31.05.2017 Çarşamba 13:05
Türk Nöroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Cavit Boz, Multipl Skleroz'un (MS) kadınlarda 2 kat daha sık görüldüğünü belirterek, "Yani MS'lilerin yüzde 70 kadarı kadındır. Otoimmün kökenli pek çok başka hastalık da kadınlarda daha sıktır. Kadınların hormonal denge açısından farklı özellikler taşıması gibi bazı faktörler bu farklılıktan sorumlu olabilmektedir." dedi. Dünya MS Günü dolasıyla AA muhabirine açıklamalarda bulunan Boz, merkezi sinir sisteminin bir hastalığı olarak tanımlanan MS'nin duyusal, görme, yürüme, konuşma ve denge gibi merkezi sinir sistemi işlevlerinde bazı bozulmalara neden olduğunu söyledi. Prof. Dr. Boz, "MS kadınlarda 2 kat daha sık görülüyor. Yani MS'lilerin yüzde 70 kadarı kadındır. Otoimmün kökenli pek çok başka hastalık da kadınlarda daha sıktır. Kadınların hormonal denge açısından farklı özellikler taşıması gibi bazı faktörler bu farklılıktan sorumlu olabilmektedir." ifadelerini kullandı. Boz, dünyanın farklı bölgelerinde MS görülme sıklığı değişse de hastalığın başlangıç yaşının tüm dünyada benzer olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: "MS'in başlangıcı çoğu hastada 20 ile 40 yaşlar arasındadır, yani hastalık gençlerin hastalığıdır. Daha erken ve geç yaşlarda da hastalığın başlaması olasıdır. Hastaların yüzde 10 kadarı çocukluk çağında ilk belirtilerini yaşar. Ancak, başlangıcın 15 yaşından küçüklerde ve 60 yaşından büyüklerde olması oldukça nadirdir. Hastalığın nedenine gelecek olursak, nedeni stres değildir. Ancak MS hastalarının şunu bilmesi önemlidir; stresin hastalığı kötüleştirdiğini söyletebilecek kesin kanıtlar olmamakla birlikte stres ve MS ilişkisi konusunda pek çok çalışma ve uzman görüşü vardır. Bu nedenle stresle başa çıkmak ve bunu iyi yönetmek son derece önemlidir." - "D vitamini seviyesi düşük olanlarda ataklar daha sık görülebiliyor" Son zamanlardaki araştırmaların, güneşli zamanın az olduğu Norveç, Danimarka gibi ülkelerde normal topluma göre, MS hastalarının daha fazla ilkbaharda özellikle de mayıs ayında doğduğunu gösterdiğini aktaran Boz, güneşin az olduğu ülkelerde, annenin hamileliği sırasında güneşten tam faydalanamamasının ve düşük D vitamini düzeyinin hastalık riskini arttırdığını anlattı. Boz, özellikle son yıllarda D vitamini ile MS riski arasındaki ilişkiyi gösteren kanıtların arttığını dile getirerek, "D vitamini seviyesi düşük olanlarda MS atakları daha sık görülebilmektedir. Bu nedenle doğal D vitamini kaynağı olan gün ışığında zaman geçirilmesini öneriyoruz." diye konuştu. Prof. Dr. Boz, hastalığın başlangıcında ve gidişi sırasında çok farklı belirtiler ortaya çıkabildiğine değinerek, şöyle devam etti: "Aşağıdaki belirtilerin hepsi tüm MS hastalarında görülmez, sadece bir kaçı görülebilir. MS belirtilerinin atak olması için en az 24 saat devam etmesi gerekmektedir. MS ile ilişkili nörolojik belirtiler 50'den fazladır. Öte yandan, hastalar egzersiz yapmalıdır ancak bu aşırı olmamalıdır. Egzersiz sırasında vücuttaki ısınma, bulanık görme, yorgunluk ve kuvvetsizlik gibi bazı belirtiler de geçici kötüleşme yapabilir. Belirtilerdeki bu kötüleşmeler, MS'in kendisinin kötüleştiği anlamı taşımaz. Dengeli egzersiz en uygunudur. Egzersiz sırasında MS hastalarında çabuk yorulma olabilmektedir ancak yapılmaz ise kaslarda güçsüzlük ve sertlikte artış olabilir. Yorgunluk, hastaların yüzde 80'inde önemli bir yakınma olarak görülmektedir. Bazı hastalar, en önemli yakınmalarının yorgunluk olduğunu ifade etmektedirler. Ancak yorgunluk birçok hastada diğer belirtilerden daha az önemsenmektedir. Yorgunluk, bazı hastalarda tek başına atak belirtisi olabilir." - "MS artık iyi kontrol altına alınabilen bir hastalık" Prof. Dr. Cavit Boz, pek çok kişinin MS'i tedavi edilemeyen, sakatlık yapıcı bir sorun olarak gördüğünü anlatarak, "Artık MS iyi kontrol altına alınabilen bir hastalık haline geldi. Hastalığı eskiden başlayan ve erken tedavi edilmeyen hastaların bir kısmı koltuk değneğine, tekerlekli sandalyeye, hatta yatağa bağımlı durumdadır. MS, sakatlığa neden olduktan sonra sakatlığı geri getirmek günümüzde mümkün olmamaktadır. Ancak yeni MS'liler için gelecek daha parlaktır, erken ve uygun tedaviyle artık MS hastalarının çoğu hayatlarını önemli kısıtlama olmadan devam ettirebileceklerdir." ifadelerini kullandı. MS hastalarında diyet konusunun hak ettiğinden fazla abartıldığını ifade eden Boz, hastalar için en iyi diyetin, normal sağlıklı bireyler için doğru olan beslenme şekli olduğunu söyledi. Boz, sağlıklı bireyler için doğru olanların MS hastaları için de geçerli olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu diyet dengeli, liften, sebze ve meyveden zengin, yağ oranı az bir diyettir. Katkı maddesi olmayan, doğal besinlere ağırlık verilmelidir. Balık, pek çok açıdan hem genel sağlık hem de MS için iyi bir besindir. Balık tercihinizde, omega yağ asitlerinden zengin olanları tercih edebilirsiniz. En önemlileri her çeşit somon, beyaz ton balığı, alabalık ve hamsidir. Bu balıklarda D vitamini de yüksektir. Kuru fasulye, tahıllar, kabuklu yemiş ve tohumlardan da protein alabilirsiniz. Yağ tüketiminde sıvı yağları kullanmayı tercih edebilirsiniz. Taze sebze ve meyveler tercih edilmeli, kızartmalardan ve katkı maddesi bulunan yiyeceklerden kaçınılmalıdır."