18.11.2014 Salı 23:42
24 TV'de Elif Çakır'ın sunduğu Söz Bitmeden programına konuk olan Yenişafak yazarlarından Ömer Lekesiz, yaptığı Kudüs ziyareti sonrası izlenimlerini ve görüşlerini anlattı. Lekesiz, bugün Kudüs'te gerçekleştirilen ve 4 İsraillinin ölümüne, 10 İsraillinin de yaralanmasına sebep olan sinegog saldırısıyla ilgili çarpıcı bir değerlendirme yaptı. İsrail'in bir korku ve cinnet devleti olduğunu, saldırının gerçekleştiği bölgenin çok iyi korunduğunu, iki Filistinlinin orada sinegoga saldırmasının çok zor bir ihtimal olduğunu belirten Ömer Lekesiz, konuya ihtiyatlı yaklaşılması gerektiğinin altını çizdi. Lekesiz konuyla ilgili şöyle konuştu: SİNEGOG SALDIRISI ŞAİBELİ Doğrusu, şiddeti onaylamam mümkün değil. Kimden gelirse gelsin, daima olumsuzlanması gereken bir şey. Hangi adla, ne niyetle, kimin adına ve ne şekilde yapılıyor olursa olsun şiddetten tarafa olmak mümkün değil. Bu sinegog baskını da bir şiddettir. Ancak, bu şiddet, İsrail toprakları içinde Kudüs'te meydana geldiği için ihtiyatlı bakılması gereken bir şiddettir. SİNAGOGLAR BÖLGESİ ÇOK İYİ KORUNUYOR Şundan dolayı; Kudüs'e gittiğinizde bütün giriş noktalarında, kapılarda çok büyük tedbirler görüyorsunuz. Havadan bile, insanların hissetmeyeceği bir şekilde, sürekli olarak balonlarla kamerayla kontrol edilen bir bölge. Zaten utanç duvarıyla, Filistinlilerle Kudüs arasında çok ciddi bir ayrım oluşturulmuş. Girilebilir-çıkılabilir tüm kapılar, tüm kavşaklar İsrail askerleri tarafından tutulmuş. Bir İsrail askeriyle muhatap olmak için bir adım attığınızda, o askerin gerisinde en az iki tane asker mermiyi namluya vermek suretiyle bekliyor. Böylesine, korkunun bir cinnete dönüştüğü bir toplumda, hele hele bir sinegogun basılması, öyle hemen "iki tane Filistinli tarafından yapılmıştır" denilecek kolaylığa sahip değil. Son gidişimde, sinegoglar bölgesine gittim, önlerinden geçtim. Sinegogların ibadet edilen yerleriyle dış kapı arasında, en azından 500 metrelik mesafe var. Geniş duvarlarla kaplanmış durumda, giriş yerleri tek, kameralı bölgeler. Nasıl oluyor da, iki tane Filistinli çocuk elini kolunu sallaya sallaya gidiyor ve orada 5 kişiyi öldürüp 10 kişiyi yaralıyor? Bu nedenle ihtiyatlı yaklaşılması gereken bir konu bu konu. İsrail bir cinnet devleti, bir korku devleti. Oradaki hiçbir yahudinin ben sabaha kadar güvenli bir şekilde uyuduğunu zannetmiyorum. İsrail'in aslında güçlü olmadığının altını çizen Ömer Lekesiz, İsrail'i güçlü gösteren şeyin aslında Filistin'in güçsüzlüğü olduğunu ifade etti. İSRAİL ASLINDA GÜÇLÜ DEĞİL, ONU GÜÇLÜ GÖSTEREN ŞEY... Lekesiz sözlerini şöyle sürdürdü: Karşınızdakinin hiçbir güç belirtmediği bir yerde en ufak bir güce sahip olduğunuz zaman bile o güç çok büyük görünür. Yani orada, İsrail'in güçlü görünmesi, İsrail'in güçlü olduğundan değil. Filistinlilerin 1918'den bu tarafa güçsüzleştirilmesinden kaynaklanan bir güç. Ben açıkçası, İsrail'in öyle çok ciddi bir güce sahip olduğunu düşünmüyorum. İSRAİL'İN BÖLGEDEKİ GELECEĞİ Ömer Lekesiz, İsrail'in devlet olarak Kudüs'te bulunması konusunda da çarpıcı bilgiler aktardı. Lekesiz, İsrail'in devlet olmaktan çıkarılması gibi bir şey gündeme gelse, buna ilk karşı çıkacak olan ülkelerin İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin olduğunu iddia etti. Lekesiz aynı zamanda, İsraillilerin kendi aralarında bir çatışma yaşadıklarını, içlerinden bazı grupların devlet istemediğini, bazılarının devlet fikrini benimsediğini belirterek, "İsrail devletinin iptali ihtimali var" ifadelerini kullandı. Ömer Lekesiz konuyla ilgili şunları söyledi: O bölgedeki problem, Kudüs'te bulunanların ürettiği bir problem değil. Kudüs'e dışarıdan getirilenlerin neden olduğu bir problem. Çünkü İsrail, oradaki nüfusu(\%72'si Yahudi) müslümanlardan, hatta Hristiyanlardan bile arındırmak gibi bir çaba taşıyor. İsrail'in bir kere orada devlet olarak varlığı sorgulanabilir bir durumdur. Bunu bir kere bilmemiz gerekiyor. Yani çevredeki halkı müslüman olan devletlerin oraya karşı politikalarının ne olup ne olmayacağını tartışmadan önce İsrail'in oradaki yerini bilmemiz gerekiyor. Çünkü siz 13 milyon nüfusa sahip bir devletsiniz. Bunun 5 milyonu yahudi. Ve siz sürekli cinnet halindesiniz. Taşıma yoluyla insanları bir araya getirmişsiniz. Dünyaya vaadettiğiniz bir şey yok, bir medeniyet yok. İSRAİL DEVLETİNİN İPTALİNE İLK İRAN VE SUUDİ ARABİSTAN KARŞI ÇIKAR Konuya İran açısından bakacak olursanız eğer; güya müslüman ülkeler içinde adını zikredersiniz ama, oradaki İsrail devletinin iptaline yönelik bir şey kalkışılsa, ben öyle zannediyorum ki buna ilk karşı çıkanlardan bir tanesi İran olacaktır. Tıpkı Suriye olayında olduğu gibi. Ya da Suudi Arabistan olacaktır. Filistin ateşinin sürekli olarak canlı tutulması gerekiyor. Filistin bölge olarak da, bizzat Kudüs'ün kendisi, kadim zamanlardan bu tarafa 24. işgalini yaşıyor. Çünkü Kudüs değerli. Avrupa ülkelerinin birer birer Filistin'i tanımaya başlaması ne anlama geliyor? Bilakis ben, Filistin devletinin varlığını onamalarının aslında İsrail'i onamak şeklinde olduğunu düşünüyorum. Çünkü, İsrail'in devlet olması geçici, şüpheli bir durumdur ki, İsrail bunun farkında. THEODOR HERZL ABDÜLHAMİT'TEN FİLİSTİN'İ İSTEMİŞTİ Theodor Herzl, 1902 yılında Abdülhamid'den, Filistin'i kendilerine vermelerini istiyor. Reddediliyor. 1902 yılında yine teklif ediyor, yin reddediliyor. Bu ilişkileri yürütürken de İngiltere'ye bağımlı olarak çalışıyor. İngiltere'ye dönüp, "Sultan Abdülhamid Filistin'i bize vermiyor" dediğinde, İngilizler Herzl'e diyorlar ki, "tamam orası olmuyorsa sana Uganda'yı verelim, git orada bir devlet kur" diyorlar. Böylesine başlayan bir süreç. Oradaki varlık, İsrail'in varlığı değil. Oradaki varlık aslında İngiltere'nin varlığıdır. Oradaki varlık, İngiltere'nin geri planda kurguladığı bir şemayla Amerika'nın varlığıdır. İSRAİL'İN HER AN İPTAL OLMASI MÜMKÜN! ÇÜNKÜ... Yani orada İsrail'in varlığı geçici, her an iptal olması mümkün olan bir durumdur. Geçici olmasına ve iptalini mümkün kılan unsurlardan birisi şu; İsrail derken, kadim bir gelenekten bahsediyoruz. İsrailoğullarından bir kısmı İsrail devletinin olmasını istiyor ama, bir kısmı da Tora'nın emirleri gereğince, kıyametin yaklaşması ve bunun tahakkuk etmesi için, devletin kurulmaması, kötülüğün, rezilliğin tavan yapması gibi bir akideye de inanılıyor. YAHUDİLER KENDİ ARALARINDA BİR ÇATIŞMA YAŞIYOR Yani hem İsrail'in varlığını gerekli bulanlar, hem gereli bulmayanlar hem de İsrail'in bugünkü varlığını yeterli görmeyen, hem de orada hiç olmaması gerektiğini söyleyen gruplardan söz ediyoruz. Dünya üzerindeki 15 milyon Yahudi nüfusu, İsrail devletinin varlığı konusunda tam olarak anlaşmış değil. O nedenle bunların kendi içlerinde de bir çatışması var.(stargazetesi)