30.08.2013 Cuma 00:20
YAZETE.COM Suriye'ye yönelik müdahale seslerinin yükselmesiyle birlikte global bazda taraflar tavırlarını net bir şekilde ortaya koymaya başladı. Yazete.com yazarlarından Musa Umutcan Yüksel, krizde gelinen son noktayı analiz ettiği yazısında, tarafların tavırlarının medya perspektifinden yansımalarını irdeledi. Yüksel ayrıca, muhtemel müdahalede, Türkiye'nin karşı karşıya kalacağı riskleri de sıraladı. İşte Musa Umutcan Yüksel'in o analizi... Suriye’de geçtiğimiz hafta ordunun “kimyasal silah kullandığına” yönelik iddialarından sonra uluslararası toplumun harekete geçmesiyle “Suriye’ye müdahale” konusu gündeme geldi ve yaklaşık bir haftadır çeşitli telefon ve gizli diplomasi faaliyetleri üzerine konuşulmaya başlandı. Genel uluslararası hukuk normlarına göre müdahalenin BM Güvenlik Konseyi’nden geçmesi gerekiyor ve BM Kurucu Antlaşmasının 6 ve 7. Bölümlerinde geçen NATO’ya yetki devrini yapması gerekiyor. Ancak Suriye’deki iç savaş bölgesel olduğu kadar küresel güç mücadelelerinin de alanı haline geldiği için Güvenlik Konseyi Rusya ve Çin’in vetosuyla karşılaşıyor. MÜDAHALE BM'NİN KONTROLÜNDEN ÇIKTI Nitekim son olarak İngilitere’nin Güvenlik Konseyi’ne sunduğu "Suriye'deki sivillerin korunması amacıyla gerekli önlemlerin alınması için yetki" içeren tasarısını Rusya reddetmişti. Yine BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon da nihai kararı vermek için cumartesi günü sonuçlanacak Suriye’deki BM denetçilerinin kimyasal silah kullanımına dair raporunun çıkmasını beklemek gerektiğini vurguluyor. Tüm bu gelişmeler üzerine ABD ise, Rusya'nın Suriye konusundaki önceki 3 vetosu ve son engellemesi nedeniyle Güvenlik Konseyi'nin meselenin ele alınabileceği yer olmaktan çıktığını belirtiyor. Bu bağlamda müdahale senaryolarının artık Güvenlik Konseyi kapsamından çıktığını belirtmek gerekir. MÜDAHALEYE KARŞI ULUSLARARASI İTTİFAK Mısır Network'un haberine göre; Sisi, Suriye'ye yapılacak müdahaleye Mısır’ın alet olmayacağını ve Irak'ta yaşanan hatanın tekrarlanmayacağını; bu bağlamda Süveyş Kanalı’nın kapatılması emrini verdiğini belirtiyor. Mısır’da darbeci yönetimin ekonomiyi Suudi Arabistan’dan alınan 3 milyar Euro’luk krediyle çevirmeye çalıştığı düşünülürse; yapılacak muhtemel bir müdahalede Mısır’ın vereceği net tepki merak konusu. Press Tv’nin haberine göre ise İran’da Ayetullah Hamanei Suriye’ye müdahale ile ilgili, Suriye'ye ABD müdahalesinin Ortadoğu için felaket, ABD'nin bölgesel çıkarları için zararlı olacağını söylüyor. Çin devlet gazetesi China Daily ise "Suriye'ye hava saldırısı için hiçbir mazeret yoktur" uyarısında bulundu. Cumhurbaşkanı Esad'ın başlıca uluslararası müttefiki olan Rusya da Suriye'de herhangi bir yabancı askeri müdahale karşı. Ayrıca Rusya, Doğu Akdeniz'e bir anti-denizaltı gemisi ve bir füze kruvazörü gönderiyor. Rus haber ajansı Interfaks, gemilerin "malum durum" nedeniyle bölgedeki Rus donanma varlığını güçlendirmek için gönderildiğini kaydetti. Diğer bir haber ajansı olan RIA Novosti ise üst düzey bir deniz kuvvetleri sözcüsünün, bunun Suriye ile ilgisi olmayan, önceden planlanmış bir rotasyon olduğunu söylediğini bildiriyor. Sana’da yer alan habere göre ise Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beşşar Caferi, bölgede tüm yaşananların “İsrail Çıkarları” başlığı altında toplandığını söyleyerek Suriye’ye yönelik saldırılara iştirak edenlerin sonuçta sadece İsrail’e ve çıkarlarına hizmet ettiğini belirtti. Nitekim Suriye, müdahale senaryolarını “kimyasal bahane” olarak görüyor. TÜRKIYE’NİN DURUMU Öncelikle Türkiye’nin uluslararası müdahale konusunda ABD, İngiltere, Fransa ve Suudi Arabistan’ın içinde bulunduğu blokta yer aldığını belirtmek gerekir. Zira Türkiye’nin Ekim ayına kadar geçerli tezkere kararı bulunuyor. Bu kapsamda Dışişleri Bakanı Davutoğlu telefon diplomasisi faaliyetlerinde bulunmuş ayrıca Suud yetkililerle görüşmüştür. Ancak gözlemcilere göre Türkiye müdahaleye dâhil olsa da müdahalenin yöntemi konusunda Pentagon’un kararlarını bekliyor. ABD ise müdahalenin rejim değişikliğini amaçlamadığını, aksine cezalandırıcı nitelikle olacağını ve 48-72 saat arasında değişecek bir müdahale olacağını söylüyor. Bu bağlamda olası müdahalenin “kozmetik müdahale” olacağını belirtmek gerekir. Diğer yandan olası bir müdahale Türkiye açısından beş başlıkta riskleri içermektedir: 1) Hava savunma sistemleri 2) Kimyasal ve biyolojik silahlar 3) Rusya, İran ve Çin Faktörü 4) Kürtlerin durumu 5) Sınır güvenliği. SURİYE İNCİRLİK ÜSSÜNÜ VE KIBRIS'TAKİ İNGİLİZ ÜSSÜNÜ VURABİLİR Nitekim Daily Telegraph'a göre Suriye’nin olası misilleme saldırılarının içerisine İncirlik üssü ve Kıbrıs’taki İngiliz üssü bulunuyor: "Her ikisi de Suriye ordusunun Scud B füzelerinin 300 kilometrelik menzili içinde yer alıyor. Bu füzelere kimyasal silah yerleştirilebilir. Bununla beraber askeri üslerin hedef alınması Batı'nın tam kapsamlı bir saldırı başlatması riskini de beraberinde getirir." 2 gün önce İncirlik üssündeki hareketliliğin fotoğrafları düşünülecek olunursa bu gerçek bir risk olarak karşımıza çıkıyor.