28.06.2013 Cuma 07:45
İslam karşıtlığıyla bilinen Amerikalı aktivistler Pamela Geller ve Robert Spencer’in ırkçı bir gösteriye katılmak amacıyla gelmek istedikleri İngiltere’ye girişleri yasaklandı. İngiltere İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Geller ve Spencer’in İngiltere’ye girişlerinin 3 ila 5 yıl süresince yasaklandığı ve bu karara itiraz edilemeyeceği belirtildi. Açıklamada, “Amerika’nın İslamlaşmasını Durdurun” kampanyası yürüten iki Amerikalı aktivistin İngiltere’de bulunmalarının topluma fayda sağlamayacağı vurgulandı. New York’taki “Sıfır-merkez camisi” projesini durdurmaya yönelik başlattıkları kampanya ile de bilinen Geller ve Spencer’in, İngiliz aşırı sağcı örgütün bu haftasonu Woolwich’de yapacağı gösteriye konuşmacı olarak katılması bekleniyordu. İçişleri Bakanlığı, “Amerika’da Müslüman karşıtı organizasyonlar düzenlemeleriyle bilinen Geller ve Spencer’a, İngiltere’ye seyahat edemeyecekleri tarafımızca bildirildi. Ortak değerlerimizi tehdit eden tüm davranış ve düşüncelerimi kınıyoruz. Aşırıcılığın (radikalizmin) her çeşitine karşı dik bir duruş sergiliyoruz.” denildi. Irkçı karşıtı faaliyetlerde bulunan “Hope Not Hate (Ümitli ol, nefret etme)” isimli dernek, geçtiğimiz hafta İçişleri Bakanı Theresa May’e bir mektup göndererek, iki İslamofobik aktivistin ülkeye girişlerinin engellenmesi talebinde bulunmuştu. Meclis İçişleri Komisyonu Başkanı İşçi partili milletvekili Keith Vaz da, May’e yazdığı mektubunda, Amerikan iki aktivistin ülkeye girmelerinin sorun oluşturacağına dikkat çekmişti. ‘Hope not Hate’den Matthew Collins, İçişleri Bakanlığı’nın kararını büyük memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, “İfade hürriyeti ile nefret söylemine sahip olma arasında ince bir çizgi var. İfade hürriyeti, insanlara nefret söylemi yapma hakkını vermiyor." diye konuştu. Pamela Geller yasak kararı sonrası blog sayfasından yazdığı mesajda, “İngiliz hükümeti, özgürlük karşıtı yaptığı dikkat çekici bir kararla, İngiltere’ye giriş yapmamızı yasakladı. İngiltere’nin, İslam hakkında yaptığımız doğru ve yerinde açıklamalar sebebiyle bu kararı alması, İngiliz hükümetinin fiilen İslam devleti gibi hareket ettiğini gösteriyor. Dünyaya Magna Carta’yı hediye eden ülke ölmüş vaziyette.” ifadelerine yer verdi. Robert Spencer de yaptığı yazılı açıklamada benzer ifadeler kullanarak, “Bu karar, hayatını düşünce hürriyeti ve eşit insan haklarına adamış bizlerin aleyhine yürütülen karalama kampanyalarının zaferle sonuçlandığını gösteriyor.” iddiasında bulundu. Geçtiğimiz ay yaşanan ve bir İngiliz askerinin ölümüyle sonuçlanan Woolwich saldırısı sonrası, EDL taraftarları Müslümanlar aleyhinde ülke çapında gösteriler düzenlemiş ve bazı camilere molotof kokteyli saldırısında bulunmuştu. EDL taraftarlarının, cami ve İslam kültür merkezlerine saldırılarını devam ettirerek Woolwich saldırısına misilleme yaptığı ileri sürülmüştü. Irkçılık ve din düşmanlığı yapanlara karşı yaptığı faaliyetlerle bilinen 'Faith Matters' derneği de, Woolwich saldırısından bu yana İngiltere'deki onlarca caminin kundaklama, molotof kokteyli, grafiti gibi farklı saldırılara hedef olduğuna dikkat çekmiş ve Müslümanlara karşı yaklaşık 200 olayın gerçekleştiğini bildirmişti.