26.08.2013 Pazartesi 15:59
Göçmen ailelere mensup gençlerin Alman gençlerine nazaran daha çok şiddete meyilli olduğu iddia edilse de istatistikler doğru okunduğu takdirde bunun bir önyargıdan öteye gidemediği anlaşılıyor. Bunun farkına varan uzmanlar, şiddete başvuran göçmen ailelere mensup gençlerden göçmen toplumu kadar Alman toplumunun da sorumlu olduğunu hatırlatıyor. Kriminolog Christian Pfeiffer, az gelişmiş hüsnü kabul kültüründen yakınıyor. Almanya’da göçmen ailelere mensup bazı gençlerin Alman gençlere göre iki kat daha şiddete eğilimli olduğu yönünde bir düşünce hakim olsa da, kriminal istatistikler bu düşünceyi paylaşanları şaşırtan sonuçlar ortaya koyuyor. 2012 yılının ekim ayında Jonny K. adlı genci döverek öldüren Türk gençlerinin geçtiğimiz günlerde yargılanmasının ardından tekrar başlayan tartışmalarda yine aynı soru soruldu: Göçmen ailelere mensup gençler Alman gençlere nazaran şiddete daha çok mu başvuruyor? Uzmanlar göçmen ailelere mensup gençlerin şiddete başvurmasında sadece göçmen toplumun değil, Alman toplumunun da suçlu olduğuna dikkat çekiyor. Aşağı Saksonya Kriminal Enstitüsü (KFN) Müdürü Christian Pfeiffer, “Bu gibi konularda belirleyici olanın toplumsal entegrasyondur ve bu göçmenler için de bir mecburiyettir. Ne var ki bizim de hüsnü kabul kültürünün az gelişmiş.” dedi. Alman toplumunun bu konudaki sorumluluğuna işaret eden KFN Müdürü, okuldaki entegrasyon iyiye doğru gittikçe şiddetin de o derece azaldığına dikkat çekti. Göçmen ailelere mensup gençlerle Alman gençlerini benzer hayat tarzı ve eğitim sürecini itibara alarak doğru bir biçimde kıyaslandığı vakit ortaya çıkan sonucun belli olduğunu dile getiren kriminoloji uzmanı, “Bu durumda şiddete başvuran göçmen ailelere mensup gençlerle Alman gençler arasında bir fark yok.” şeklinde konuştu. Şiddet eğiliminin daha sık göçmen ailelere mensup gençlerde görüldüğü yönündeki önyargının yanlış olduğunu açıklayan uzmanlar, göçmen grupların homojen olmadığını, aralarında farklı milletlerden olduğunu hatırlatarak genellemenin yanlış olduğu yönünde uyarıda bulunuyor. Alman gençleriyle göçmen ailelere mensup gençlerin şiddete başvurmasını kıyaslayan rakamlar mevcut değil. KFN de istatistiklerinde gruplardan yola çıkıyor. Buna göre bazı Alman grupları bazı göçmen ailelere mensup gençlerin oluşturduğu gruplara göre daha az şiddet eğilimli, bazen de tam tersi söz konusu. Gençler genel olarak ele alındığında şiddete eğilim konusunda ortaya çıkan sonuç ise şöyle: Eğitim seviyesi yükseldikçe şiddet oranı azalıyor. Burada etkili olan unsurlar toplum ve siyaset. Pfeiffer bununla ilgili olarak bir örnek veriyor. Uzmanın anlattığına göre enstitü 2008 yılında yaklaşık 45 bin genci ankete tabi tuttu. Aynı anket bugün 10 bin genç üzerinde tekrarlanıyor. 2008’de yapılan ankete göre Türkler Almanlarla komşu olmak isterken, Yahudileri tercih etmiyordu. Almanlar ise İsveçlileri komşu olarak tercih ediyor, fakat Türkleri istemiyordu. Pfeiffer, Müslüman gençlerin istenmediklerinden dolayı hayal kırıklığı yaşadığını, ancak bu hayal kırıklığının Türklerde çok daha bariz olduğunu dile getirdi. Focus dergisinde yayınlanan bir habere göre istatistiklerin göçmen ailelere mensup gençleri şiddete daha meyilli göstermesinde yanıltıcı noktalar da var. Bunlardan biri olarak Almanların hiçbir zaman işlemeleri mümkün olmayan suçları gösteren dergi, örneğin sığınma hukukuna aykırı davranmanın sadece göçmenler tarafından işlenebilecek suçlar olduğunu vurguladı. Bunun dışında Almanya’ya turist olarak gelip geçici bir süre kalan ve sayıları hiç de az olmayan zanlıların istatistiklere yansıması, suçların genellikle 35 yaşına kadar olan erkekler tarafından gerçekleştirilmesi ve bu kesimin göçmenler arasında daha çok olması gibi sebepler göçmenlerin daha çok şiddete eğilimli olduğunu gösteriyor. Hür Demokrat Parti'nin Bavyera’daki iç politika sözcüsü Andreas Fischer de göçmen gençlerin suç oranının yüksek olduğu büyükşehirlerde yaşadıkları için suça bulaşma ihtimallerinin diğerlerine göre daha yüksek olduğunu dile getirdi. Fische, hapishanelerdeki göçmen oranın yüksek olmasını da sınırların kaldırılmasından sonra çok sayıda Doğu Avrupalı çetenin Almanya’ya gelmesine bağladı.