi üzüntüyle karşılanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisini bombalayan modern savaş uçakları, masum sivillere ateş eden savaş helikopterleri ve vatandaşları ezen tankları kullanan organize bir eylemin 'terör hareketi' değil de 'Gülen hareketi' olarak nitelendirilmesini, demokrasi ve hukuk devleti temeline dayalı Avrupa değerleri ve standartları ile bağdaştırmak mümkün değildir. Üzülerek belirtmek gerekir ki 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen hain saldırı, raporda belirtilenin aksine, Batılı dostlarımız tarafından zamanında ve güçlü şekilde kınanmamış, bu konuda derin bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Bu hayal kırıklığı, ilgili Avrupa Birliği kurumlarının darbe girişiminde bulunanların ya da diğer FETÖ/PDY Terör Örgütü üyelerinin haklarını korumaya yönelik insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne yönelik açıklamalarının samimi ifadeler olarak değerlendirilmesini güçleştirmekte ve Türkiye'nin bu alandaki iyi niyetli çabalarına ciddi zararlar vermektedir. 160'a yakın ülkede örgütlenen bu yapının tek taraflı propagandaları, temelsiz iddiaları ve şikayetleri karşısında Yüksek Mahkemeler de dahil olmak üzere, Türkiye'deki adalet aktörlerinin her türlü işbirliğine ve delil paylaşımına açık olduklarını belirtmelerine rağmen, görüşleri dahi alınmadan yapılan açıklamalar ve yorumlar, silahların eşitliği ilkesi başta olmak üzere hiçbir adalet ve insaf ölçüsüne uymamaktadır."