01.07.2014 Salı 16:48
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresinin 28 Ağustos 2014'te dolacak olması nedeniyle Yüksek Seçim Kurulu (YSK), cumhurbaşkanı seçiminin ilk oylamasını 10 Ağustos 2014, seçimin ikinci oylamaya kalması durumunda ise ikinci oylamayı 24 Ağustos 2014 olarak belirledi. Cumhurbaşkanı seçiminde 29 Haziran'da başlayan adaylık başvuruları, 3 Temmuz Perşembe saat 17.00'ye kadar yapılabilecek. Başvurular, TBMM Başkanlığına veya YSK'ya sunuluyor. Bu kapsamda ilk başvuru, 29 Haziran Pazar günü CHP ve MHP tarafından yapıldı. Partiler, ortak adayları Ekmeleddin İhsanoğlu'nu, cumhurbaşkanlığına aday gösteren dilekçelerini TBMM Başkanı Cemil Çiçek'e sundu. Ertesi gün de Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın cumhurbaşkanı adayı gösterildiği açıklandı. Demirtaş'ın adaylık başvurusunun bugün TBMM'ye yapılması bekleniyor. Adaylık başvuru süresi devam ederken, AK Parti'nin cumhurbaşkanı adayının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğu da bugün açıklandı. Erdoğan'ın adaylığına ilişkin başvuru, TBMM Başkanlığına yapıldı. Buna göre, 3 Temmuz'a kadar başka aday gösterilmezse AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ekmeleddin İhsanoğlu ve HDP Eş Genel Başkanı Selahaddin Demirtaş cumhurbaşkanı adayı olarak yarışacak. KÖŞK ADAYLARI EŞİT ŞARTLARDA YARIŞMIYOR Radikal Yazarı Altan Öymen, Köşk adaylarının belli olmasının ardından kaleme aldığı son yazısında bu cumhurbaşkanlığı seçiminin en önemli özelliğinin, adayların seçim kampanyasını eşit şartlar altında yürütememeleri olduğunu öne sürdü. Öymen ''Adaylar eşit şartlarda yarışmıyor'' başlıklı yazısında şu ifadelere yer verdi: ''Şimdiye kadar üç aday var. Bu adaylardan sadece birinin –şimdiki sayın Başbakan’ın- çok yoğun bir şekilde ve çok geniş imkânlar kullanarak yürüttüğü bir seçim kampanyası izliyoruz. Erdoğan başbakanlık mevkiini de bırakmadığı için o mevkiinden gelen imkânları da kullanıyor. Buna karşın, öteki adayların kendilerini anlatma imkânı bulmaları çok güç. 20'DEN FAZLA KANAL CANLI YAYINLADI Çünkü başta televizyonlar olmak üzere medyada, Başbakan Erdoğan’ın konuşmalarını yayınlamaktan geriye neredeyse vakit kalmıyor, yer kalmıyor. Bugünkü adaylık açıklaması bunun zirve noktasıydı. Öteki adayların da temasları vardı. Ama yaklaşık 20 televizyon kanalı, Başbakan’ın konuştuğu saatlerde, Başbakan’ın konuşmasının dışında başka bir adaya, hatta başka herhangi bir olaya vakit ayırmadı. Bu seçim kampanyasında ikinci unsur şu: İster parlamento seçimi olsun ve liderler konuşsun, ister Cumhurbaşkanı seçimi olsun, durum aynıdır. Böyle bir seçime katılan adayların, vatandaşların tümünü kucaklayacak konuşmalar yapması esastır. Çünkü tüm ülkeyle ilgili çalışmalar yapmak zorundadırlar. Bu seçim kampanyasında ise, Başbakan Erdoğan, vatandaşların tümünü kucaklamak bir yana, vatandaşların büyük kısmını karşısına alan ve onlar hakkında çok ağır suçlamalar yapan, onlara hakaretler yağdıran bir hatip olmaya devam etmiştir. Son bir iki yıldır yaptığı konuşmalar zaten aynı yöndeydi. Kendisine oy vermeyenlerin tümünü, yani halkın yüzde 47’sini karşısına alıyordu. Muhalefet partilerinin mensuplarına ve onları destekleyenlere, bürokrasinin büyük bir kısmına, devletin özerk olması gereken kurumlarına, adliyesine, öğretim kurumlarına, kısacası kendisini desteklemediğini düşündüğü herkese ağır suçlamalar yöneltiyordu. Onları düşman olarak görür gibi davranıyordu. Şimdi aynı tutumunu sürdürüyor. Devletin-vatandaşlarının tümünü kucaklamakla görevli olan cumhurbaşkanlığı makamına aday olduğu halde, vatandaşların büyük bir kısmına barış değil, düşmanlık vaat eder gibi konuşuyor.