Merkez Bankası PPK toplantısı yapıldı

Özetten: "Önümüzdeki dönemde bankacılık sektörü likidite ve sermaye yeterlilik oranlarındaki iyileşme ile birlikte faizlerdeki düşüşün ve zorunlu karşılıklara ilişkin düzenlemelerin kredi büyümesini desteklemeye devam edeceği öngörülmektedir" "Türkiye ülke risk primi, para politikasındaki temkinli duruş ve makroekonomik göstergelerdeki iyileşmenin yanı sıra gelişmiş ülkelerde destekleyici para politikası görünümüne bağlı olarak gerilemeye devam etmiştir"

19.12.2019 Perşembe 15:21

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, "Önümüzdeki dönemde bankacılık sektörü likidite ve sermaye yeterlilik oranlarındaki iyileşme ile birlikte faizlerdeki düşüşün ve zorunlu karşılıklara ilişkin düzenlemelerin kredi büyümesini desteklemeye devam edeceği öngörülmektedir." ifadesi kullanıldı. Kurulun 12 Aralık'taki toplantısına ilişkin yayımlanan özette, küresel iktisadi faaliyetin yılın üçüncü çeyreğinde de yavaşlamaya devam ettiği belirtildi. Gelecek döneme ilişkin öncü göstergelerin, küresel ölçekte imalat sanayisinde süregelen yavaşlamanın hizmetler sektörüne de sirayet etmiş olabileceğini gösterdiği kaydedilen özette, bu gelişmelerin küresel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tuttuğu vurgulandı. Özette, söz konusu unsurların yurt içi büyüme üzerinde oluşturabileceği etkilerin yakından takip edildiği bildirildi. Küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyrinin emtia fiyatlarını baskıladığı ve jeopolitik gelişmelere bağlı olarak meydana gelen arz yönlü sorunlara karşın ham petrol fiyatlarının ılımlı seyretmesine neden olduğu belirtilen özette, bu bağlamda, küresel enflasyon oranlarının yatay bir görünüm sergilediği aktarıldı. Küresel iktisadi faaliyetteki zayıf seyir ve küresel enflasyonun düşük düzeyinin gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikalarını genişleyici yönde sürdüreceklerine dair beklentileri güçlendirdiği vurgulanan özette, şu ifadelere yer verildi: "Başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde para politikasının son dönemde sergilediği destekleyici duruşun mevcut koşullar altında orta vadede korunacağı beklentisi ve bunun küresel finansal koşullara yansıması gelişen ülke finansal varlıklarına yönelik talebi ve risk iştahını desteklemektedir. Bu çerçevede, ABD ile Çin arasında yaşanan ticaret geriliminin çözülebileceğine dair son dönemde oluşan iyimser beklentiler nedeniyle bir önceki toplantı dönemine kıyasla küresel risk iştahının bir miktar yükseldiği ve gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarının daha olumlu bir görünüm sergilediği gözlenmektedir. Öte yandan, korumacılık önlemlerinin ve küresel ekonomi politikalarına dair diğer belirsizliklerin gerek sermaye akımları gerekse dış ticaret kanalıyla oluşturabileceği etkiler yakından takip edilmektedir."   - "Kredilerde ivmelenme gözlendi"   Özette, Türkiye ülke risk priminin, para politikasındaki temkinli duruş ve makroekonomik göstergelerdeki iyileşmenin yanı sıra gelişmiş ülkelerde destekleyici para politikası görünümüne bağlı olarak gerilemeye devam ettiği belirtildi. Özellikle kısa vadeli döviz kuru oynaklığındaki gerileme eğiliminin de bir önceki toplantı dönemini takiben hızlandığı aktarılan özette, buna karşın küresel ve jeopolitik belirsizliklerin ülke risk primi ve kur oynaklığı kanalıyla orta vadeli enflasyon görünümü üzerinde oluşturabileceği yukarı yönlü etkilerin yakından izlenmeye devam edileceği kaydedildi. Özette, temmuz ayından itibaren yapılan güçlü faiz indirimleri ve takip eden döneme ilişkin indirim beklentileri neticesinde kredi ve mevduat faizlerinin gerilemeye devam ettiği bildirildi. Bu çerçevede, enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin de etkisiyle TL ticari ve tüketici kredi faizlerinin belirgin ölçüde gerilediği, finansman koşullarındaki iyileşme ve iç talepteki toparlanmaya bağlı olarak, tüketici kredilerinde daha ağırlıklı olmak üzere, toplam kredilerde bir ivmelenme gözlendiği belirtilen özette, şunlar kaydedildi: "Tüketici kredileri, ağustos ayı başından itibaren önemli bir ivme kazanırken, firma kredi büyümesi de gecikmeli olarak hızlanmıştır. Söz konusu gelişmede genel ekonomik görünüme ilişkin beklentilerin yol açtığı arz yönlü etkilere ilave olarak, ertelenmiş kredi talebinin de etkili olduğu değerlendirilmektedir. Bu dönemde zorunlu karşılıkların döngü karşıtı makroihtiyati bir araç olarak daha esnek ve etkin kullanılması kredi büyümesini ve finansal istikrarı desteklemektedir. Bu çerçevede, öncelikle 19 Ağustos 2019'da Türk lirası zorunlu karşılık oranları ve Türk lirası cinsinden tesis edilen zorunlu karşılıklara ödenecek faiz oranı Türk lirası cinsi nakdi kredilerin yıllık büyüme oranları ile ilişkilendirilmiştir. Ayrıca, 9 Aralık 2019'da ekonomideki dengelenme sürecinin geldiği aşama dikkate alındığında, kredi arzının tüketimden ziyade üretim odaklı sektörlere yönlendirilmesini teşvik etmek amacıyla yeni bir zorunlu karşılık uygulaması yürürlüğe konulmuştur. Böylelikle üretim ve yatırımla ilişkisi kuvvetli olan uzun vadeli ticari krediler ile ithalatla ilişkisi zayıf olan uzun vadeli konut kredilerinin teşvik edilmesi amaçlanmıştır. Önümüzdeki dönemde bankacılık sektörü likidite ve sermaye yeterlilik oranlarındaki iyileşme ile birlikte faizlerdeki düşüşün ve zorunlu karşılıklara ilişkin düzenlemelerin kredi büyümesini desteklemeye devam edeceği öngörülmektedir. Buna ilaveten, tahsili gecikmiş alacakların ve yakın izlemedeki kredi tutarlarının, kısa vadede bankacılık sektörü kredi arzı üzerindeki olası etkileri yakından takip edilmektedir. Son dönemde faizlerdeki düşüşe bağlı olarak kredi talebinde gözlenen canlanmanın sürmesi açısından istihdam ve gelir tarafındaki gelişmeler belirleyici olacaktır. Kredi koşullarındaki normalleşmenin hızı, kapsamı ve sürdürülebilirliği iktisadi faaliyet görünümü açısından önemli olacaktır."   - "Parasal sıkılığın düzeyi, enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirlenecek"   PPK özetinde, enflasyon görünümündeki iyileşmenin devam ettiği ve enflasyon beklentilerinde genele yayılan bir düzelme gözlendiği belirtildi. Türk lirasındaki istikrarlı seyrin yanı sıra iç talep koşulları ve üretici fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak çekirdek enflasyon göstergelerinin eğilimlerinin ılımlı seyrettiği bildirilen özette, enflasyon başta olmak üzere makroekonomik göstergelerdeki iyileşmenin ülke risk primindeki düşüşü desteklemekte ve maliyet unsurlarının ılımlı seyretmesine katkıda bulunmakta olduğu vurgulandı. Özette, enflasyonun ana eğilimine dair göstergelerin, arz yönlü faktörler ve ithalat fiyatlarının enflasyon görünümünü olumlu etkilediği belirtildi. Bu gelişmelere bağlı olarak, güncel tahminlerin yıl sonu itibarıyla enflasyonun Ekim Enflasyon Raporu'nda verilen öngörülerin alt sınırına yakın gerçekleşebileceğine ve 2020 yılı için öngörülen dezenflasyon patikasına dair risklerin dengeli olduğuna işaret ettiği aktarılan özette, "Bu çerçevede Kurul, enflasyon görünümünü etkileyen tüm unsurları dikkate alarak, politika faizinin 200 baz puan indirilmesine karar vermiştir. Gelinen noktada, mevcut para politikası duruşunun hedeflenen dezenflasyon patikasıyla uyumlu olduğu değerlendirilmektedir." denildi. Kurulun, enflasyondaki düşüş sürecinin devamlılığının, ülke risk priminin gerilemesi, uzun vadeli faizlerin aşağı gelmesi ve ekonomideki toparlanmanın güç kazanması açısından büyük önem taşıdığını değerlendirdiği belirtilen özette, enflasyondaki düşüşün hedeflenen patika ile uyumlu şekilde gerçekleşmesi için para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesi gerektiği vurgulandı. Özette, şu değerlendirmelere yer verildi: "Bu çerçevede, parasal sıkılığın düzeyi ana eğilime dair göstergeler dikkate alınarak enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirlenecektir. Merkez Bankası, fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir. Kurul, ülke risk primindeki iyileşme sürecinin devam etmesinin fiyat istikrarı ve finansal istikrar açısından önemini vurgulamıştır. Bu kapsamda, para politikası etkinliğinin desteklenmesi ve olası enflasyon-büyüme ödünleşiminin asgariye indirilmesi açısından makro finansal politikaların finansal oynaklık ve risk primini düşürmeye odaklı bir şekilde belirlenmesi ve maliye politikasının öngörülebilirliğinin güçlendirilmeye devam edilmesi kritik önem arz etmektedir. Para politikası duruşu oluşturulurken, maliye politikasına dair esas alınan görünüm fiyat istikrarı ve makroekonomik dengelenmeye odaklı, para politikasıyla eş güdüm arz eden bir politika duruşu içermektedir. Bu doğrultuda, yönetilen/yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamalarının geçmiş enflasyona endeksleme davranışının azaltılmasına yardımcı olacak şekilde belirleneceği varsayılmıştır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir. Para politikası ve maliye politikası arasında kuvvetlendirilen eş güdümün sürekli ve sistematik bir yapıya dönüştürülmesi yönünde yürütülmekte olan ortak çabaların fiyat istikrarını sağlamaya katkıda bulunması beklenmektedir. Bunun yanı sıra enflasyondaki katılık ve oynaklıkları azaltacak yapısal adımlara devam edilmesi, fiyat istikrarına ve dolayısıyla toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır." Özette, açıklanacak her türlü yeni veri ve haberin Kurul'un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulandı.