25.04.2014 Cuma 11:51
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesinin 52. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Yüce Divan Salonunda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, kuruluş törenine katılan tüm konuklara 'hoşgeldiniz' diyerek, andiçerek Mahkemede göreve başlayan Hasan Tahsin Gökcan'a yeni görevinde başarılar diledi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, bir ülkeyi hukuk güvenliği testinden geçirebilmek için öncelikle yazılı hukuk kurallarının daha sonra da bunu uygulayan hakim, savcı, adli personel ve adli kolluğun ne durumda olduğunun tespitinin gerekli olduğunu belirterek, "Haklı bir neden olmaksızın, kamu yararı gözetilmeden, siyasal amaçları gerçekleştirmek düşüncesiyle yazılı hukuk kurallarında çok sık aralıklarla yapılan değişikliklerin toplumda hukuk güvenliğini sağlayabileceğinden bahsedilemez" diye konuştu. ''Yargı ele geçirilmesi gereken kale değil'' Haşim Kılıç, kamu gücünü etkili bir şekilde kullanan yargının, her zaman siyasi ve idelojik yapılanmaların hedefinde her zaman "ele geçirilmesi gereken bir kale" olarak görüldüğüne ifade ederek, "Ele geçirenler de kendi vesayet sistemini dayatmanın çabasına düşmüştür. Kaleyi ele geçiremeyenler ise yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının ne kadar hayati bir öneme sahip olduğunu ancak söyleyip durmuşlardır. Kaleyi işgal edenler de yargıyı siyasi düşüncelerine ve ideolojilerine lojistik destek sağlamak için ya da rakiplerinden intikam alma aracı olarak kullanmışlardır" diye konuştu. Bu anlayış ve işgalden kurtulmadıkça bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşmasının hayal olacağını ifade eden Kılıç, "Yargı üzerinde oluşan ya da oluşacak siyasi, ideolojik, dini, ırki ve mezhebi tüm vesayetçi anlaşılar başta yargı mensupları olmak üzere herkes tarafından şiddetle reddedilmelidir" değerlendirmesinde bulundu. ''Yargı milletin iradesine tuzak kuracak yer değil'' "Yargı, milletin iradesine tuzak kurulacak yer değildir, olmamalıdır" diyen Kılıç, şöyle devam etti: "Son dönemde yargı, bu konuyla ilgili 'paralel devlet' ya da 'çete' diye nitelendirilen çok vahim, çok ciddi ve çok ağır suçlamayla karşı karşıyadır. Bu suçlama üzerinde yapışık kaldığı sürece yargının ayakta kalması mümkün değildir. Yeni bir vesayet sisteminin oluşmasına tanık olduk. Kimse bu yeni oluşumun günahından kendini soyutlamaya çalışmasın. Tarih olanları kaydediyor. Bunları konuşmak, gerçekleri itiraf etmek ve cesaretle çözüm yolları bulmak zorundayız. İddia edilen kayıt dışı yapılanma yargı mensupları arasında korku, endişe ve gelecekle ilgili belirsizliklerin doğmasına, aralarında olması gereken mesleki ilişkinin çok olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır.'' Kılıç, ''Görevi, maddi gerçekleri ortaya çıkarak olan yargının karşı karşıya kaldığı bu iddianın adı vicdan yolsuzluğudur. Bunun için yapılması gereken açıktır. Hukuk devletine yakışan yöntemler uygulamak, gerçekliğinin ispat edilmesi halinde, faillerine bir saniye bile beklenmeden gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır. Anayasa Mahkemesinin son günlerde verdiği bireysel başvuru kararlarına yapılan ölçülü eleştirileri saygı ile karşılarken, verilen kararlarımızın arkasında olduğumuzu ifade etmek istiyorum'' dedi. Hukuk devletinde mahkemeler, emir ve talimatla çalışmadığı gibi, dostluk ve düşmanlık duyguları ile de yönlendirilemez. Bizler, adil olmayı kutsal bir görev kabul eden bir medeniyetin mensupları olarak, gücün ve şartların etkisiyle gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız."