24.11.2014 Pazartesi 12:43
PAGEV'den yapılan açıklamaya göre, Türk plastik sektörünün üretimi ve ihracatı her geçen gün artsa da değer bazında sahip olduğu potansiyelle doğru orantılı bir seviyeye ulaşamıyor. Bunun en önemli sebebi ise sektörün katma değeri düşük ürünler üretmesi olarak gösteriliyor. Türkiye'de bir ton mamul plastiğin birim fiyatı 3 bin 600 dolar iken, Avrupa üçüncüsü İtalya'da bu rakam 6 bin dolara kadar yükseliyor. Bu nedenle İtalya, Türkiye ile aynı üretimi yapmasına rağmen ihracatta yaklaşık iki kat ile 10 milyar dolarlık ihracata ulaşıyor. Bugün plastik sektörünün direkt ve diğer sektörler aracılığıyla gerçekleştirdiği endirekt plastik mamul ihracatının yaklaşık 12 milyar dolar seviyelerinde olduğu düşünüldüğünde, katma değer artışıyla bu değerin ilk planda 20 milyar dolara çıkabileceği ön görülüyor. Plastik sektörünün rakipleriyle aynı seviyelere ulaşabilmesi ve dünya sıralamasında daha üst basamaklara çıkabilmesi için inovatif ürünlere yönelmesi gerekiyor. Katma değeri yüksek plastiklerin üretilmesinin anahtarı ise Türkiye'de stratejik önem arz eden savunma, otomotiv ve uçak/uzay gibi büyük sanayi yatırımlarının desteklenmesi olarak belirtiliyor. Katma değeri yüksek plastiklerin bazıları ise namlu hariç silahın her parçası için kullanılabilen mühendislik plastikleri, otomotiv plastikleri, medikal plastikleri, cep telefonu teknolojisi için özel iletkenlik sağlayan plastikler, uzay mekiklerinde kullanılan plastikler şeklinde sıralanıyor. "Sektörün gelişimi için katma değeri yüksek ürünlere yönelmek gerekiyor" PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu da Kimya Sektör Platformu Kimya Endüstrisi Gelişim Şurasında yaptığı konuşmada, sektörün gelişimi için katma değeri yüksek ürünlere yönelmenin önemine dikkati çekti. Bu ürünleri sadece üretmenin yeterli olmadığını, ürünleri satacak pazarın da bulunması gerektiğini aktaran Eroğlu, "Dolayısıyla öncelikle ülkemizde yerli savunma sanayinden uçak ve otomotiv endüstrisine, yerli biyoteknoloji sektörlerine kadar stratejik öneme sahip yatırımların yapılması gerekiyor. Bu yatırımlar yapılmadığı takdirde ürünlerimize bir pazar oluşmaz. Söz konusu sektörlere yönelik üretilecek ürünlerin ihracatı da zor. Çünkü stratejik sektörler ihtiyaç duydukları ürünleri kendi ülkelerinde oluşturdukları kümelerden alıyor. İthal ürünlere karşı ise başta sertifikasyon olmak üzere çeşitli koruma önlemleri ve engellemeler uyguluyorlar" ifadelerini kullandı Eroğlu, savunma, uçak/uzay ve otomotiv sanayilerinin katma değerli ürünlere ihtiyaç duyan endüstriler olduğunun altını çizerek, bu sanayilerin kurulması ve teşvik edilmesinin katma değerli plastik üretimini sağlayacağını vurguladı. Dolayısıyla hükümetin bu yöndeki politikalarının artarak devamının çok önemli olduğunu belirten Eroğlu, şunları kaydetti: "Teşvikler artırılmalı, kurulacak tesislere uzun yılları kapsayan alım garantisi verilmeli, ofset anlaşmalar ve yerlileşme çabaları hız kesmemelidir. Zincirin ilk halkasını takiben, bu sektörlerle katma değerli ürünler üreten bir yan sanayi de oluşacaktır. Bu sanayi ürünleri geliştirmek için Ar-Ge yapılacak ve hatta üniversitelerle işbirliğine ihtiyaç daha da yoğunlaşacaktır. Yüksek katma değerli üretime geçen sektörler, çalışanlarını daha yetkin seçecek ve elinde tutmak için daha yüksek ücretler verecektir. Böylece katma değer zincirinin halkaları üretimden eğitime, istihdama kadar artacaktır. Sistem bir kez kurulup çalışmaya başladığında kendi kendini yenileyen ve sürekli gelişim içinde bir yapıya dönüşecektir."