05.07.2014 Cumartesi 16:34
Ondan dolayı şehrin adına Mezar-ı Şerif (şerefli mezar) denilmiş. Mezar-ı Şerif şehrine yaklaştığımızda uzaktan yemyeşil kubbeleri ile Hz. Ali’nin türbesi karşılıyor bizi. Her gün binlerce kişinin akın akın ziyaret ettiği türbe Horasan ve Türkistan mimarisi ile inşa edilmiş. Türbeye yaklaştığımızda yeşil ve turkuaz renkli çiniler dikkatimiz çekiyor. Türbenin kubbesinde büyükükçe yazılmış Hz. Ali levhası bulunuyor. Ana kapıdan türbeye girdiğimizde ayakkabılarımızı çıkarmamız isteniyor. Türbe görevlisi, avluda ve türbe çevresinde Hz. Ali’ye hürmeten yalın ayakla gezildiğini aktarıyor. Büyük bir kapıdan geçtikten sonra Hz. Ali’nin türbesinin bulunduğu ve kubbelerden oluşan dev bir camii karşımıza çıkıyor. Camii içerisinde çinilere baktığımızda yeşil ve turkuaz renkleriyle mabet sanki çöl ortasında mavi bir gölü andırıyor. İçeride küçük gruplar halinde toplanmış insanların Kur’an-ı Kerim okumaları gün boyu devam ediyormuş. BÜTÜN GÜVERCİNLER BEYAZ Yeşil alan dediğimiz, ravzanın dış tarafında uçuşan beyaz güvercinler dikkat çekiyor. Türbeye gelen ziyaretçiler beyaz güvercinlere uğramadan geçmiyor. Biz de güvercinleri uğruyoruz. Onlara yem verip hatıra fotoğraf çektiriyoruz. Yem satıcısı buraya gelen siyah güvercinlerin bile Hz. Ali’nin kerameti ile beyaz renge dönüştüğünü anlatıyor. Gerçekten etrafımızdaki bütün güvercinlerin renginin bembeyaz olması dikkatlerden kaçmıyor. HZ.ALİ’NİN NAAŞI DEVENİN DURDUĞU YERE GÖMÜLÜR Yaygın olan rivayete göre Hz.Ali’nin yakınları, düşmanlarının sağlığında yapamadığı saygısızlığı cesedine yapabilirler endişesi ile halife’nin naaşını Irak'ın Necef şehrinden kaçırmaya karar verir. Bir gece Hz Ali’nin mezarını gizlice açarlar. Naaşı beyaz bir deveye yükleyerek kendilerinin de bilmediği bir yere doğru yolculuğa çıkarlar. Naaşı taşıyan deve gücünün yettiği, gidebildiği yere kadar gidecek, bitkin düşüp çöktüğü yerde de Hz Ali’nin yeni mezarı yapılacak, bu mezardan kimsenin haberi olmayacaktır. Bu şekilde de sonsuza kadar Hz Ali’nin mezarının yeri korunmuş olacaktır. Devenin peşinden günlerce, haftalarca giderler, çöller ve dağlar aşarlar. Yorgunluktan takati kalmayan deve artık durur ve yere çöker. Hz Ali’nin naaşı deve üzerinden indirilerek devenin çöktüğü yere gömülür. Bu topraklara hâkim olan Özbek sultanları da türbenin etrafına gömülmeye başlanır. Zamanla türbenin bulunduğu yerleşim yeri büyür ve genişler, nüfusu artar, bir kent haline gelir. Dini kimliğinin yanında siyasi bir hüviyete sahip olan şehir kutsal bir yer olarak algılanır. Halk buraya Mezar-ı Şerif ismini verir. Hz. Ali’nin mezarının yeri üzerinde başka da tartışmalar olduğu biliniyor. Hz. Ali’nin mezarı olarak Irak’ın Necef şehrindeki İmam Ali Mescidi veya İmam Ali Camii gösteriliyor. Hz. Ali Hicri 661 yılında 63 yaşında iken Küfe’de Ramazan ayında vefat etmiştir.