Türkiye, Kuzey Irak Kürt yönetimiyle birleşecek mi?

Yazar Aydoğan Vatandaş, Today Zaman'da yayınlanan röportajında ‘Akil Adamlar’ listesine seçilen Prof. Dr. Doğu Ergil ile çözüm sürecini konuştu.

15.04.2013 Pazartesi 09:46

Politik sosyoloji konusundaki en önemli isimlerden biri olan Profesör Doğu Ergil’in 1995 tarihinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği adına hazırladığı 'Doğu Raporu’ büyük yankı uyandırmıştı. Ergil, raporu hazırladığı dönemde TOBB Başkanlık Danışmanlığı görevindeydi. Rapor ülkede önemli yankı buldu. Ergil o dönemden bu yana Kürt meselesinde en çok görüşlerine başvurulan isimlerden biri oldu. Hükümet tarafından açıklanan ‘Akil Adamlar’ listesine de seçilen Ergil, Türk halkının barış sürecine büyük oranda destek verdiğini söyledikten sonra, ‘ancak Türk toplumu barışın kiminle yapıldığına karşı. Türk toplumunda Barış görüşmelerinin Abdullah Öcalan’la yapılmasına yüzde 80 oranında bir direnç var.’ saptamasında bulundu. Ergil, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki Kürt Yönetimini de içine alacak bir ‘büyüme’ senaryosuna ve Yeni Osmanlıcılık’ söylemlerine de ‘ihtiyatlı’ yaklaşılmasını öneriyor ve ABD’nin bu yaklaşımdan rahatsız olduğunu ifade ediyor. Aydoğan Vatandaş'ın Today's Zaman'da yayınlanan röportajında Prof. Dr. Doğu Ergil, Lozan’da ‘Kürt Devletini’ istemeyenler Kürtler olduğunu söyledi. Prof. Dr. Doğu Ergil sözlerine şu şekilde devam etti: “Kurtuluş Savaşı’nda Türklerle birlikte savaşan Kürtlerin, Lozan’da 'Kürt Devleti' hayallerinin sona ermesi, genelde alıngan bir tonla ve de eleştirel bir dille ifade edilir. Türkiye'nin tanınmış politik sosyologlarından Prof Doğu Ergil ise bunun Kürtlerin rızasıyla ve talepleri doğrultusunda gerçekleştiğini söylüyor: ‘Bir kaç nedenden ötürü istemediler bunu. Ama asıl neden aynı yerde Ermenistan yaratılmak istenmesiydi. Kürtler asıl bunu engellemek istediler. Ermenilerin Türkiye’den çıkarılmasında ve mallarına mülklerine konulmasında Kürtlerin çok büyük bir katkısı var.” Son zamanlarda Türkiye’de Türkiye’nin Kuzey Irak Kürt yönetimiyle birleşeceği tezleri işlenmesine Prof. Doğu Ergil açıklama getirdi:  "Türkiye’de en başta Irak’ın toprak bütünlüğünden yanaydı. Türkiye başta Kuzey Irak’ta bir Kürt otonom bölgesinin kurulmasını kırmızı çizgisi olarak tanımladı. Bunu engelleyemeyince, Irak’ın coğrafi ve siyasi bütünlüğüne atıf yapmaya başladı. Ama Kuzey Irak Kürt yönetimi iyi ilişkiler geliştirilince ve bundan da muazzam bir ekonomik çıkar elde edilince, Kuzey Irak Kürtleri üzerinden de Suriye’deki Kürtleri etkileyebileceğini görünce, ‘ayrılırlarsa ayrılsınlar’ noktasına geldi. Çünkü kendi güdümüne gireceğini düşünmeye başladı. En azından bazıları böyle düşünmeye başladı. Ancak bunu abartmamak lazım çünkü bir başka ülkeden parça koparmak ve o toprak üzerinden hakimiyet iddia etmek kendisinden de böyle bir talebin olmasının kapısını aralar. Bir ittifak, ekomomik entegrasyon ya da siyasi yakınlık kurulacaksa bu zaten olur. Bunun ille de legal olarak sınırlarının çizilmesi hiç gerekmez ve de sakıncalıdır da. Şimdi Kürtler Türkleri bölecek tezinden bu kadar kısa sürede Kürtler Türklerle büyüyecek sözüne geliyorsak ya birinde ya diğerinde ya da her ikisinde yanılmamız söz konusudur. Bu işlerde ihtiyatlı olmak lazım. İşte Osmanlı’nın ihya edilmesi sözü yanlış bir sözdür. Osmanlı çoğumuzun zannettiği gibi bu coğrafyada şefkatli bir ağabey olarak değil bir ‘fatih’ olarak var. Fetheden ülke hükmeder. Hükmeden ülke de oranın insani ve ekonomik kaynaklarına el koyar. Bu imparatorluğun doğasında olan birşey. Osmanlı Batı gibi sömürmedi denir. Sömüremezdi çünkü sanayi yoktu ki sanayi için hammadde elde etmeye çalışsın. Otomobili yok ki oradan petrol çıkarsın. Madenciliği gelişmemiş ki madenlere insanları bağlasın ve çalıştırsın. Osmanlı bir tarım toplumuydu ve tarımdan elde edilen artı değerin bir kısmına el koyuyordu. Oysa gidin onlara sorun. Etrafımızdaki bir çok ülkenin kurtuluş günü onlar için neyi ifade ediyor. O yüzden bir takım afaki laflarla dış politika oluşturulmaz. Dış Politika duygusallık kaldırmaz. Osmanlının adını duydukları zaman biz burada ortak istiyoruz, egemen bir ‘hami devlet’ istemiyoruz diyorlar. O yüzden bizimkilerin bu konuda çok ihtiyatlı olmaları lazım. Hükümetin en başta ortaya attığı bir önerme vardı. Türkiye’nin Osmanlı’nın eski topraklarına geri dönüşü diye. Bir ayda geri çekildi. Etraftaki ülkeler çok rahatsız oldular. Yeni-Osmanlıcılık deniyordu. Sonra komşularla sıfır problem politikası dendi. Fakat komşular kendi içlerinde sorunlu olduğu için sorunlu ülkelerle sorunsuz ilişkiler kuramıyorsun. Türkiye’nin Ortadoğu’da henüz yeterli olmayan sert gücünü değil yumuşak gücünü ortaya çıkarması lazım. Kültür, diplomasi ve ekonomi alanlarında ‘networklar’ kurması lazım. Burada din, demokrasi ve bölge ülkesi olmak işe yarayabilir. Türkiye AB’ne giriş sürecindeki hukuksal yükümlüklerini yerine getirebilirse, bu ülkeler AB’ne değil Türkiye’ye bakarlar. Ama Türkiye henüz bu duruma gelmedi. Türkiye’nin bu potansiyeli var. O zaman belirleyici olabilir. Ama bu belirleyicilik ‘Osmanlı’nın yeniden ihyasıyla’ olmaz. Bu günkü şartlar çerçevesinde ittifaklar kurup, o ittifak sisteminin belirleyici, yönlendirici-yönetici değil-yönlendirici öğesi olmaya çalışabilir." Kürtlerin ABD’nin radarına Amerika’nın Irak’ı işgal etmek istediği zaman girdiğine ve Kürtler hem rehberlik yaptılar hem kuvvetleriyle destek verdiklerini dile getirdi. Barış Süreci’nde akil adamlar listesine alınan Prof. Doğu Ergil barış sürecinin önünde en büyük engelin şiddeti savunanlar olduğuna vurgu yaparak, “Bizi bu duruma düşüren sistemi sorgulamak ve bu durumun bir daha tekrarlamaması için de birbirimizi tamamen affetmemiz lazım. Çünkü biz de onlardan epey adam öldürdük. Şiddeti mahkum etmeliyiz. Bundan sonra da bu yöntemin kullanılmayacağı bir düzen kurmalıyız.” diye çözüm sürecine işaret etti. AKİL İNSANIN GÖREVİNİ AÇIKLADI Akil İnsanlar Heyeti içinde yer alan Prof. Doğu Ergil, İkil insanların ana görevinin bir nevi PR çalışması olduğunu ifade etti. Hükümetin hangi şartlar altında birz anlaşma planladığı konusunda bir biglisi olmadığını dile getiren Prof. Ergil, çözüm sürecine katkılarının halkı ikna etmek kısmında er aldığına vurgu yaptı. Başbakan Erdoğan’ın konuşma yaptığı gecede bir araya gelen Akil İnsanlar Heyeti’nin görevini Doğu Ergil şu şekilde tanımladı: “Kimse barışa karşı değil. Kiminle barış yaptığına karşı. Teröristtir, alçaktır, haindir dediğin bir grupla oturmuş barış yapıyorsun. Bu konuyla ilgili çok kaygılar var. Türkiye Cumhuriyeti devletinin terörist bir örgütle barış yapmasını yadırgıyorlar ve bundan alınıyorlar. Terörist bir örgütle barış yapma yüzde 60 oranında dirençle karşılaşıyorsa, Öcalan’la anlaşarak barış yapma yüzde 80 oranında direnç gösterebiliyor. Ama herkes barış istiyor. Ancak her anlaşmazlık anlaşmanın tarafları ile çözülür. İşte bizim işimiz bunu halka anlatmak”