29.01.2014 Çarşamba 10:15
Merkez Bankası'nın sürpriz kararının, ekonomi yönetimi tarafından nasıl değerlendirileceği merak edildi. Teşekkür eden Şimşek, “Bir sorun yok. Halen eşim ve çocuklarım hastanede, her şey iyi. Çok şükür, sıkıntı yok. İsim konusunda eşimle müzakere halindeyiz. Kendisi henüz kararını vermedi. Birkaç isim üzerinde görüşmeleriniz sürüyor” dedi. Mehmet Şimşek'in açıklamalarından satır başları şöyle: Prensip olarak Merkez Bankası’nın kararları üzerinde yorum yapmak istemiyorum. Merkez Bankası bağımsız kredibilitesi çok yüksek. Kredibilitesi korumak adına yorum yapmıyorum. Bu kararı vermişlerse en doğru karardır. Benim değerlendirmem sınırlı olacak. Merkez Bankası’nın kredibilitesi çok çok kritik. Ben inanıyorum ki ülkemiz için en doğrusunu yapmaya çalışılıyor. Önemli olan kurumların doğru kararı doğru zamanlarda beklemesidir. Yatırımcıların kaygılarını önemli ölçüde gidermiştir. Gelişmekte olan ülkelerin büyük bir kısmı baskı altında. Gelişmekte olan ülkeler çok hızlı büyüme sürecine girdiler. Varlık fiyatlarının yeniden belirlenmesi doğaldır. Açık bir ekonomiyiz, dünya ekonomisine entegre bir ekonomiyiz. Eğer biz devam ettirmezsek büyüme daha hızlı zayıflar. Son dönemdeki siyasi operasyonun getirdiği belirsizlik var. Büyümenin hızlı bir şekilde zayıflaması riski bayağı yüksek. Merkez Bankası enflasyon konusunda değerlendirme yaptı. MB daha vakıf, modelleri var. Enflasyonda öngörülenden biraz daha yükse olacağını MB ortaya koydu. Merkez Bankası tarafından yapılan bir akademik çalışma var. 90’lı yıllarda bu oran çok daha yüksekti. Yansımayı sınırlayan bazı faktörler olacaktır. Türkiye’de çok çıktı açığı var. Türkiye’de atıl kapasite var. Firmaların fiyat artırma sınırlıdır. Enflasyonla ilgili konularda MB’nin söylemi esastır, onu referans alırız. En doğrusunu onlar bilirler. Kamuoyu araştırmalarına göre siyasi istikrarın zedelenmesi ihtimali düşük. Mart’tan sonra öngörülülebirlik artacaktır. Belki iç talepteki zayıflamayı dış talepteki toparlanma telafi edebilir. Ama bunun için çok erken. İç talepte bir zayıflama olursa vergi gelirlerine olumsuz yansıması olur. Bunu görmemiz lazım. Olup bitenlerin mali dengelere yansımaz demek yanlış olur. 2013 bütçesini hazırlarken her ne kadar siyasi operasyonu öngörmezsek de temkinli bir yaklaşım içine girdik. Temkinli ve muhafazakar bir yaklaşım içine girdik. Harcamaları da kontrol altına alacak bir yaklaşım içine girdik. Harcamalardaki riskler sınırlıdır, vergi gelirlerindeki riskler de sınırlıdır. Bütçeye yansımasının sınırlı olacağı kanaatindeyim. Bazı şirketler ödemesi gereken vergileri ödediler. Bunları bir kenara bırakarak bütçe yaptık. 2014 bütçe açığını 1.9 olarak öngördük. Bizim mali disipline odaklanmamız Türkiye’nin kırılganlığını azaltmıştır. Kamunun bir miktar döviz birikimi var. Kur olumsuz yansıyor. Dövizdeki hareketlilik büyümeyi istihdama olumsuz yansıyacaksa asli olan etki budur. Temel olan etki budur. Aşırı kur hareketliliği ekonomiye olumsuz yansır. Bunu dikkate almamız lazım. Bunun için çok erken. 2013’ün ekim ayında çok önemli kararlar verdik. Yıl sonunda o kararların devamı geldi. Yılın başında yeni kararlar geldi. Amaç cari açığı sınırlamak. Özellikle hane halkı tasarruflarını bir miktar artırmak. Devlet geçmişte eksi tasarruftaydı. Bizim tasarrufları, yatırımları artırmamız lazım. Daha dengeli bir büyümeyle yolumuza devam etmemiz gerekir. 2014’te de bu süreç devam edecek. Hiçbir şekilde af niteliğindeki bir yapılanmayı doğru bulmuyorum. Gündemde yok. Konuşulmasını bile doğru bulmuyorum. Şu anda gündemimizde olan bir konu değil. Yapılandırma olmayacak. Ne planlamamız ne de çalışmamız var. 76 milyonun hakkını reel anlamda bu yapılandırmayla ödül olarak vermeyiz. Beklenti olmasın, öyle bir çalışmamız yok. Türkiye’de satılan her 100 binek otomobilin neredeyse 80’i ithal. Böyle bir dönemde biz böyle bir şeyi düşünmüyoruz. Ekonominin gidişatına bakacağız, daralmalar olursa tedbir alınır. Mart sonunda yeniden bakılır. Otomotiv sektörüne sesleniyorum. Son gelişmeler Türkiye için fırsat. Gelin ihracat seferberliği yapalım. Yatırım noktasında ne istiyorsa gelsinler. Yatırıma üretime istihdama her türlü desteği veririz. Milletimizin 4-C’leri anlaması lazım. Hükümetimizden önce yoktu. 2004 yılında işçiler lehine karar verdi. Özelleştirme nedeniyle işini kaybeden kardeşlerimizi işe almışız. Bütün haklarını vermişiz. 2014 ocak ayı itibariyle 4-C’li kardeşlerimizin maaşları yüzde 38-45 arasında artmıştır. Devlet hiçbir döneminde olmadığı kadar ak partili döneminde olduğu kadar sahip çıkmamıştır. Maliye Bakanlığı’nın çalışması yoktur. Çalışma Bakanlığı’nın çalışması varsa değerlendirilir. Özelleştirme bizim için önemli bir reform alanıdır. Elektrik dağıtım şirketlerini özelleştirdik, kayıp-kaçak oranı azaldı. Vatandaşın yükü azaldı. 2014 yılına belirsizlikle başladık. Belirsizlik varsa bir miktar ötelemeyi doğru bulduk. Bizim bu seneki hedefimiz 6.9 milyar lira. Bütçeye yansıması çok sınırlı olacak. Termik santrallere çok talep var, Milli Piyango’ya da yoğun ilgi var. Zamanı gelince yapacağız. Yıllarca batıda yaşamış bir insanım. Dünyanın başka bir ülkesinde kredi kartına taksit yok. Bana kaç taksit yapalım diyorlar, şok oluyorum. Bizim için önemli olan vatandaşımızın ayağını yorganına göre uzatmasıdır. Biz bir anlamda makro ihtiyati tedbir almak istiyoruz. Kredi kartının kullanılmasını teşvik ediyoruz. Tüketicilerin rasyonel olması lazım. Altından kalkabileceği, üstesinden gelebileceği borcun altına girmesi gerekiyor. (NTV)