09.07.2013 Salı 09:47
Geçen sezon başlayan Yalan Dünya dizisindeki Nurhayat rolüyle fenomen olan Gupse Özay, Habertürk gazetesinden Bülent İpek' e çok özel açıklamalarda bulundu. Mütevazi biçimde senaryo ve metin yazarlığı yapıp kısa videolar çekerken hayranlık duyduğu posterlerini astığı Gülse Birsel'in bir telefonuyla Yalan Dünya dizisinde kendini oyuncu bulan Gupse Özay'ın hayatı bir buçuk yılda büyük değişim geçirdi. "İki yıl önce ben de ünlülerin hayatını merak ediyordum" dediği şöhretle arasına mesafe koyan oyuncu Çerkes ailesini göç hikayesini çekmekten bahçeli ve köpekli bir evdeki çocuk büyütmeye kadar hayalerini ve yaptıklarını anlattı. Yalan Dünya ikinci sezonunu tamamladı. Nurhayat'la neler değişti hayatınızda? Neler olmadı ki, tabi en güzel tarafı insanın sevdiği işi yapabilmesi. İşte hastalanmaz , yaşlanmaz, ayakları geri geri gitmeyen bir iş yaptığım için çok sağlıklı bir hale büründüm. Mutluyum, keyifliyim, sabah uyandığımda daha mutlu kalkıyorum, ekibimiz çok güzel eğleniyoruz, gülüyoruz. Ünlü olmak ne getirdi, bir şeyleri engelledi mi? Onunla yaşamayı şöhreti yönetmeyi öğrendim. Ağlayıp zırlamıyorum, açıkçası 'Aay çok fotoğraf çekiyorlar' bilmem ne demiyorum. Zaten İzmirliyim sosyal bir tipim herkesle konuşmayı çok severim. Şöhretimle gezmiyorum, eskiden ben de vapura, metroya biniyordum, tek farkı yanımda oturan kişi 'Merhaba sizi tanıdım' diyor sohbet ediyoruz. Yani magazinle de şöyle anlaşmaya çalışıyorum. Ben kötü bir tavır yapmazsam onlar da beni üzmüyorlar. Bende onları üzmüyorum. Sizi seven, takip edenlerin özel hayatınızı merak ediyor oluşlarını normal bluyor musunuz? Çok normal, ben de mesela iki sene önce bütün ünlülerin hayatını merak ederdim. Bu işi silah zoruluyla yapmıyorsun sonuçta, bu işin de bir negatif tarafı var ve göze alıcaksın, yapacak bir şey yok. Dizinin ardından reklam filmleri ve şimdi de yarışma programı, Gupse nereye gidiyor? Bence bir yere gidiyor muyum bilmiyorum. Her işte başarılı olmak istiyorum ama özellikle mutlu olduğum işi yapmak istiyorum. Bak mesela rekorlar dünyası ilk bölümden bitebilir, yani olabilir. Her şeye hazırlıklıyım, ben elimden geleni yapıyoprum. Yalan Dünya'ya da öyle başlamıştım. 'İki, üç bölüm sonra beni kovarlar' diyordum. Gerçekten ilk bölümde oynayacağım ve bana kibarca 'Gupsecim teşşekür ederiz' falan diyecekler sandım. Ama ne kadar güzel oldu. Ünlü olmadan önce çektiğiniz videolarınızla küçük çaplı bir şöhretiniz varmış... Evet ama o rahat bir ortamdı. Ama mesela yanımda çok ünlüler, profesyoneller olursa başka. Düşünsene ilk sahnemi Beyazıt Öztürk'le çekiyorum o kamera, ışık zordu yani. Korktum açıkçası. Hakikaten amatör, cahil şansı ama benimsediler hemen. Bir de şey yapmadım 'Ben iyi oyuncuyum iyi sunucuyum' havasında değilim. Sonraki dizinizde bambaşka bir karakterle seyirciyi şaşırtma, yetenekleriniz gösterme hırsınız var mı? Yok yahu, aslında ben oyunculuk yapacaksam çok fazla karakter çıkartabileceğime inanıyorum ama hani şu an benim yönetebileceğim bir karakteri, Nurhayat'ı oynamak daha şanslı bir şey. Çünkü bende var içimde o tipleme ama bundan sonra her hangi bir proje tabiki Nurhayat dışında bir karakter yapmayı ise kendim için isterim.En azından herkes her şeyi kendine ispatlamak için yapar aslına bakarsan, bende onlardanım. 'Gupse bak yeni bir şey de becerdin' demek isterim. Televizyon işlerinde seyircinin şaşırmayı sevmediği gibi bir anlayış var. Belki komedi yapmak bizim şansımıza, absürt bir dünya zaten: Ben dramada kendimi göremiyorum. Böyle ağlayarak falan oynarken gülerim ben. O yüzden farklı karakterler. Hiç planda yapmam zaten çünkü olmuyor öyle mesela senaryo yazarken oyuncu oldum. O yüzden hiçbir plan yapmıyorum. Şöhret arttıkça başarı duygusu da artıyor mu? Şöyle başarılı hissediyorum, işime çok saygı gösteriyorum. Sete ezbersiz, uykusuz gitmem, hep elimden geleni yaparım En azından kendimi şöyle tebrik ediyorum çok emek veren ve hakkını veren bir insanım. Kendimi başarılı buluyor muyum kendi çapımda evet. Şu an durduğum yeri beğeniyorum çünkü çok abartmadım. Yani çok saçmalamadım. Hayatımda çok büyük değişiklikler olmadı. Gördüğün gibi hani ünlüyüm ben psikolojisine girmedim. Oturduğunuz semt değişmedi mi? Hayır yedi senedir cihangirdeyim. Ünlü olduktan sonraburaya gelmedim. Yedi senedir burdayım.Şimdi geldi insanlar ama güzel oldu. Burada aile gibiyiz. Can Bonomo, Derya, Rıza, Ali, Gonca biz böyle biri yemek yapıyor hop yemek yemeğe gidiyoruz. Kardeş gibiyiz. Çoğu insan sizi çekici ve güzel buluyor ama komik kadın olarak tanınıyorsunuz. Komik yerine önce güzel denilmesini tercih eder miydiniz ? Komik tanınmayı seviyorum ve tercih ederim. Bak mesela ben onbeş kilo aldım ve o kadar hoşuma gitti ki psikolojik olarak, iri tombiş bir kadını yaratmayı sevdim. Dizi için mi aldınız kiloları? Yok zaten almaya başlamıştımama dizi için biraz daha abarttım. Çünkü farklı bir tipe girmem gerekiyordu. Mesela saçım açık renkti koyulaştırdım. Komik, zeki kadının üstüne ileride güzel bir kadını da oynarsam onu da becerirsem ne ala memleket. Güzelliğiyle tanınan oyuncular var mesela Türkan Şoray... Ama dikkat ederseniz mimiklerinden korkmayan oyuncu onlar. Mesela Türkan Şoray ağlayınca hakkaten ağlıyor aman çirkin mi gözüküyorum diye düşünmüyor. Oyuncu dediğin odur zaten. Gülse Birsel'e hayranmışsınız, tanışmanız nasıl oldu? Hayatımın idolu, ne tatlı kadın ya hem yazıyor hem oynuyor. Gürsel Birsel'e benim videomu izletiyorlar ve beni çağrıyor. Hayatında idol gördünü biri, çok büyük bir heycandı. Hatta sonra bana arkamdan 'Bu kız biraz saf' demiş. Çünkü heycandan cümle kuramıyordum. Hayatımı değiştirdi her zaman da Gülse'ye teşekkür ederim yani beni mutlu etti. Oyuncuların senaryoya herhangi bir katkısı var mı? Doğaçlama oluyor mu? Yok biz öyle değiliz ama doğaçlama algılanıyorsa ne güzel. Bazı işlerde oluyor ama Gülse doğaçlama sevmiyor zaten gerekte kalmıyor çünkü Gülse herşeyi ağzımıza bedenimize göre yapıyor o kadar iyi tanıyorki bizi matematik olarak her şey yerinde oluyor. Bu sezonun sonuna doğru Vasfiye Teyze karakteri patlama yaptı. Kıskanıyor musunuz? Yok ama her karakter bir yerde patlıyor. Orçun, ben, Hakan, İrem hani herkes ara ara böyle yükseliyor. Hiçbir zaman dizi ölmüyor her daim yeni bir çiçek açıyor. Devamlı ben fenomen olsaydı hem seyirci hem de benim için çok sıkıcı olurdu her dönem farklı biri daha güzel. Yani tek kişilik bir başrol yok biz hepimiz öyleyiz. Senariste sitem olmuyor mu peki, Bu arala benim karakter kaldı gibi? Yok be yani bilmiyorum bende öyle bir şey yok. Şöyle bir şey olur belki de yarattığım karakter niye sevilmedi olabilirdi ama şu anda hani herhangi bir arkadaşımın karakteri patladığında ben zaten biliyordum oluyoruz. Yani böyle bir kıskançlık yok yani galiba biz ekip olarak farklıyız sektörden. Çünkü dostuz. Bodrum'a tatile bile birlikte gidiyoruz. Çok mu kariyere odaklısınız? Bu ara öyleyim çünkü çok oturdum şu genç hayatımda çalışıyım içimdeki enejiyi atınca. Hayalim şöyle bahçeli bir evde deniz kenarında çocuk olsun köpek olsun öyle. Uzun süredir bir ilişkiniz mi yok? Evet bir buçuk senedir tabi yazılanlar oldu ama. Zaten zamanım yok kafa yoğun. Gupse'nin anlamı ne? Canımın içi Hangi dilde? Çerkesçe de Çerkes olduğunuzu hep vurguluyor musunuz? Etnik tarafın vurgulanmasına nasıl bakıyorsunuz? Evet tabii, ben Çerkesim, İrem Çerkes, yönetmenimiz, gülse'nin bir tarafı çerkes. Türkiye zaten bütün etnik grupların birlikte yaşadığı bir ülke, ben de Çerkes olmayı çok seviyorum. Yani ayrımcı kötü kişiler bu konhuda yorum yapmazsa bir sıkıntı yok ama her zaman oluyor tabi sosyal medyada falan gidin kendi ülkenize diyener de çıkıyor. Ben Türkiye'de doğudum. Ailem full Çerkes. Ailenizin göç hikayesini yazma çekme gibi bir düşünce var mı? Olabilir tabi ama çok büyük bir araştırma lazım birde daha yaşım küçük o duyguyu verebilmek için. Şimdi 29 yaşındayım 30'dan sonra kendi ailemden başlayan bir belgesel yapmak çok istiyorum. Dizi sektörü büyüdükçe yurt dışından oyuncu transferi arttı. Bu siz oyuncuları endişelendiriyor mu? Ee tabii, ama bunun sıkıntısı drama oynayanlar çeker komedi oynayanlar çekmez çünkü yabancıların komedi oynaması zor. Ama mesela Meryem Uzerli ne kadar şahane çıktı. Yani aslında yabancı oyuncu sıkıntı değilde yapımcılar sürekli yeni yüz arıyor o sıkıntılı. KAFAMI DAĞITMAK İÇİN KARA KALEM ÇİZİYORUM Seyirci olarak hangi diziyi takip ediyorsunuz? Takip ettiğim dizi pek çok hani çünkü zamandan bazen kendi oynadığım diziyi bile izleyemiyorum. Boş zamanlarımda da daha çok resim çizeyim kedilerimi göriyim hani bu tipim şeyleri yapmaya çalışıyorum. Açıkcası film izlemeyi de daha çok severim.Kara kalemle karakterler çiziyorum, ilkokuldan beri kafamı dağıtıyor. 'Rekorlar Dünyası' diye bir yarışmaya başlıyorsunuz. Nalıs oldu proje? Yok tesadüfen, spontane bir şekilde gerçekleşti; Biz İngiliz Konsolosluğu'nda bir kokteyle gittik abimle. Ondan sonra orda bizim yapımcımız Burçin Özdemir yanımıza gelerek merhaba diyerek kendini tanıştırdı ve bir televizyon programı hakkında görüşmek istediğini söyledi. 'Cihangir'de oturuyorum eski avukatım' falan deyince 'Tanışmış oluruz' dedik görüşüp kabul ettik. İşlerimle abim ilgilenir ben ona sormadan bir şey yapmam. Abimle oturup konuşmuşlar. Kanal D'yle de güçlerini birleştirince beni ikna ettiler. Kendimi çekimde buldum. Sizin akıl hocanız da abiniz mi? Tabii herşey menajer, akraba, avukat. Bir de olgun, ben biraz daha her şeye atlayabilen bir tipim. O biraz daha şöyle düşünür şunu şöyle bunu böyle yapalım der gibi bir insan o yüzden o onay verince herşeyi daha iyi oluyor. Yazarlık, oyunculuk şimdi de sunuculuk, sırada ne var? İlk başta zaten millet bana diyecek ki eminim, 'Bir sen eksiktin sunuculukta' ki haklılar. Ben oyuncuyum zaten oyunculuğa da zaten son dakikada girdim. Ben sunuculuğa kendim birşeyler katmak istiyorum. Zaten hızlı konuşan, mimiklerini kontrol edemeyen, elleri kolları devamlı oynayan bir tipim. Alışılmış bir sunuculuk yapmayacağım. Sunuculuğa başka şeyler katmış değişik bir stil uyguluyor desinler istiyorum.