03.12.2013 Salı 14:37
Gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili davada sanık Erhan Tuncel, eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'i suçlayarak, “İsteseler cinayeti önlerlerdi" dedi. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin davada verilen kararın Yargıtay tarafından kısmen bozulmasının ardından, 2'si tutuklu 18 sanığın yeniden yargılanmasına devam edildi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce İstanbul Adalet Sarayı'nın büyük salonunda yapılan duruşmaya, sanıklardan Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Zeynel Abidin, Ersin Yolcu, Osman Hayal ve Tuncay Uzundal ile Dink ailesinin avukatları katıldı. Tutuklu sanık Erhan Tuncel, eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'i suçlayarak, “İsteseler cinayeti önlerlerdi" dedi. “Suikastte parmağı olmadığını, tam tersine polisi uyardığını” iddia eden Tuncel, tutukluluğunun kaldırılmasını istedi. HRANT’IN ARKADAŞLARI: BİZ DE UTANÇ DUYUYORUZ Duruşma öncesi adliye önünde toplanan "Hrant'ın arkadaşları" oluşumu adına açıklama yapan oyuncu ve yönetmen Sermiyan Midyat, Hrant Dink'in ırkçı, planlı ve resmi görevlilerin de içinde olduğu bir cinayete kurban gittiğini savunarak, cinayetten devletin farklı kanatlarının bilgisi olduğunu ileri sürdü. Aradan geçen yaklaşık 7 yıl boyunca, hiçbir devlet görevlisinin yargılanması gereken suçtan yargılanmadığını iddia eden Midyat, "Yargılanmadıkları gibi, haklarında soruşturma talep edilen devlet görevlilerinin çoğu terfi etti. Aralarında devletin üst makamlarına terfi edenler bile oldu. Hrant Dink'in bir yazısında suç unsuru bulan hakimler de devlet içinde yükselerek önemli makamlara geldiler. Hrant için o utanç verici oturumda 'suçludur' diyen herkesin bir şekilde önemli bir makama geldiğini, yükseldiğini öğrendik'' diye konuştu. Midyat, bir ırkı, bir rengi, bir dili, bir dini ya da bir mezhebi küfür zannedenleri, kendi adının Sermiyan olmasının bile çoğu zaman rahatsız ettiğini anlatarak, ''Adım Kürtçe kökenli bir isim olsa bile, adımda geçen '-yan' tınısı dahi kimilerinin ırkçı damarlarını kabartmaya yetiyor'' dedi. Vakayı bir "milli mutabakat cinayeti" olarak adlandırdıklarını belirten Midyat, devletin tüm kanatlarının sus pus olduğunu ve perde gerisine çekildiklerini ileri sürerek, şöyle devam etti: ''Geçtiğimiz günlerde Dink'in avukatlarından Fethiye Çetin'in 'Utanç Duyuyorum' isimli bir kitabı yayımlandı. Çetin, hem cinayet öncesi hem cinayet sonrası yaşadıkları, gördükleri için bu ismi uygun görmüştü, haklıdır. Hrant ölmeden önce ve öldürüldükten sonra, bilhassa bu mahkeme salonlarında, adliye koridorlarında yaşananlardan biz de utanç duyuyoruz.'' "Ergenekon davası biraz daha ciddiyetle ele alınsa, bu cinayete ilişkin yeni bulgulara erişilebileceğini bu kitapla birlikte bir kez daha gördük'' diyen Midyat, yeri geldiğinde belgelerin ortaya çıktığını ancak bu davada herkesin sus pus olduğunu savundu. Açıklamanın ardından, gruptakiler duruşmayı izlemek için adliyeye girdi. DAVANIN GEÇMİŞİ İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Ocak 2012'de verdiği kararla, 19 sanığın yargılandığı davada tutuklu yargılanan Yasin Hayal'in, "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "yazar Orhan Pamuk'u tehdit etmek" suçundan 3 ay ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçundan da 1 yıl hapisle cezalandırılmasını, "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan ise beraatini kararlaştırmıştı. Tutuklu sanıklardan Erhan Tuncel'in de toplam 10 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına hükmederek tahliyesine karar veren heyet, sanıklardan Ersin Yolcu'yu 12 yıl 6 ay, Ahmet İskender'i 13 yıl 4 ay ve Salih Hacısalihoğlu'nu 2 ay 15 gün hapisle cezalandırarak, tüm sanıkların "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan beraatine hükmetmişti. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta, yerel mahkemenin kararına itiraz etmişti. Usta'nın, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği dilekçede, Erhan Tuncel ve Yasin Hayal'in örgüt liderliği ve yöneticiliğini yaptığı sanıkların, Ergenekon soruşturmalarında yakalanan ve haklarında dava açılan sanıklarla amaç birliği içinde bulunduğunun, ana yapı Ergenekon ile Trabzon'daki hücresel yapının aynı suç işleme DNA ve gen özelliklerine sahip olduğunun anlaşıldığı kaydedilmişti. Kararı veren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Rüstem Eryılmaz ise davanın sanıklarıyla ilgili örgüt yöneticiliği veya üyeliği konusunda yeterli delil bulunamadığından, beraat kararı verdiklerini söylemişti. Eryılmaz, "Verdiğimiz karar, 'örgüt yoktur' anlamına gelmez. Verdiğimiz karardan rahatsız değiliz. Sadece tatmin edici olmadığını belirttim. Elbette bu cinayeti basite indirgeyemeyiz" açıklamasını yapmıştı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Hrant Dink cinayeti davasında, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararının, "sanıkların atılı suçları örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği" gerekçesiyle bozulmasını istemişti. Tebliğnamede, "Sanıkların mensubu bulundukları silahlı terör örgütünün yöneldiği ve gerçekleştirmek istediği amaç açısından elverişli fiili gerçekleştirdikleri tarih itibarıyla, ülke genelindeki toplumsal etkinliğinin olup olmadığını aramaya gerek yoktur. Zira, devletin birliğini bozma suçu bir tehlike suçudur ve gerçekleştirilen eylemlerin sonuncusu ile de bu tehlike gerçekleşmiştir" ifadesine yer verilmişti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, örgüt yönünden verilen beraat kararını bozmuştu. Daire, sanıkların silahlı terör örgütü değil, suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt üyesi oldukları gerekçesiyle yargılanmalarına hükmetmişti. "Kasten öldürmeye azmettirme'' ve Orhan Pamuk'u ''tehdit'' suçlarından sanık Yasin Hayal'e verilen mahkumiyet kararı ise onanmıştı. Hayal hakkında ''Silahlı terör örgütü kurma, yöneticisi olma'' suçundan beraat kararı ise ''suç örgütü kurma ve yönetme'' suçundan mahkumiyet gerektiği için bozulmuştu. Sanıklardan Ersin Yolcu'nun ''kasten öldürmeye yardım suçundan'' mahkumiyet hükmü onanırken, ''silahlı terör örgütü üyesi olmak'' suçundan beraatinin ise "suç örgütü üyesi olma" suçundan mahkumiyet gerektirdiği için bozulmasına karar verilmişti. Sanıklardan Erhan Tuncel'in ise ''patlayıcı madde imal etme'' suçundan mahkumiyet kararını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, ''Kasten öldürmeye azmettirme'' suçundan beraat hükmünü ise sanığın Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmesi sebebiyle mahkumiyeti gerektiği için bozmuştu. Tuncel hakkında ''silahlı terör örgütü yöneticisi olma'' suçundan beraat kararı da ''suç örgütü üyesi olma'' suçundan mahkumiyeti gerektiği gerekçesiyle bozulmuştu. Tuncel'in, Trabzon'da 24 Ekim 2004 tarihinde McDonalds'ın bombalanması olayında, ''genel güvenliği kasten tehlikeye sokma, mala zarar verme ve 6 ayrı kasten yaralama'' suçlarından verilen mahkumiyet kararını bozan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Tuncel'in bu eyleminin ''6 ayrı kasten öldürmeye teşebbüs'' suçunu oluşturacağına karar vermişti. Sanıklardan Ahmet İskender hakkındaki ''kasten öldürmeye yardım'' suçundan verilen mahkumiyet kararı onanırken, İskender'in ''silahlı terör örgütü üyesi olmak'' suçundan beraati ise "suç örgütü üyesi olma" suçundan mahkumiyeti gerektiği gerekçesiyle bozulmuştu. Sanıklardan Salih Hacısalihoğlu'nun ''Silahlı terör örgütüne yardım'' suçundan beraat kararı onanmıştı. 6136 Sayılı Kanuna aykırılık suçundan mahkumiyet kararı, sanığın cezalandırılmasına yeterli delil bulunmadığı için, "beraat" kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştu. Sanıklardan Zeynel Abidin Yavuz ile Tuncay Uzundal'ın "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan beraatlarına ilişkin kararlar da "suç örgütü üyesi oldukları" gerekçesiyle bozulmuş, sanıklar Yavuz ve Uzundal hakkındaki "kasten öldürmeye yardım" suçundan beraat hükümlerinin de sanıkların Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmeleri sebebiyle mahkumiyetleri gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmişti. Sanıklardan Mustafa Öztürk'ün de ''silahlı terör örgütü üyesi olma'', ''kasten öldürmeye yardım'' suçlarından beraat kararlarını onayan Yargıtay, sanıklar Halis Egemen ile Yaşar Cihan hakkında da ''silahlı terör örgütüne yardım'' suçundan kurulan beraat hükümleri de onamıştı. Sanıklardan Yasin Hayal'in ağabeyi Osman Hayal hakkında da ''kasten öldürmeye yardım'' suçundan kurulan beraat hükmü, eksik soruşturma sebebiyle bozulmuştu. Sanıklardan Veysel Toprak, Alper Esirgemez, Osman Alpay, Erbil Susaman, Şenol Akduman, İrfan Özkan ve Numan Şişman'ın ''silahlı terör örgütüne yardım yataklık'', ''suç işleyeni saklama'' suçlarından verilen beraat kararları, suç tarihi ile inceleme tarihi arasında dava zaman aşımının dolduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmişti.