14.03.2017 Salı 02:07
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Bu gerilim, bu kriz, bu kaos adına ne derseniz deyin, bizim çıkardığımız bir kriz değildir, bunun sorumlusu Türkiye değildir. Türkiye, bu krizin sorumlusu olmamasına rağmen, bundan sonraki süreçte sorumlu ama kararlı bir şekilde hareket edecek ve Türkiye ile Hollanda halkının karşı karşıya kalmaması için önemli gayret sarf edecektir." dedi. Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken, gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. Şırnak, Cizre, Yüksekova, Silopi, Sur, Nusaybin ve İdil ilçelerinin tek tek ele alınarak buralardaki mevcut imar faaliyetlerinin ve bundan sonra yapılacak işlerin değerlendirildiğini ifade eden Kurtulmuş, "Toplam maliyeti 9,2 milyar doları bulan buradaki imar faaliyetlerinin yaklaşık 2,1 milyarlık kısmı tamamlanmış, 25 bin konut vatandaşlarımızın kullanımına hazır hale getirilmiştir. Bundan sonraki süreçte hızlı bir şekilde geri kalan işler tamamlanacaktır." diye konuştu. Bakanlar Kurulunda Türkiye kamuoyunu yakından etkileyen Hollanda'daki son gelişmeler karşısında Türkiye'nin takınacağı tavır ve alacağı kararların her alanda ciddi bir şekilde masaya yatırıldığını vurgulayan Kurtulmuş, "Yapılanlar hiçbir ölçüye uymayan, hadsizlik ve terbiyesizlik içeren davranışlardır. Bunların kabul edilmesi, hiçbir ölçü bakımından mümkün değildir." ifadelerini kullandı. "Aşırı sağcı, ırkçı, İslam ve göçmen karşıtı" Bakanlara yönelik tavırların insan haklarına, siyasi katılıma, demokrasiye ve Avrupa'da başından itibaren dile getirilen Avrupa'nın ortak değerlerine uygun olmadığının altını çizen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Burada hem bakanımıza yapılan hadsiz ve terbiyesiz tavır hem de oraya bakanımızla buluşmak üzere gelen sivil vatandaşlarımızın üzerine vahşice ve barbarca atlarla köpeklerle yapılan tavır asla kabul edilemez. Türkiye olarak bu davranışı hiçbir platformda kabul etmediğimizi bir kez daha dile getirmek isteriz. O akşam yaşananlar çerçevesinde oraya gelerek demokratik tepkilerini olgunluk içinde gösteren vatandaşlarımıza da teşekkür ediyoruz. Bu olayda bizi rahatsız eden; üzülürüz, gerekli tepkiyi veririz, tedbirleri alırız ama daha çok üzülmesi gerekenlerin de maalesef Avrupa'da yükselen bu faşist, ırkçı, Neonazist etkinin altında kalan Avrupalı siyasetçiler olduğunu da ifade etmek isteriz. Aslında Hollanda'da yaşadıklarımız sadece Hollanda'da değil Avrupa'nın birçok ülkesinde gelişen aşırı sağcı, ırkçı, İslam ve göçmen karşıtı, yabancı düşmanı ve özellikle Türkiye düşmanı bir takım zihin yapısının o gün dışa vurmuş şeklidir. Bunların kabul edilmesi mümkün değildir. Bunun tesadüfi olmadığını açıkça görüyoruz." "Orada 460 bin kişilik bir diasporamız var" Kızgın ve üzgün olduklarına, yaşananlara anlam veremediklerine dikkati çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti: "Hem Türkiye'nin hakkını, onurunu, izzetini koruyacak bir kararlılığa sahibiz hem de vereceğimiz bütün cevapları ve reaksiyonları herhangi bir refleksle değil devlet aklıyla ve Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışan bir tavır içinde koyuyoruz. Bu gerilim, bu kriz, bu kaos adına ne derseniz deyin, bizim çıkardığımız bir kriz değildir, bunun sorumlusu Türkiye değildir. Türkiye, bu krizin sorumlusu olmamasına rağmen, bundan sonraki süreçte sorumlu ama kararlı bir şekilde hareket edecek ve Türkiye ile Hollanda halkının karşı karşıya kalmaması için önemli gayret sarf edecektir. Türkiye ile Hollanda arasında karşılıklı ilişkiler var. Orada yaşayan 460 bin kişilik bir diasporamız var. Bu insanların her birinin hakkını, hukukunu koruyacağız. Ciddi şekilde Türkiye, Hollanda'ya gerekli cevabı verecek tedbirleri de ortaya koyacaktır." Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Geçen yıl, 27 Aralık 2016'da diplomatik uçuşlara toptan verilmiş olan yani Hollandalı resmi zevatı Türkiye'ye getirecek olan uçuşlara verilmiş olan izinler, bugün itibarıyla iptal edilmiştir. Bu yanlış anlaşılmasın, Hollandalı vatandaşları ilgilendiren bir husus değildir, resmi ziyaretler için Türkiye'ye gelecek ya da Türkiye hava sahasını kullanacak diplomatlarla ilgili bir kısıtlamadır. Hollanda, bu yaptıklarından vazgeçip yaptıklarını tamir edene kadar Türkiye, diplomatik uçuşlara izin vermeyecektir." dedi. Bakanlar Kurulu'nda Hollanda'ya karşı alınacak tedbirlerin konuşulduğunu ve tedbirlerin ağırlıklı noktasını siyasi tedbirlerin oluşturduğunu dile getiren Kurtulmuş, Dışişleri Bakanlığı tarafından Hollanda'ya nota verildiğini, notada, Hollandalıların ortaya koydukları davranışların kabul edilmediği ve kınandığını, Hollandalıların özür dilemesi gerektiğinin ifade edildiğini söyledi. Kurtulmuş, olayların ortaya çıkmasına neden olan yetkililer hakkında bir takım idari ve hukuki soruşturmaların başlatılması talebini de ilgili Hollanda makamlarına ilettiklerini ifade ederek, "Israrla bu notada altını çizdiğimiz husus, Türk diplomatlarının ve oradaki diplomatik misyonumuzun her türlü güvenliğinin garanti altına alınması gereğidir. Buna karşı ilave adımlarımızı da atmaya devam ediyoruz." diye konuştu. "Hollanda Büyükelçisi'nin Türkiye'ye dönüşüne izin verilmemesi kararlaştırılmıştır" "Toplantımızda şimdilik siyasi çerçevede kalmak şekliyle alınacak tedbirlerin bazılarını paylaşmak istiyorum." ifadesini kullanan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Öncelikli olarak, şu anda izinli olarak yurt dışında bulunan Hollanda Büyükelçisi'nin bizim söylediğimiz hususlar yerine getirilinceye kadar Türkiye'ye dönmesinin yasaklanması, yani Türkiye'ye dönüşüne izin verilmemesi kararlaştırılmıştır. Ayrıca ikinci olarak bundan sonraki süreçte, Hollanda bu yaptıklarını bir şekilde telafi edene kadar üst düzey ilişkilerin ve planlanmış olan toplantıların, bakan ve üstündeki toplantıların, üst düzey resmi görüşmelerin askıya alınması, bunların bir müddet tehir edilmesi kararlaştırılmıştır. Yine aynı şekilde geçen yıl, 27 Aralık 2016'da diplomatik uçuşlara toptan verilmiş olan yani Hollandalı resmi zevatı Türkiye'ye getirecek olan uçuşlara verilmiş olan izinler, bugün itibarıyla iptal edilmiştir. Bu yanlış anlaşılmasın, Hollandalı vatandaşları ilgilendiren bir husus değildir, resmi ziyaretler için Türkiye'ye gelecek ya da Türkiye hava sahasını kullanacak diplomatlarla ilgili bir kısıtlamadır. Hollanda, bu yaptıklarından vazgeçip yaptıklarını tamir edene kadar Türkiye, diplomatik uçuşlara izin vermeyecektir. Dördüncü önemli atacağımız adım ise Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Hollanda Parlamentosu arasındaki Dostluk Grubu'nun Türkiye kısmının lağvedilmesi, iptal edilmesi konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne tavsiye edilmesi yolunda bir karar alınmıştır." Kurtulmuş, "Bu siyasi kararlar eğer bu tavırlarımız dikkate alınmaz, ciddiye alınmaz, bu krizi ortaya çıkaran Hollanda çıkardığı krizin sonuçlarının ortadan kaldırılması için gerekli adımları atmazsa Türkiye diğer alanlarda da düşündüğü, üzerinde konuştuğu konuları konuşacak, gerekirse ilave bir takım tedbirlerle Hollanda'nın bu yaptığı yanlışlıktan dönmesini sağlamaya çalışacaktır." dedi. "Viyana Sözleşmesinin açık bir ihlalidir" Diplomatik pasaportu ve dokunulmazlığı olan bir bakana karşı yapılan bu tavrın her türlü uluslararası sözleşmeye aykırı olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Viyana Sözleşmesinin açık bir ihlalidir. Bu çerçevede Hollanda hükümetinin yapmış olduğu bu yanlışlığı bütün uluslararası mekanizmalar içerisinde tartışmaya açacağımızı da ifade etmek isterim. Kabul edilemez yapılan muamele dolayısıyla, gayrı insanidir kabul edilemez, gayrı ahlakidir kabul edilemez ama her şeyden önce, bütün bunlarla birlikte uluslararası hukuka da diplomatik teamüllere de aykırıdır, Viyana Sözleşmesine aykırıdır, bütün bunlarla birlikte Hollanda uluslararası hukuku da ayaklar altında çiğnemiştir." ifadesini kullandı. Hollanda polisi tarafından Türk vatandaşlarına yapılan engelleme ve müdahaleye ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Kurtulmuş, "Bugün televizyon kanallarında da gördük, maalesef üzerine saldıkları köpeklerle ayağı birkaç yerinden dişlenmiş, parçalanmış, dikiş atılmış, yüzü gözü yaralanmış olan insanlarımızın hakkının, hukukunun korunması da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin önemli sorumluluklarından birisidir. Bu çerçevede açılacak olan bütün davalara da gerekli destekler verilecek, vatandaşlarımızın oradaki hakkı, hukuku korunacak ve hiçbir şekilde zarar görmemeleri için gerekli tedbirler alınacaktır." diye konuştu. "Bunlar Avrupa'da büyük bir yıkımın sinyalleridir" Kurtulmuş, "Ümit ediyoruz ki Hollandalı siyasetçiler, bu söylediklerimiz çerçevesinde Türkiye'ye, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne önce Dışişleri Bakanı, arkasından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız üzerinden yapmış oldukları hadsizlikleri, terbiyesizlikleri, hukuksuzlukları, uluslararası hukukun ihlalini yeniden gözden geçirir ve bu durumu telafi edecek adımları atarlar. Bir kez daha yinelemek istiyorum, Türkiye bundan zarar görmez. Türkiye kendi hakkını, hukukunu, onurunu korur ama bundan en büyük zararı Hollanda başta olmak üzere Avrupa'daki birçok ülkenin göreceğini ifade etmek isterim. Çünkü ırkçılıktan, faşizmden, göçmen karşıtlığından, insanları kategorilere ayırarak ötekileştirmekten hiç kimseye fayda gelmez. Avrupa'da büyük bir yıkımın sinyalleridir bunlar." Avrupa'nın bir kaç sene içerisinde çok tartışmalı ve çatışmalı bir hale gelebileceğine işaret eden Kurtulmuş, "Bu olayı göz önünde bulundurarak sadece Hollandalıların değil Avrupalıların da hem siyasetçiler hem de makul kitleler olarak bu durumu gözden geçirmelerini ve artan ırkçılığa karşı faşizan yeni tavırlara karşı tedbir almaları gerektiğini buradan dostça ifade etmek istiyoruz. Ümit ederiz ki bu akıl tutulması en kısa zamanda Hollandalı siyasetçilerin atacağı adımlarla sonlandırılmış olur ve yaşanmakta olan bu kriz de normal bir seyre dönmüş olur." diye konuştu. "Türkiye'de Hollanda'daki vatandaşlarının haklarının aranması konusunda her türlü desteği verecektir" Bir gazetecinin "Hollanda ile yaşanan diplomatik krizin ardından Türkiye uluslararası hukuk yollarına başvuracak mı?" şeklindeki sorusu üzerine Kurtulmuş, "Orada gerçekten hem Türkiye'nin karşılaştığı, devlet olarak karşılaştığımız, bir bakanımızın karşılaştığı, Viyana Sözleşmesi'ne aykırı. Böyle bir şey olamaz. Siz, diplomatik koruma altında olan birisini tabiri caizse ülkenizden sınır dışı ediyorsunuz. Maalesef bir yerde, bir sokakta, bir arabanın içinde saatlerce tabiri caizse gözaltında tutuyorsunuz. Bu kabul edilemez ve uluslararası hukukun ihlalidir." yanıtını verdi. Kurtulmuş, bunun için Hollanda'nın tüm yaptıkları yanlışları görmeleri ve telafi etmeleri gerektiğinin altını çizerek, "Ayrıca orada yaralanan vatandaşlarımız, ifade özgürlüklerini kullanırken her türlü hakarete, her türlü vahşete maruz kalan vatandaşlarımız, onlar da herhalde haklarını, hukukunu arayacaktır. Türkiye'de bu konuda vatandaşlarının haklarının aranması konusunda her türlü desteği verecektir." dedi. Açıklanan yaptırımlara rağmen geri adım olmaması halinde Hollanda'ya ekonomik herhangi bir yaptırımın görüşülüp görüşülmediğine ilişkin olarak da Kurtulmuş, şu anda yapılanlara misliyle mukabelede bulunulduğunu dile getirdi. Kurtulmuş, konuya ilişkin şu açıklamalarda bulundu: "Dışişleri Bakanımızın uçağına iniş izni verilmemiştir. Biz de bu yıl içerisinde topluca yılbaşında verdiğimiz bütün diplomatik uçakların yani Hollandalı bakanları, diplomatik personeli taşıyan uçakların Türkiye'ye inmesi ya da Türk hava sahasını kullanmasını yasaklıyoruz. Onlar bizim Bakanımızı Hollanda sınırının dışına attılar, çıkardılar. Biz de Hollanda'nın şu anda yurt dışında olan Ankara'daki misyon şefini yani Hollanda Büyükelçisinin, Hollanda bu durumu düzeltene kadar Türkiye'ye gelmesine izin vermiyoruz. Dolayısıyla şimdi bakacağız, onların bu durumu düzeltmek için hangi adımlar atacağını gözden geçireceğiz. Ona göre gerekiyorsa Türkiye ilave kararlar da alır." Bir gazetecinin, "Türkiye'nin özür tarafı var ama bir taraftan da Hollanda Başbakanından gelen 'özür dilenmeyeceğine' dair bir açıklama var. Türkiye'nin beklediği özür sözlü ya da yazılı olarak gelmezse Türkiye'nin tavrı ne olacak?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Tekrar söylüyorum. Ortada bir kriz var. Çok derin bir kriz, öyle az buz bir kriz değil. Bu krizi biz çıkarmadık, işin bu noktaya gelmesini biz istemedik, biz planlamadık. Bu işin bu noktaya gelmesini sağlayanlar, bu krizi ortaya çıkaran sebepleri de ortadan kaldırmakla yükümlüdür. Dolayısıyla ben bu işi telafi edecek adımları Hollandalıların atacağını düşünüyorum, atacağını görüyorum. Ümit ederim ki en kısa zaman içerisinde bu adımları atarlar." diye konuştu. Kurtulmuş, "Daha önce Sayın Başbakanın açıkladığı 20 Mart'ta Danimarka'ya bir ziyaret söz konusu olacaktı. Danimarka Başbakanından ziyaretin ertelenmesi yönünde bir açıklama geldi. Sayın Başbakan, o ziyareti erteleyecek mi ya da 16 Nisan sonrasında mı olacak? " sorusu üzerine ise "Sayın Başbakanımız, Danimarka ziyaretini zaten Danimarka'nın Ankara Büyükelçisi de başka bir programı planlanan günde, önümüzdeki hafta Pazartesi günü için planlanmıştı, o gün de başka bir programı olduğu için zaten tehir ettiğini Danimarka Büyükelçisine bildirmişti. Dolayısıyla Danimarkalı Sayın Başbakanın bu ziyareti tehir edilmesine ilişkin görüşü, Sayın Başbakanımızın ziyaretin tehir edilmesi talebinden sonra gündeme gelmiştir. Zaten, önceden Başbakanımızın programından tehir ettiği bir görüşmedir." "Sözde özerklik ilanlarının bizim açımızdan hiçbir anlamı yok" "Membiç'te PYD'nin öz yönetim ilanı duyuruldu. Bununla ilgili görüşmeler yapıldı mı?" sorusunu üzerine Türkiye'nin tavrının son derece açık olduğunu belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti: "Biz, bunu ilgili tarafların hepsiyle konuşuyoruz. Biz Türkiye olarak Suriye'nin kuzeyinde Kürt kardeşlerimizin varlığından rahatsız değiliz ancak herhangi bir terör örgütünün Suriye'nin kuzeyini bir terör devleti haline getirmesinden rahatsızız. Onun için de ne önceden ilan edilen bir takım sözde kantonların ne de böyle sözde özerklik ilanlarının bizim açımızdan hiçbir karşılığı, hiçbir anlamı, hiçbir değeri yoktur. Türkiye Membiç'te bir oldu bittiye müsaade etmeyecektir. Bununla ilgili olarak da hem Amerikalılarla hem Ruslarla ilgili bütün muhataplarıyla konuşmaktadır. Daha evvelki birçok basın toplantısında konuştuğumuz gibi de Membiç Membiçlilerindir. Orada DEAŞ'ı oradan çıkaralım derken, oradaki demografik yapıyı değiştirecek şekilde getirip başka bir silahlı örgütü oraya yerleştirmek Suriye barışına katkıda bulunmaz. Türkiye olarak böyle bir oldu bittiyi asla kabul etmeyeceğimizi ve bu ilan edilen sözde özerklik vesaire benzerlerinin bizim için hiçbir değeri olmadığını söylemek isterim." "Gerekirse mülteciler konusunu yeniden değerlendiririz" Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik'in "mültecilerin durumunun ele alınabileceği"ne yönelik açıklama yaptığı belirtilerek, bununla ilgili Bakanlar Kurulu'nda değerlendirmenin yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, "Mülteciler meselesi özellikle gündeme gelmedi" yanıtını verdi. Bütün dünyanın mültecilerle ilgili sadece laf söylerken Türkiye'nin altı senedir üç milyonu aşkın Suriyeliye kucak açtığını ve on milyarlarca dolar masraf ettiğini dile getiren Kurtulmuş, şöyle konuştu: "Bunu yaparken 'kimden kaç kuruş gelecek' diye bir hesap içerisinde olmadık. Ama maalesef Avrupa ülkeleri başta olmak üzere Batı dünyası mülteciler meselesini kendisini ilgilendirmeye başladığı anda göz önüne almaya başladı. Bizim için mülteciler meselesi bir insanlık sorunuydu ama Batı ülkeleri için mülteciler meselesi bir şark, doğu sorunuydu. Halen de öyledir. Ne zaman ki kendilerini rahatsız etmeye başladılar, döndüler dediler ki 'Türkiye sizinle anlaşalım, siz mültecileri oralarda tutun, biz de size onun karşılığında serbest dolaşımı verelim'. Müzakereler yapıldı, bire bir anlaşması yapıldı, biz üzerinde söz verdiğimiz hususları yerine getirdik ama maalesef Avrupa Birliği bunları yerine getirmedi. Dolayısıyla o anlaşma, konuşulanların hepsi bir tarafa gitmiş oldu. Kusura bakmasınlar biz bu mültecilerin hepsini kardeşimiz olarak görür, her birisini hazreti insan olarak görür, dünyada kimse onları görmezse, onlara yardım etmeyi bir insanlık vazifesi biliriz. Ama mülteciler meselesini Türkiye yeri geldiği zaman, eğer batı ile bu konuşulacaksa bu bütün bölgenin, coğrafyanın, kıtanın ortak bir sorunudur, onların da elini taşın altına koymaları gerekir. Biz bu çerçevede eğer gerekirse gerekli adımları da atarız, mülteciler meselesinde takındığımız tavrı da gözden geçiririz. " "Bu etkinin arkasında kalıyorlar" Hollanda'nın Türk bakanlara tutumu ve sonrasında yaşananlara ilişkin Avrupa Birliği ülkelerinden Türkiye'ye "geçmiş olsun" dileklerini ileten devletlerin veya liderlerin olup olmadığı sorulan Kurtulmuş, birçok Avrupa ülkesinde bu sene seçimlerin olduğuna dikkati çekti. Birkaç sene önce yüzde 5-6 oy oranına sahip partilerin yapılan kamuoyu yoklamalarında önde olduğunu, bunun birçok ülke için geçerli olduğunu bildiren Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu partilerin beslendiği yer neresi? Yabancı düşmanlığı, Türkiye düşmanlığı ve İslam karşıtlığı. Burada maalesef Avrupa siyasetinde, birçok Avrupa ülkesinde ana akım siyasetçiler de bu etkinin arkasında kalıyorlar. Keşke siz bu soruyu hiç soracak durumda kalmasaydınız. Her konuştuğunda insan haklarından, demokrasiden, katılımdan, fikir özgürlüğünden, ifade hürriyetinden bahseden Avrupa Birliği kurumsal olarak, Hollanda'nın yapmış olduğu bu barbarlığı, vahşeti kınasaydı, Avrupa Birliği içerisindeki üye ülkeler, dostumuz olan ülkeler tek tek resmi olarak Türkiye'ye üzüntülerini ifade eden, geçmiş olsun dileklerini ifade eden sözler söyleseydi. Ama maalesef böyle bir durumla karşılaşmadık. ülkelerin çoğunda bu ırkçı akımların siyaseti etkisi altına aldığı görünüyor."