30.12.2013 Pazartesi 17:04
Yürüttüğü soruşturmayla ilgili mahkemeden aldığı yakalama ve el koyma kararı uygulanmadıktan sonra İstanbul Adalet Sarayı önünde basın açıklaması dağıtan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş’tan ikinci açıklama geldi. Başbakan Erdoğan'ın 'Adliye önünde militan gibi bildiri dağıtıyor' dediği Savcı Muammer Akkaş, açıklamasında, 'Bugüne kadar yürüttüğüm hiçbir soruşturma hakkında yetkili olmayan kişilere bilgi veya belge sızdırmadım' ifadelerini vurguladı. Yolsuzluk ve rüşvet soruşturma dosyası elinden alınan TMK 10. madde ile yetkili savcı Muammer Akkaş, yaptığı yazılı açıklamadan sonra farklı makam ve kişiler tarafından hakkında linç kampanyası başlatıldığını ifade etti. "GİZLİLİĞİ İHLAL ETMEDİM" Hiçbir soruşturmada gizliliği ihlal etmediğini vurgulayan Akkaş, gizliliğin ihlal edilmesinin sorumlularının mahkeme kararını icra etmeyenlerin içinde aranması gerektiğini söyledi. Akkaş, mahkeme kararına rağmen arama ve gözaltı kararlarının hala uygulanmadığını hatırlatarak, delillerin karartılmış, bazı şüphelilerin de kaçmış olabileceğini kaydetti. Savcı Akkaş, ikinci kez yazılı açıklama yaptı. Hakkında linç kampanyası yürütüldüğünü ve yargıyı temsil makamındakilerden yargısal fonksiyonları savunan bir açıklama gelmemesi nedeniyle kendisine yönelik saldırılara cevap vermek zorunda kaldığını belirtti. Akkaş, “TMK'nun 10. maddesi ile yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğinde görevli bir Cumhuriyet Savcısı olarak, çıkar amaçlı suç örgütü kapsamında ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet, nüfuz ticareti, sahtecilik, tehdit, 2863 sayılı yasaya muhalefet gibi suçlara ilişkin yürütmekte olduğum soruşturmada, alınan mahkeme kararları kolluk tarafından yargılanmamış ve soruşturmaya devam etmem engellenmişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin birçok kararında vurgulandığı üzere, demokratik bir toplumun olmazsa olmazları arasında yer alan ve bu yönüyle kamu bekçiliği görevi yürüten basın aracılığı ile 26 Aralık 2013 tarihinde yaptığım basın açıklamasında, yürüttüğüm soruşturma hakkında hiçbir kişi ya da kurumu hedef almadan soruşturmanın gizliliğini ihlal etmeyecek şekilde durumu kamuoyunun bilgisine arz etmiştim. Bu açıklamamdan sonra hakkımda farklı makamlar ve kişiler tarafından başlatılan ve adeta bir linç kampanyasına dönüştürülen ve kullanılan ifadeler nedeniyle ikinci kez bir açıklama yapmam zorunluluğu doğmuştur. Anayasamızda da belirtildiği üzere, Devletimizin üç temel erkinden olan yargının bir mensubu ve bu kapsamda bir kamu görevlisi olarak tarafıma yöneltilen hakaret ve iftiralara cevap verme imkanım bulunmamaktadır. Bugüne kadar yargıyı temsil makamlarına yargısal fonksiyonları savunun bir açıklamanın gelmemesi nedeniyle kanunların bana verdiği yetkiler çerçevesinde mesleğimi tüm engellemelere ve baskılara karşı icra etmeye çalışmama rağmen maruz kaldığım ve dozu her geçen gün artan bu saldırılara cevap vermek zorunda bırakıldım. Yürütülen soruşturmalar kapsamında farklı makamlarındaki temsilcilerin ve köşe yazarlarının hakkımda yapmış olduğu hakaret ve iftira boyutunu da aşarak linç kampanyasına dönüşen suçlamaların hiçbirisini kabul etmiyorum. Bu konuda gerek cezai gerekse hukuki yollara başvurma hakkımı saklı tutarak durumu kamuoyuna arz ediyorum. Esasen bir kamu görevlisi olan şahsıma yapmış olduğum görevden dolayı işlenen bu suçların şikayete tabi olmaksızın ve resen takibi gerektiğinde ilgili makamlara bu vesileyle hatırlatıyorum. "BİLGİ SIZDIRMADIM" Meslek hayatım boyunca şerefim ve namusumla yerine getirmeye özen gösterdiğim Cumhuriyet savcılığı görevini büyük bir özveri içinde ve tarafsız olarak yürüttüğüm herkes tarafından yakinen bilinmektedir. Bugüne kadar yürüttüğüm hiçbir soruşturma hakkında yetkili olmayan kişilere bilgi veya belge sızdırmadım. Önceki basın açıklamamda da soruşturmanın içeriği hakkında herhangi bir bilgiyi deşifre etmedim. Soruşturmanın gizliliğinin ihlal edilmesinin sorumluları mahkeme kararlarını icra etmeyenlerin içinde aranmalıdır. 'ŞÜPHELİLERE MASUMİYET KARİNESİ ÜZERİNDEN SAHİP ÇIKILIRKEN, ŞAHSIMA DAYANAKSIZ İTHAMLAR SÜRDÜRÜLMESİ DİKKAT ÇEKİCİDİR' Diğer taraftan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir diğer soruşturma kapsamında şüpheli olarak gözaltına alınan ve hakkındaki suç şüphesi kuvvetli bulunarak Ceza Muhakemesi Kanununun 100. maddesi uyarınca tutuklanmalarına karar verilen bir kısım şüphelilere, evrensel bir ilke olan masumiyet karinesi üzerinden sahip çıkılırken şahsıma yönelik hiçbir dayanağı olmayan ağır ithamların sürdürülmesi de dikkat çekicidir. Bugün hala mahkeme tarafından dosyadaki delillere dayanılarak verilen arama ve gözaltına alma kararlarının infaz edilmemeye devam edildiğini, buna dayalı olarak delillerin karartıldığını ve bazı şüphelilerin kaçmış olabileceğini, adına yargı görevi icra ettiğimiz milletimin yanılmaz vicdanına sunuyorum. Kamuoyunun takdirlerine saygıyla arz ediyorum.” ifadelerini kullandı.