HSYK'nın açıklaması Anayasa'ya aykırı

Başbakan Yardımcısı İşler, HSYK'nın Adli Kolluk açıklamasını değerlendirdi.

08.01.2014 Çarşamba 13:26

Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, HSYK'nın Adli Kolluk açıklamasına ilişkin, "HSYK'nın böyle bir açıklama yapması Anayasa'nın 138. maddesine de net bir şekilde aykırıdır " dedi. Başbakan Yardımcısı İşler, TRT Haber'de katıldığı programda, bakanlığın kendisi için sürpriz olduğunu ifade ederek, bakanlık görevini televizyondan öğrendiğini söyledi. Türkiye'nin 2002'den bugüne kadar ekonomi, ulaşım ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda çok büyük mesafeler katettiğini belirten İşler, Türkiye'nin kapsamlı bir büyüme, gelişme ve kalkınma yaşadığını dile getirdi. İşler, gündemde bir takım iddiaların bulunduğunu, bu iddialarla ilgili "beraatı zimmet"in asıl olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: "Ancak bu iddialardaki bir şeyin altını çizmekte ben fayda görüyorum. Bu ortaya atılan iddialar varsayalım ki doğru olsa bile, bu iddialar kamu malına yönelik yolsuzluklar değildir. Yani bir takım şahıslar iş yapıyor, diğerleri de ondan menfaat elde edildiği şeklinde takdim edildiği için söylüyorum. Hani tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirme olayı var ya işte biz ona kesinlikle müsaade etmeyiz. İddialar eğer doğruluğu ispatlanırsa, o zaman bu bireylerin yapmış olduğu bir yanlıştır. Bunun AK Parti ile hükümetle alakası yoktur. Zaten bizde böyle bir yanlış yapan varsa AK Parti olarak biz gerekli tedbiri alırız ve gerekli cezayı da keseriz. Geçmişte de bunu yaptık. Çünkü AK Parti camiası da büyük bir camiadır. Elbette ki bu camiada da yanlış yapanlar olabilir ama genel profile baktığımız zaman, hükümetin icraatlarına baktığımız zaman, yolsuzlukla mücadele için geldik ve büyük başarılar elde ettik." "KABUL EDİLEBİLİR TAVIR DEĞİLDİR" Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş'ın adliye önünde bildiri dağıtmasına da değinen İşler, bu eylemin bir devlet görevlisine yakışmadığını ifade etti. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) devam eden bir davayla ilgili yetkisi olmadığı halde açıklama yapmasının da hoş olmadığını dile getiren İşler, "HSYK'nın durumdan vazife çıkararak, yetkisiz ve kanunsuz bir şekilde böyle bir açıklama yapması Anayasa'nın 138. maddesine de net bir şekilde aykırıdır. Böyle bir açıklama yapması kabul edilebilir bir şey değil. Adeta yeni bir vesayet girişimi, bir darbe girişimi olarak ben bunu algıladım. Bu kabul edilebilir tavır değildir" dedi. "BU YEREL SEÇİMDE BİR YERDE ERKEN GENEL SEÇİM HAVASINDA OLACAK" İşler, 17 Aralık benzeri yeni bir operasyonun olup olmayacağı ve sonrasında bir erken seçimin gündeme gelip gelmeyeceğin yönelik bir soru üzerine, olağanüstü bir dönemden geçildiğini ve bundan sonraki dönemde ne tür hamleler olabileceğini herkesin birlikte göreceğini söyledi. Mevcut şartların devam etmesi halinde erken seçimin söz konusu olmayacağını belirten İşler, "Olağanüstü bir dönemden geçtiğimiz için bir takım hamleler olabilir, bu hamleler neticesinde bir takım yeni şartlar oluşabilir. Aslında ben şunu net bir şekilde söyleyebilirim; eğer bir seçim yılında olmasak, önümüzde yerel seçimler olmasaydı 30 Mart'ta bu yaşanan olaylardan sonra hiç tereddütsüz erken seçim kararı alabilirdik. Ama zaten bir seçim sathı mahalline girmiş durumdayız. Bu yerel seçimde bir yerde erken genel seçim havasında olacak. Dolayısıyla onun neticelerini bekleyip göreceğiz" diye konuştu. İşler, Suriye'ye yardım götüren TIR'la ilgili bir soru üzerine, konuyla ilgili İçişleri ve Dışişleri Bakanlarının gerekli açıklamaları yaptıklarını bildirdi. İşler, "Orada bunun büyük bir problem haline getirilmesi de aynı zamanda başka bir operasyondu. Yani kabul edilebilir bir şey değildi. Bizim Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, Milli İstihbarat Teşkilatının bir takım faaliyetlerde bulunması, yardımlar götürmesi gayet doğaldır" dedi. "DÜNYADAN 'ÇIT' YOK. BU BIR ÇIFTE STANDART" Almanya'nın Hamburg şehrinde polisin olaylara sert müdahalesine karşılık nasıl bir tavır sergileneceğine ilişkin soru üzerine ise İşler, Gezi Olayları olduğu zaman Alman medyası ve diğer uluslararası medyanın Türkiye'yi kötü göstermek için saatlerce canlı yayın yaptıklarını hatırlattı. İşler, şunları kaydetti: "Şimdi Hamburg'da benzeri olaylar var. Polisin sert müdahalesini görüyoruz, gaz kullandığını, su sıktığını, vurduğunu, dövdüğünü görüyoruz. Polislerin aralarına aldıkları göstericileri nasıl dövdüklerini görüyoruz, dünyadan 'çıt' yok. Bu bir çifte standart. Alman medyasına da buradan sesleniyorum; kendi içlerindeki bu olayları, olağanüstü hal ilan edildi Hamburg'da, neden bu konu gündeme getirilmiyor, neden dünyaya yansıtılmıyor? İşte dünyadaki, uluslararası arenadaki çifte standardı göstermesi bakımından Hamburg'da yaşananlar bence son derece önemli." Türkiye'deki medya yönetici ve mensuplarına da çağrıda bulunan İşler, "Türkiye'deki olumsuz bir görüntüyü lütfen büyüterek bütün dünyaya sunmasınlar. Olduğu kadar. Bakın Alman medyası çok büyük olumsuz bir görüntüyü bile kamufle ediyorlar, sansürlüyorlar, dünyaya sunmama gayreti içerisinde oluyorlar ve uluslararası yayın organları da maalesef bu konuda sağır ve dilsiz konumunda kaldı" dedi. "İNSANLARIN BİR YERLERE GÖNÜL BAĞI OLMASI GAYET DOĞALDIR" "Paralel devlet" iddialarına ilişkin değerlendirmesi sorulan İşler, devlet içerisinde "paralel" bir yapıya hiçbir devletin müsaade etmeyeceğini belirterek, "Eğer bir takım insanlar devlet içerisinde kümeleşmiş ve belli yerlerden, belli odaklardan talimatla hareket ediyorlar ise böyle bir tavır hiçbir devlett kabul edilmeyeceği gibi Türk devlet geleneğinde de bunun kabul edilmesi mümkün değildir" ifadesini kullandı. İşler, "Biz devlet olarak, Hükümet olarak böyle bir yapıyı, devletin içerisinde barındırmayız. Bunu çok yüksek bir şekilde, Sayın Başbakanımız da net bir şekilde ifade ettiler. Bu yapı çökertilecektir" diye konuştu. Ancak bu yapının, hizmet hareketi veya Fethullah Gülen cemaati ile ilgili bir operasyon olarak algılanmasını doğru bulmadığını dile getiren İşler, şöyle devam etti: "Bir cemaat var. Hizmet hareketi var. Burada gönüllü, vefakar, cefakar bir şekilde Türkiye içerisinde ve dünyanın her tarafında hizmet eden, samimiyetle çalışan büyük bir kitle var. Bizim hedefimiz bu kitle değildir. Biz 11 yıl içerisinde zaten bunlara her türlü desteği vermişizdir. Bizim bayrağımızı dalgalandıran kim varsa onun arkasında durmuşuzdur, yanında durmuşuzdur, destek olmuşuzdur. Ama birileri, cemaat ismini kullanarak, cemaat kalkanı ile devlet içerisinde kümeleşir ve bir yerlerden düğmeye basılarak harekete geçirilir ve Hükümete karşı operasyon yapmaya kalkarsa buna Hükümet olarak biz müsaade etmeyiz. Aslında insanların bir yerlere gönül bağı olması gayet doğaldır. Müslümanlar olarak bizlerin de bir takım insanlara gönül bağımız olması, bir takım gruplara, cemaatlere, tarikatlara vesair insanlarımızın gönül bağı olduğunu görüyoruz. Bunlar gayet normaldir. Ama biz bu gönül bağını akıl kiralama yoluna götürürsek bu kabul edilebilir bir şey değildir. Bu insani de değildir, İslami de değildir. Kur'an'a da terstir. Bir Müslümanın aklını kiraya vermesi kabul edilebilir bir şey değildir. Kur'an bize sürekli, akletmeyi, tefekkür etmeyi, tedebbür etmeyi, düşünmeyi emrediyor. Dolayısıyla biz bu aklımızdan dolayı, yapıp ettiklerimizden hepimiz birey olarak sorumluyuz. Dolayısıyla belki bazı yerlere gönülden bağlı olabiliriz. Ama ben buradan bütün kardeşlerime sesleniyorum. Aklımızı kullanalım, yanlış yapmayalım. Neticede onun hesabını bu dünyada da öbür dünyada da bireysel olarak bizler vereceğiz." FIŞLEME İDDİALARI "Bazı kamu görevlileriyle ilgili listeler oluşturulduğu ve fişlemeler yapıldığı" şeklindeki iddialarla ilgili soru üzerine İşler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, öyle bir şey olmadığını söylediğini ve listenin varlığını reddettiğini anımsattı. Emniyet'teki atamalar ve değişikliklerin, bu listeden dolayı olmadığını belirten İşler, "Ama Emniyet kendi içerisinde elbette bir takım tedbirler almakta ve bundan sonra da alacaktır tabii ki. Yani o paralel yapıyı gidermek için elbetteki..." ifadesini kullandı. "EKONOMİYİ ÇÖKERTMEYE ÇALIŞIYORLAR" Başbakan Yardımcısı İşler, "Gerek mayıstaki, hazirandaki o gösteriler Gezi Parkı'yla başlayan, gerekse bu 17 Aralık'la birlikte başlayan olaylar, benim şahsi kanaatim ekonomik istikrarsızlık peşinde koşuyorlar, ekonomiyi çökertmeye çalışıyorlar. Ama bu, şunu ortaya koydu. Belki en önemli yanı budur. Türkiye'de sağlam bir ekonomi var, güçlü bir ekonomi var. Bir kitap fırlatıldı diye çöken bir ekonomi artık yok." "ERKEN SEÇİMİN ÇOK MANTIKLI OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM" Şu an erken seçimi gerektiren bir şartın bulunmadığını vurgulayan İşler, zaten 30 Mart'ta yerel seçimlerin yapılacağını, iki seçimin bir arada olmasının söz konusu olmadığını ifade etti. Yerel seçimlerden sonra da Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağını anımsatan İşler, "Ben dolayısıyla bu 2014'ün bir erken genel seçim için çok uygun olduğunu düşünmüyorum. Ama şartlar ne getirir onu bilemiyorum. Belki şartlarda değişiklik olursa... Ama bugünkü şartlardan baktığımız zaman erken seçimin çok mantıklı olduğunu düşünmüyorum" değerlendirmesinde bulundu.