22.05.2019 Çarşamba 13:05
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "İstanbul gün geçtikçe büyüyor. Bizim kurmak istediğimiz sistem; bir tarafta karakol, muhtarlık, bekçiler, bir tarafta asayiş, güvenlik açısından söylüyorum, İstanbul'da el birliğiyle mahallelerimize hakim olabildiğimiz, bir mesele olduğunda paylaşabildiğimiz bir sistemi oluşturmak. Bizim hedefimiz, İstanbul'u dünyanın en güvenli metropolü haline getirmek." dedi. Bakan Soylu, Topkapı Sosyal Tesisleri'nde düzenlenen "Muhtarlarla Toplantı" programında Fatih'teki 57 mahallenin muhtarıyla bir araya geldi. Soylu, yaklaşık bir haftadır İstanbul'da muhtarlarla birlikte olduğunu dile getirerek, toplantıların kendisi ve muhtarlar açısından verimli olduğunu aktardı. İstanbul'un geçmişte su konusunda sıkıntılar yaşadığını kaydeden Soylu, "İstanbul'da doğmuş, çoluk çocuğumuzun nafakasını İstanbul'da kazanmış bir kardeşiniz olarak, 1990'lı yıllarda suyun olmadığı günleri, her evin üzerine yeni yeni su depoları, su tankları konulduğu günler, suyun geldiği zaman herkesin neredeyse birbirine fısıldayarak haber verdiği günleri unutmuş değilim. Bugün bir baştan bir başa İstanbul'a suyla ilgili altyapı yapıldı. İstanbul'un 50 yıllık su ihtiyacını karşılayacak adımlar atıldı. İstanbul'da hava kirliliğinden annelerin sokağa çıkarmadığı günler bizim çok uzağımızda değil. Hava temizliği açısından dünyanın en temiz 3. metropolüyüz." diye konuştu. Bakan Soylu, şöyle devam etti: "1994 yılında ben Maslak'ta bir denizcilik şirketinde bir yıl çalıştım. Recep Tayyip Erdoğan belediye başkanlığına geldiğinde, orada çalışanlar dediler ki 'Bundan sonra başı açıklar, etekliler otobüslere binemeyecekler.' Bunu o gün yaşayanlar çok net bir şekilde hatırlarlar. Dünyanın lafını ürettiler. Bugün görüyoruz ki İstanbul, herkesin şehri. Bir ideolojik kavganın şehri değil. Bir siyasal çatışmanın odağı değil. Kim kendini nasıl hissediyorsa, İstanbul’da ifade edebilme kabiliyetine sahip. Başı açığı da başı örtülüsü de cübbelisi de eteklisi de İstanbul’da çok rahat bir şekilde hayatını yaşıyor ve hayatını devam ettiriyor. Kimsenin rengine, etnik kökenine, mezhebine, düşüncesine, Tayyip Erdoğan İstanbul’a belediye başkanı olduğu günden itibaren, hiç kimsenin karıştığı yoktur. İktidara geldikten sonra da son 12 yıl evvel bu ülkede insanlar 'Ben Kürt'üm' demekten korkarlardı, çekinirlerdi. Cümleler şöyle başlardı 'Ben Kürt'üm ama...' Hep bir aması vardı. Alevi demekten çekinirlerdi, ürkerlerdi. Benim iş yerimde 25 bin müşterim var. Birçok arkadaşımızın Alevi olduğunu şu son 12 yıl içinde öğrendik. Yıllarca söylememiş. Var olan meselelerden dolayı. Ama bugün rahatlıkla kendini ifade ediyor. Dindar, 12 yıl öncesine kadar insanlar 'Ben dindarım' demekten ürker ve çekinirlerdi. 'Aman söylenirse bir şey olabilir mi?' diye. Bugün hatırlamakta fayda var. İstanbul herkesin rahat olduğu bir şehir halinde." İstanbul'un gün geçtikçe büyüdüğüne dikkati çeken Soylu, "Bizim kurmak istediğimiz sistem; bir tarafta karakol, muhtarlık, bekçiler, bir tarafta asayiş, güvenlik açısından söylüyorum, İstanbul'da el birliğiyle mahallelerimize hakim olabildiğimiz, bir mesele olduğunda paylaşabildiğimiz bir sistemi oluşturmak. Özellikle terör örgütleri, etki alanımızda, dışımızda kalan 15-20 yılda çok göç alan mahallelerde kendilerine ait bir etkinlik kurmak istiyorlar. Sadece terör örgütleri değil, uyuşturucu çeteleri, gasp, organize suç örgütleri, oralarda vatandaşımızın hayatını da zora sokan noktaya getirmeye çalışıyorlar. Buralarda yeni bir stratejiye adım atacağımızı ifade etmek istiyorum. Bizim hedefimiz İstanbul'u dünyanın en güvenli metropolü haline getirmek." değerlendirmesinde bulundu. - "Zarflar açıldıktan sonra oyun başlıyor" Hayatında böyle bir seçim görmediğini anlatan Soylu, "Seçimlerde olur. 3-5 kağıt üzerinde oynama olur. Sandık başkanı ya da sandık kurulu üyesidir. Orada partisi adına bastırır. 3-5 tane ortada olan oyu kendi lehine çevirir. Akşam kahveye gittiği zaman da '3-4 tane oyu partimin gidiyordu, o tarafa geçirdim.' der. Bunu her partili söyler. Bunu da böyle keyifle anlatır. İşin esası bu kadardır. Sandıklar açıldı. Ancak biz 29 bin oy açtırabildik itirazlarımızla. 29 bin oy 13 bin oya düştü. Böyle bir şey yok. Bir torbanın içerisine attığınız zaman eğer yüzde 50'si bir tarafa aitse sağlamı da çürüğü de iki tarafa eşit çıkar. Anlaşılan şöyle söylenmiş 'Yedirebildiğiniz kadar yedirin kardeşim.' 18 bin, 18 bin 500 bu tarafta düzeltilecek. Bin 500 ancak öteki tarafta düzeltilecek. Bizim zarfların içerisindeki oy pusulalarından şikayetimiz yok. Zarfların içerisindeki oy pusulalarından eminiz. Zarflar açıldıktan sonra oyun başlıyor." diye konuştu. - "Bir endişe ve bir tehdit görüyorum" Soylu, büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerindeki oy sayımında oylar ile oy sayım cetveli ve sandık tutanağının farklı olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz buna itiraz etmeyelim mi? Eğer biz buna itiraz etmek etmezsek bu millet şunu sorar: 'Kendi hakkını koruyamıyorsun, bir oyun hakkını koruyamıyorsun. Bu milletin hakkını nasıl koruyacaksın?' Sonra başka bir tehlikeyle karşı karşıya kalırız. Mahalle baskısı var. Sosyal medyadan 'Böyle bir şey olur mu?' İyi, sineceğiz, pusacağız. 5 yıl sonraki seçimde en çok bağıranın seçimi aldığı bir tabloya döndürürüz Türkiye demokrasisini kimse kusura bakmasın. O zaman biz Amerika ile terörle memleketimize yüklenmek istenen kötülüklerle niçin mücadele ediyoruz? Bunu nasıl izah ederiz? Ben bir endişe ve bir tehdit görüyorum. 23 Haziran seçimlerinin İstanbul'da, İstanbul odaklı bir ideolojik kavga ve siyasal çatışmanın merkezi haline getirmeye çalışıyorlar. 23 Haziran'dan sonra bir meşruiyet tartışması başlatabilmek, İstanbul'un gücünü arkasına alarak Türkiye'nin siyasal istikrarını zedeleyebilmek için birileri kendi adına adım atıyorlar. Bunu nereden çıkardın diye sorarsan? Şu 1,5 aylık süreçte oluşturdukları baskıyla çıkardım. Binali Ağabey geçen gün bir gösteriye gidiyor. Çıkışta aynen 28 Şubat manzaralarında olduğu gibi Binali Ağabey'e hakaret ediyorlar. Biz bunları unutmuştuk. Bunu bana yaparsınız anlarım. Birçok kişinin ayağına basıyorum ama Binali Ağabey'in 17 yıldır bu memlekette Türkiye'de birçok hizmetin altında imzası var." - "Demek ki tahrifatlar yapacaksın" Kendisinin İçişleri Bakanlığı görevine gelir gelmez istihbarat bilgileri istemediğini belirten Soylu, "Ben göreve gelir gelmez şunu mu söyledim? İstihbarata 'Şu CD'yi getirin bütün istihbari bilgileri kasama koyacağım. İstediğim zaman da bakacağım.' Bu devlet bana namusunu emanet etmiş. İstanbul Belediye Başkanlığı görevine geldiği günün ertesi günü İstanbul'daki verileri kopyalamak için talimat vermek doğru bir yaklaşım değildir. Devlet adamlığıyla bağdaşmaz. Ciddiyetle bağdaşmaz. Orada demek ki tahrifatlar yapacaksın, ellerinde bunları alacaksın, milletin kişisel verilerini alacaksın. Bunu da doğru bulmuyorum. İki günden beri de 'Süleyman Soylu'nun İstanbul'da iş nedir? Gitsin Ankara'da otursun. Allah'tan belediye başkanı değil. Bizi İstanbul'a sokmayacak. Ben İçişleri Bakanıyım. Gabar dağına çıktığım zaman 'Gabar dağında ne işi var?' diye sordun mu da bugün İstanbul'da ne işi var diye soruyorsun?" şeklinde konuştu. Toplantıya, Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan da katıldı.