20.01.2014 Pazartesi 18:58
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, kardeşin kardeşle olan ilişkilerindeki dikkatsizlik, ölçüsüzlük, savrukluk ve özensizliğin bugün Müslümanlar için artık acı veren birer yük olmaya başladığını söyledi. Mehmet Görmez, 'Birer Müslüman olarak diğer insanlarla, eşyayla, tabiatla hatta topyekûn hayatla olan ilişkilerimizde de ciddi bir ritim bozukluğuyla hatta bir eksen kaymasıyla karşı karşıyayız." dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yılda 2 kez gerçekleştirdiği 3 gün sürecek İl Müftüleri İstişare Toplantısı'nın ilki Ankara Bilkent Otel'de başladı. Mehmet Görmez ev sahipliğindeki toplantıya Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler ile birlikte 81 ilin müftüleri katıldı. Kur'an- Kerim tilaveti ve Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ali Erbaş'ın toplantı hakkında verdiği bilginin ardından Diyanet İşleri Başkanı Mehmet görmez kürsüye çıkarak 'İnsan Yetiştirme Düzeni' başlığı altında güncel gelişmeleri de içeren açılış konuşması yaptı. Kendilerine umudunu bağlayan pek çok kişinin son tahlilde kendilerinden; bu karmaşık ve her seferinde bir kez daha altüst olan dünya ahvalinde, hayırlı birer ümmet olarak rehberlik yapmayı beklediğine işaret eden Mehmet Görmez, İslam aleminin bugün içinde bulunduğu olumsuz durumu örnekler vererek anlattı. Ankara'ya gelen il müftülerine üzerlerine düşen görev ve sorumlulukları hatırlatan Görmez, 'Hakikaten gözümüzün önünde cereyan eden ve sık sık bizlere 'nereye gidiyoruz' dedirten soruların peşine takılarak derin bir hesaplaşmayı, derin bir yüzleşmeyi, kayıp ve ihmallerimizi gözden geçirmeyi kararlılıkla göze almak zorundayız.' dedi. 'DİYANETİN HİZMETLERİNİ SORGULADI' Görmez, 'Bugün küresel ölçekte insanlığın, İslam dininin, İslam dünyasının, İslam dünyası içinde gönül coğrafyamızın, yurt dışındaki millet varlığımızın, dünyadaki Müslüman azınlık ve toplulukların, ülkemizin ve milletimizin içinden geçtiği gerçek süreçleri anlamadan her bir alanda yaşanan değişim ve dönüşümleri, temel sorunları ve paradigmaları tespit etmeden, bilgi ve bilinç oluşturan sistemleri ve insan yetiştirme mekanizmalarını dikkate almadan din-diyanet hizmetlerini değerlendirmek, gelecek stratejilerini ortaya koymak mümkün değildir.' diye konuştu. 'İçinde yaşadığımız çağın hem tekçi ve tektip bir dünya dokusu yarattığını hem de bu dokuyu nasıl parçaladığını görmek durumundayız.' diye devam eden Görmez, bu çağın kurucu filozoflarından Spinoza, Geothe, Schiller, Fichte, Foeurbach, Hegel, Kierkegard gibi şahsiyetlerin dahi, bu çağın katı, boş, amaçsız ve ruhsuz bir çağ olduğunu haykırdıklarını unutmamak gerektiğine vurgu yaptı. 'İNSANLIĞIN KURTULUŞU İSLAM'IN EVRENSEL RAHMET MESAJINDA' İnsanoğlunu içine sürüklendiği bu girdaptan kurtaracak, yaralı bilincini tedavi edecek, bölünmüş benliğini tamir edecek, kendine ve tabiata yabancılaşmasına son verecek yegâne reçetenin İslam'ın evrensel rahmet mesajlarında mündemiç olduğunu ifade eden Mehmet Görmez, hiçbir dünyevi çıkar ve kazancın bir insanın kanının akmasından değerli olamayacağına dikkat çekti. İslam'ın her zaman kendi anlamında mündemiç olan barışa davet ettiğini söyleyen Görmez, çatışmaların, kavgaların ve her türlü güvensizliğin yaşandığı bir ortamda İslam'ın toplumsal ahlaki varlığından söz edemeyiz.' dedi. 'İSLAMİ BİLGİ VE BİLİNÇ OLUŞTURAN YAPILAR KENDİNİ GÖZDEN GEÇİRMELİ' Diyanet İşleri Başkanı Görmez, bugün gerek Türkiye'de ve gerekse İslam dünyasında İslami bilgi ve bilinç oluşturan tüm yapıları yeniden gözden geçirmenin gerektiğine işaret ederek 'Adının başında İslam olan bütün kurumlar, senedinde dine atıfta bulunan, İslam'a hizmet olan bütün kuruluşların kendini sorgulaması gerekir. Hayırsever milletimizin yardımlarıyla vücut bulan zekat, fitre ve sadakalarıyla hizmet yürüten bütün müesseselerin bir öz eleştiri yaparak toplumla güven tazelemesi gerektiğini ifade etmek isterim. Bugün topluma karşı din hizmeti yürüten bütün ünvanlar, imam-hatipler, müftüler, vaizler, hocalar, hem kendi içinden geçtikleri eğitim düzeneklerini hem de milletimize verdikleri hizmetleri gözden geçirmek zorundadırlar. İslam'ı yeni kuşakların gönül dünyasına, asrın körelmiş idraklerine söyletme konusundaki acziyetimiz bir tarafa, en büyük sermayemiz olması gereken içtenlik, samimiyet, rıza-i Bâri fedakarlık gibi hasletleri kaybedip etmediğimizi ele almak, örnekliğimizi neden kaybettiğimizi derin derin düşünmek zorundayız. En büyük muhasebeyi de başta, bu onurlu görevi yürütmeye çalışan kurumun Başkanı şahsım olmak üzere bütün Diyanet personeli yapmak zorundadır. Her il müftümüz, ilçe müftümüz, her camideki görevlimiz ciddi bir özeleştiri yapmalıdır.' açıklamasını yaptı. 'BU GÖREVLER BİZE AYRICALIK, DOKUNULMAZLIK, VERMEZ AĞIR SORUMLULUK YÜKLER' Görmez, 'Toplumda dini vazife ifa etmeleriyle bilinen imam, müftü vaiz ve hocaefendiler, kendilerine yüklenen toplumsal İslami sorumluluğun ne derece farkındadırlar. Bu görevler bize bir ayrıcalık, dokunulmazlık mı verir yoksa ağır bir sorumluluk mu getirmelidir. Bu mükellefiyetin farkında olmayan kişilerin bu vazifeleri ifa ederken hangi şuurla hareket ettikleri çok önemlidir? Buradan açıkça ifade etmemiz gerekir ki, maişetin dışında kim bu vazifelerini bir çıkara, bir makama ve bir mevkiye tebdil etme amacıyla hareket ederse hem yaratıcı katında hem de toplum nezdinde itibar ve saygınlığını kaybetmeye mahkumdur.' ifadelerini kullandı. 'ELÇİLİKLER BÜNYESİNDE DEVLETİN DİNİ GÖRÜNÜMÜ' Diyanet İşleri Başkanlığı yaptığı çalışmalarla ülke sınırlarını aşan uluslar arası bir kurum haline gelmiştir. Bugün yaptığı hizmetler başta olmak üzere gelecek bir perspektif ortaya konularak uluslar arası yapılan çalışmaların daha kalıcı ve nitelikli hale gelmesi için durum değerlendirmesi yapılması zorunludur. Elçilikler bünyesinde bir devlet dini yapısı görünümünde hizmet üretmek değişik ülkelerde birçok tartışmaları bünyesinde barındırmaktadır. Diyanet kapsamı içerisinde kendini gören tüm anlayışlar ve farklı dini yorumlar her türlü mezhepler üstü anlayışıyla diyanet bünyesinde bulunmalıdır. Bu bağlamda din ve vicdan hürriyetinin eksiksiz koşullarının oluşturulması sağlanarak tartışmanın Diyanet ekseninde yapılması ortadan kaldırılmalıdır.'