17.09.2014 Çarşamba 16:47
İskoçya'nın bağımsızlığına ilişkin yarın yapılacak tarihi referandumda oy kullanabilecek 16 ve 17 yaşlarındaki İskoç gençler, ülkelerinin geleceğiyle ilgili karar verme sürecinde yer alabilecekleri için heyecanlı olduklarını ifade ederken, bağımsızlık halinde hükümetin ücretsiz eğitim fırsatıyla daha fazla iş imkanı sağlamasını istiyorlar. İskoç ile İngiliz hükümetleri arasında iki yıl önce imzalanan Edinburgh Anlaşmasıyla 16 yaş ve üzerindeki gençlerin oy kullanabilmelerine karar verildi. 16 ve 17 yaşında yaklaşık 110 bin gencin yarınki kritik referandumda oy kullanmaları bekleniyor. Böylece Birleşik Krallık genelinde ilk defa 18 yaş altındaki İskoç gençler, ülke için kritik öneme sahip bir konu üzerinde söz sahibi olacak. İskoçya'nın yaklaşık 600 bin nüfuslu en büyük şehri Glasgow'da, bağımsızlık yanlısı, birlik destekçisi ve kararını vermemiş 3 İskoç genci AA'ya konuştu. 17 yaşındaki lise öğrencisi Max Merrill, referandumun tüm İskoçya için heyecan verici bir fırsat olduğunu dile getirdi. Üniversitede siyaset bilimi ve tarih okumak istediğini, bu nedenle siyasete ilgisi olduğunu belirten Merrill, "Oy vereceğim için çok heyecanlıyım. Böylesine tarihi bir oylamada ve ilk defa siyasi bir etkinlikte yer almak benim için harika bir şey. Sabırsızlanıyorum" dedi. Referandumda "bağımsızlığa hayır" oyu kullanacağını söyleyen Merrill, "Bu kararı vermemin arkasındaki temel sebep, İskoçya'nın Birleşik Krallık'ın parçası olarak dünya genelinde şimdiye kadar birçok başarıya imza atmış olması. Bu başarıları tepme riskini almamak gerek, ilerleyen bir ülkeyi durdurmak yazık olur" ifadelerini kullandı. Merill, fikrinin nasıl oluştuğuna yönelik ise "Referandumun düzenleneceği haberleri gelmeye başladığında İskoçya'nın sadece ama sadece Birleşik Krallık'ın parçası olarak kalmasını istedim. Büyük bir ekonomik krizi yeni görmüş ülke için bu durumun ülkeyi sallantıya götüreceğini düşündüm. Daha sonra her iki kampanyanın bilgilerini incelediğimde, 'hayırcıların' tartışmalarının arkasındaki beraberliği, 'evetçiler' de ise fantastik dünyayı gördüm, en sonunda evet oyunun çok fazla risk taşıdığı kararına vardım" diye konuştu. Ailesinin de kendisi gibi birlik yanlısı olduğunu belirten Merill, "Ancak onların etkisinde kalmadım, bağımsız olarak kendi kararımı verdim" dedi. Yarın düzenlenecek referandumda her iki tarafa da şans dileyen Merill, "Ülkemin geleceğini değiştirme kapsamında sesimi duyurabildiğim için, oyumu verebileceğim için çok mutluyum" diye konuştu. "'Hayır' kampanyasının taktikleri kararsız kalmama sebep oldu" Pakistan asıllı 16 yaşındaki lise öğrencisi Rabiah Sıddık ise kararsız olduğunu dile getirdi. Müslüman bir aileden gelen Sıddık, referandumun gündeme geldiği ilk zamanlarda birlik yanlısı olduğunu ancak zaman içerisinde fikrinin değiştiğini fark ettiğini, şimdi ise kararsız olduğunu bildirdi. Sıddık, ilk zamanlarda "hayır" kampanyasını desteklemesinin sebepleri arasında "güvenlik konuları" ve "İskoçya'nın Birleşik Krallık'ın parçası" olmasının yattığını ifade ederek, "Ancak daha sonra kararsız kalmama sebep olan ise 'hayır' kampanyasının taktikleri, korku tellallığı yaparak insanları etkilemeye çalışmasıydı. Halen kararsızım ancak 'evet'e doğru eğilimliyim. Sanırım bağımsızlığın İskoçya'yı zenginleştireceğini düşüyorum" şeklinde konuştu. Oylamadan "bağımsızlığa evet" sonucu çıkması halinde kendisi gibi genç nüfus için yeni kurulacak İskoç hükümetinden ne gibi talepleri olacağının sorulması üzerine de Sıddık, ülkede yüksek öğretimin ücretsiz olmasını ve üniversite mezunları için daha fazla iş olanağı yaratılmasını isteyeceğini dile getirdi. Sıddık, "Ancak ücretsiz eğitimin sonunda iş olanağı sunulmalı, sadece ücretsiz eğitim alıp, diplomayı haketmek bir şeye yaramıyor" değerlendirmesinde bulundu. "Kendi ülkemde değişiklik yapmak istedim" 16 yaşındaki Eloise Reinhardt ise referandumun belki bir daha İskoçların karşısına çıkmayacak büyük bir fırsat olduğunu dile getirerek, "Ben bağımsızlıktan yana oy kullanacağım. Kampanyaların ilk başladığı zamanlarda hep sınırdaydım, 'bağımsızlığa evet' kampanyasının bakış açısını daha iyi benimsediğimi hissettim, ancak her iki taraftan da edindiğim bilgiler sonrasında bağımsızlık yanlısı olduğuma kesin karar verdim" dedi. Reinhardt ayrıca, ailesinde çoğu bireyin bağımsızlık yanlısı olduğu ancak halen kararsızların da bulunduğunu belirterek, "İlk başlarda ailemde sert görüş ayrılıkları yaşandı ancak referandum tarihi yaklaştıkça herkesin daha fazla bağımsızlık yanlısı olmaya başladığını fark ettim. Vatandaşların yarın oylarını kullanması çok önemli. Ne yönde oy kullanacakları önemli değil. Bir oy, bir oydur" diye konuştu. "Evet" kararını alma nedeninin sorulması üzerine de Reinhardt, "Birisi bana '5 milyonun arasında tek bir ses olmak, 65 milyon arasında tek ses olmandan çok daha iyidir. Kendi ülkende her zaman daha fazla etki bırakabilirsin' demişti. Bunu duyduğumda çok etkilendim ve kendi ülkemde değişiklik yapmak istediğimi, inandığım şey için sesimi duyurmayı düşündüm" yanıtını verdi. Reinhardt, İskoçya'nın bağımsız olması halinde İskoç hükümetinden "ücretsiz eğitim" üzerinde çalıştığını görmek isteyeceğini çünkü bunun kendisi için çok önemli olduğunu kaydetti. Yapılan son anketlere göre, bağımsızlık yanlısı ve karşıtlarının oranı birbirine çok yakın seyrediyor. Anketlerin çoğu "bağımsızlığa hayır" diyenlerin oranını az da olsa önde olduğunu gösteriyor. ICM şirketinin son anketine göre, katılımcıların yüzde 41'i bağımsızlığa "evet", yüzde 45'i ise "hayır" dedi. Kararsızların oranının ise yüzde 14 olduğu bildirildi. " İskoçya bağımsız bir ülke olmalı mı?" sorusunun sorulacağı yarınki referanduma İskoçya genelinden 4 milyondan fazla seçmenin katılması bekleniyor. Piyasaların korkusu İskoçya'da bağımsızlık senaryosu İskoçya tarihi referanduma ilerlerken küresel piyasalar bağımsızlık senaryosunun yaratabileceği risklerden ve belirsizlikerden dolayı gelişmeleri endişeyle izliyor. AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Deutsche Bank Londra Merkezi Kıdemli Stratejisti Oliver Harvey, küresel piyasaların referandumdan "hayır" çıkmasını beklediğini fakat bağımsızlık riskinin fiyatlanandan daha yüksek olduğunu belirtti. İskoçya'nın bağımsızlığının İngiltere için olumsuz sonuçları olabileceğini kaydeden Harvey, "Bence hali hazırda piyasalar İskoçya’nın bağımsızlık riskini azımsıyor ve gerekenden düşük fiyatlıyor. Piyasada İskoçya’nın 'hayır' oyu vermesi yaklaşık yüzde 80 olasılıkla fiyatlanıyor. İskoçya’nın piyasalar için yarattığı risk piyasaların tahmininden daha yüksek" görüşünü paylaştı. Harvey, İskoçya’nın bağımsızlığı durumunda piyasalarda ilk belirgin etkinin İngiliz sterlini üzerinde olacağını dile getirerek, "İngiliz sterlini dolar ve avro karşısında yüzde 4-8 değer kaybedebilir" uyarısında bulundu. İskoçya’nın Birleşik Krallık’tan ayrılması halinde ortak kamu borcunda da kendisine düşen payı almasının bekleneceğinin altını çizen Harvey, "İskoçya’nın bu borcu üstlenip üstlenmeyeceğini bilmiyorum" dedi. Harvey, İskoçya’nın Birleşik Krallık’tan ayrılması ve ortak para birimine kabul edilmemesi halinde kamu borcundan kendisine düşen kısmı üstlenmeyi reddedebileceğini vurguladı. İskoçya’nın bağımsızlığı halinde İngiltere ile ya para birliği içerisine gireceğinin ya da gayri resmi şekilde İngiliz sterlinini kullanmaya devam edeceğinin altını çizen Harvey, İskoçya’daki bankaların yönetim merkezlerinin Londra’ya taşıyabileceğini, bu durumunda oluşabilecek finansal kayıpların ise İngiltere Merkez Bankası tarafında üstlenilebileceğini belirtti. Uzmanlar, İskoçya’nın ekonomik büyüklüğü dikkate alındığında payına düşebilecek kamu borcunun 50-90 milyar sterlin olabileceğini tahmin ediyor. "Bankalar yönetimini Londra’ya taşıyacak" Merkezi Londra'da bulunan Adam Smith Enstitüsü Araştırma Direktörü Sam Bowman da konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Ben ortak para biriminin kötü bir fikir olduğunu düşünüyorum. Fakat bağımsızlık taraftarları sıklıkla ortak para birimi istediklerini söylüyor. İskoçya bağımsızlığı durumunda sterlin birliğine dahil edilmezse kamu borcu içerisindeki payını da üstlenmemek için gerekli mazerete de sahip olacaktır" ifadelerini kullandı. Olası bağımsızlık senaryosunun hem İngiltere hem de İskoçya ekonomileri üzerinde baskı yaratacağına işaret eden Bowman, "Ayrılık durumunda bazı bankalar yönetim merkezlerini Londra’ya taşıyacaktır. Fakat bunun İskoçya’nın finansal kapasitesi ile bir ilgisi yok, tamamen AB yasaları kapsamında böyle bir adım atılıyor" görüşünü paylaştı. Bowman, bağımsızlık halinde yönetim merkezlerini Londra’ya taşımayı değerlendirdiklerini açıklayan Royal Bank of Scotland (RBS) ve Lyods Bankacılık Grubu gibi bankaların aslında ana operasyonlarını İskoçya’da tutmaya devam edeceklerini de öne sürdü. İngiltere Başbakanı David Cameron’ın, bağımsızlık kararı alınması durumunda sınır kontrolleri yapılacağı yönündeki ifadelerini de değerlendiren Bowman, "Uluslararası ekonomileri etkileyecek bunun gibi adımların atılabileceğine inanmıyorum. Önümüzde İrlanda örneği var. İskoçya da aynı İrlanda örneğini takip edecektir" yorumunu yaptı. "Para birliği kötü bir fikir" İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney ise olası bir para biri birlikteliğine izin vermeyeceğini belirtirken, İngiliz hükümeti de olası ayrılık kararı sonrasında İskoçya’nın para birliğinde olmayacağını kaydetti. Buna rağmen İskoçya’da bağımsızlık yanlısı kampanyanın lideri ve Bölgesel Yönetim Başbakanı Alex Salmond, referandumda evet çıkması durumunda İskoçya’nın İngiliz sterlinini kullanmaya devam edeceğini söyledi. Fakat bu durumun gerçekleşmesi halinde İskoçya bir anlamda Latin Amerika ülkelerinin dolar kullanmasına benzer bir şekilde (dolarizasyon), İngiliz sterlinini İngiltere ekonomi yönetiminden onay almadan (sterlinizasyon) kullanmaya devam etmiş olacak. Bağımsızlığın ekonomik bedeli ağır olabilir Uluslararası finans uzmanların göre piyasaların endişe ile beklediği İskoçya referandumunun sonucunda bir ayrılık yaşanması durumunda, "yeni normalin" oluşması zaman alabilir. Piyasalarda oluşacak belirsizlikler öncelikle hem İskoçya’dan hem de İngiltere’den sermaye çıkışlarını artırabilir. Şimdiden İskoçya’da bazı mevduat sahiplerinin bankalardaki hesaplarından yüklü miktarda para çektiği iddia ediliyor. Akıllara daha önce Güney Kıbrıs’ta yaşanan ekonomik krizi getiren kaos senaryosuna göre sermaye kaçışını engellemek için ek tedbirler alınabilir. Her ne kadar piyasalarda "hayır" çıkacağı beklense de yayınlanan bazı verilere göre sadece ağustos ayında 27,3 milyar dolarlık sermaye, İskoçya endişeleri nedeniyle İngiltere’den çıktı. Uzmanlara göre, yarın yapılacak referandumda "evet" çıkması halinde bu sermaye çıkışı kısa vadede artarak devam edebilir. İskoçya ilk bakışta yıllık ortalama 6,1 ila 7 milyar İngiliz sterlini bulan Kuzey Denizi petrol ve doğalgaz gelirleri ile ekonomisini çevirebilecek gibi görünse de Birleşik Krallık’tan ayrılmasıyla memur maaşı, emeklilik giderleri, sağlık hizmetleri ve eğitim gibi temel kalemler nedeniyle ciddi bir sorumluluk altına girecek. Öte yandan İskoçya’da hangi para biriminin kullanılacağı da tam olarak bilinmiyor. Olası ayrılık kararının ardında sterlin kullanımına son verilmesi halinde kimi uzmanlara göre İngiliz sterlinin değerinde yüzde 15’lere kadar bir düşüş yaşanabilir. John Lewis, Marks & Spencer gibi önde gelen perakende zincirleri de İskoçya’nın bağımsızlığı seçmesi durumunda ülkedeki tüketicilerin daha yüksek fiyat riski ile karşılaşabileceği uyarısında bulundu. Konut sektörünün de gelişmelerden olumsuz etkilenmesi bekleniyor. Konut sektörü alanında uzmanlaşmış Zoopla’dan yapılan açıklamaya göre İskoçya’nın bağımsızlığı piyasalarda kaos etkisi yaratabilir ve İngiltere’de konut fiyatları ortalama 30 bin sterlin düşebilir. İskoçya fon yönetim merkezi Bağımsızlık halinde İskoçya’nın ekonomik ve mali politikalarını bir an önce oluşturabilmesi için karar verici ve denetleyici kurumlarını en hızlı şekilde kurarak, piyasalara güven enjekte etmesi gerekecek. İskoçya’nın, adanın geri kalanından ayrılması durumunda İngiltere hükümeti ile 2016’ya kadar sürebilecek kapsamlı görüşmeler yaparak, finans kuruşlarının varlıkları ve operasyonlarının geleceği ve kamu borcu gibi son derece önemli başlıkları netleştirmesi bekleniyor. Merkezi Londra'da bulunan Yatırım Yönetim Derneği (IMA) verilerine göre, İskoçya’da geçen yıl yönetilen toplam fonun büyüklüğü yaklaşık 560 milyar sterlin seviyesindeydi. Merkezi İskoçya olan yaklaşık 500 fon yönetim şirketi bulunduğu da tahmin ediliyor. İskoçya bağımsız olmalı mı Hafta sonunda yapılan ve yayınlanan son anketlerin çoğu "bağımsızlığa hayır" diyenlerin az da olsa önde olduğunu gösterdi. İskoç halkına yarın yapılacak referandumda " İskoçya bağımsız bir ülke olmalı mı?" sorusu yöneltilecek. "Bağımsızlığa evet" sonucunun çıkması halinde varlıkların paylaşımı ile ilgili Londra ile Edinburgh yönetimleri arasında yürütülecek müzakerelerin ardından İskoçya 24 Mart 2016'da Birleşik Krallık'tan resmen ayrılacak. "Müslümanlar 'evet' diyor" İskoçya bölgesel hükümetinin Dış İlişkiler ve Uluslararası Kalkınma Bakanı Hamza Yusuf, İskoçya'da yaşayan Müslümanların çoğunun bağımsızlıktan yana olduğunu söyleyerek, "Bence İskoçya'daki Müslüman toplumun 3'te 2'si referandumda 'bağımsızlığa evet' oyu kullanacaktır" dedi. Bağımsızlığı savunan, ayrılıkçı İskoç Ulusal Partisi'nin (SNP) Glasgow milletvekili olan Yusuf AA'ya "Evet İskoçya" kampanyasına ilişkin yürüttüğü çalışmalar ve Türkiye-İskoçya ilişkileriyle ilgili açıklamalarda bulundu. İşçi sınıfının yoğun olarak yaşadığı Glasgow'un güneybatısındaki Mosspark mahallesinde, annesi Shaaita Yusuf ile birlikte kapı kapı dolaşan Hamza Yusuf, referanduma bir gün kala seçmenleri bağımsızlık yönünde oy kullanmaları için ikna etmeye çalışıyor. Seçmenleri ikna etmek için çok çalıştıklarını ve kampanyanın iyi geçtiğini anlatan Yusuf, SNP'nin yanı sıra İşçi Partililerden de bağımsızlık yönünde büyük destek aldıklarını dile getirdi. Bağımsızlığın gençlere daha fazla iş olanaklarının sunulması ve kamu hizmetlerinin korunması için tek fırsat olduğunu savunan Pakistan asıllı 29 yaşındaki Yusuf, "Bunların hepsi geleneksel işçi değerleri ve 'evet' kampanyası bunları barındırıyor. 'Hayır' kampanyası ise insanlara 'çok küçüksünüz, çok aptalsınız' ya da 'çok zayıfsınız' diyor. Yani insanların vermesi gereken karar aslında çok basit" diye konuştu. Londra hükümetine "geç kaldınız" eleştirisi İngiliz Parlamentosu'ndaki üç büyük siyasi partinin liderinin dün, "bağımsızlığa hayır" kararı çıkması halinde İskoçya'ya daha fazla yetki verileceği sözünü verdiği belge İskoç Daily Record gazetesinin manşetinde yer almıştı. İngiltere Başbakanı David Cameron, Başbakan Yardımcısı Nick Clegg ve muhalefetteki İşçi Partisi'nin lideri Ed Miliband tarafından imzalanan üç bölümlük belgede "İskoç özerk parlamentosuna yeni yetkiler verilmesi", "Birleşik Krallık'ın kaynakların eşit dağılımıyla herkes için fırsat oluşturulup ve güvenlik sağlanması sözü" ve "Sağlık sisteminin finansal yetkisiyle ilgili son sözün İskoç hükümetine verilmesi" vurgulanmıştı. Hamza Yusuf bu belgeye ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu: "Üç parti lideri geçen hafta İskoçya'ya hızlıca gelerek, bana, evlilik yıldönümümü unuttuğumda benzinliğe alelacele gidip eşime ucuz çikolata ve çiçekler almak için paniklediğim zamanı hatırlattı. Liderlerin İskoçya'ya gelmesi de, benzinlikten alınan ucuz malların, İskoçlara 'alın bunlar sizin için iyi' demesi gibi birşey. Aynı o unutulmuş çikolatalar gibi, bu geç düşünülmüş bir hareketti. İskoçya onlar için sonradan akıllarına gelen bir yer. Referanduma 48 saat kalmış ve bunlar şimdi sözlerini belgeye döküyor. Kampanya 2 yıldır devam ediyor. Bu sürede, bu insanlar tek bir işaret dahi göstermedi. Bu İskoç halkına yönelik nasıl bir aşağılamadır? Ancak İskoçlar bu rüşveti göreceklerdir." İskoç Müslümanlardan bağımsızlığa yoğun destek Müslümanlar, İskoçya'nın yaklaşık 600 bin nüfuslu en büyük şehri Glasgow'un nüfusunun yüzde 5,5'ini oluşturuyor. 5 milyon 300 bin nüfuslu ülke genelindeyse nüfusun yüzde 1,4'ü Müslümanlardan oluşuyor. Hamza Yusuf, kendisinin de üyesi olduğu İskoçya'daki Müslüman toplumdan İskoçya'nın bağımsızlığına verilen desteğin çok fazla olduğunu belirterek, Müslüman toplumun birlik yanlısından çok bağımsızlık destekçisi olduğunu kaydetti. "Bence İskoçya'daki Müslüman toplumun 3'te 2'si referandumda 'bağımsızlığa evet' oyu kullanacaktır" diyen Yusuf, bunun anketlerde, kapı önlerindeki ve camilerdeki sohbetlerde gözlendiğini ve özellikle genç Müslümanların, toplumun yaşlı üyelerine göre daha fazla "evet" oyuna doğru yöneldiğini belirtti. İskoç Müslümanların, bağımsızlığa destek vermesinin arkasında birkaç sebep olduğuna dikkati çeken Yusuf, İngiliz hükümetinin bu yaz yaşanan Gazze krizine ilişkin duruşu ve göçmen konusuna olumsuz bakışının oy eğilimlerini etkilediğini kaydetti. Yusuf ayrıca, yapılan birkaç araştırmanın İskoçya'daki Müslümanların kendilerini İngiliz görmekten çok İskoç gördüğünü ortaya koyduğunu söyleyerek "Hatta İskoçya'daki birçok topluma göre bile, Müslümanlar kendilerini İskoç olarak tanımlıyorlar" dedi. "Türkiye-İskoçya ilişkilerinin çok güçlü olmasını arzu ediyoruz" Türkiye-İskoçya ilişkilerine de değinen Hamza Yusuf Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı cumhurbaşkanlığı görevinden dolayı kutladı. Hamza Yusuf, Türkiye'nin dostu olduklarını vurgulayarak, referandum sonucu ne olursa olsun Türkiye ile dost ilişkileri yürütmek istediklerini kaydetti. Yusuf, İskoçya'nın bağımsızlığı seçmesi halinde ise Türkiye-İskoçya ilişkilerinin çok güçlü olmasını arzu ettiklerini ifade ederek, "Aslında son zamanlarda ilk defa Türkiye-İskoçya arasındaki ilişkiler geliştiriliyor. Türkiye bu yıl Edinburgh'a başkonsolos atadı. Daha önce böyle birşey yoktu. Bağımsızlık halinde kendi elçiliğimizin olmasını isteğimiz yerlerin arasında Türkiye de var" dedi.