Gezi'de reklam savaşları!

Dünyanın dikkatini Gezi Parkı’na çekmek için New York Times'a verilen ilana karşı ilan hazırlandı.

07.06.2013 Cuma 09:51

Dünyanın dikkatini Gezi Parkı’na çekmek için bağış sitesi indiegogo.com’da başlatılan ve kısa sürede gerekli yardımı toplayan “Full Page Ad for Turkish Democracy in Action: OccupyGezi for the World”ün ilanı Cuma günü New York Times’da yayınlandı. 21 saat gibi kısa bir süre içince hedeflediği 53 bin 800 dolara ulaşarak bir rekor kıran kampanya gazetelerde yayınlanmadan internette paylaşıldı. "TÜRKİYE'DE NELER OLUYOR?" başlığını taşıyan ve Tayyip Erdoğan'ın iktidarı boyunca kişisel hak ve özgürlüklerin sürekli erozyona uğradığını iddia eden reklamda polis şiddetine son verilmesi ve açık diyalog ortamının yaratılması çağrısı yapılıyor. Habertürk'te yer alan habere göre; Bugün bu ilana başka bir ilanla karşılık verildi.  "#occupygezi HAKKINDA MİTLER VE GERÇEKLER" Eylemlere destek vermeyen bir grup tarafından hazırlanan ve @WUAttack adlı Twitter hesabı üzerinden yayınlanan afişte Türkiye'de alkol içmenin yasaklanmadığı fakat satışa ve tüketime dair düzenleme yapıldığı belirtiliyor. Türkiye'de farklı hayat tarzlarına müdahale olmadığı ifade edilirken, Gezi Parkı'na AVM değil şehir müzesi kurulacağı iddia ediliyor. Hazırlanan ilanın yabancı basında reklam olarak yer alıp almayacağı merak konusu... İşte o ilanın tam metni: Türkiye'de alkol yasağı var mı? Esasen, alkol tüketimi Türkiye'de yasak değil fakat meclisten geçen yeni yasa alkol satışı hakkında bazı kısıtlamalar getirdi. Aynı kurallar ABD'de de geçerli. İfade özgürlüğü yok mu? Hükümet, kişilerin düşünceleri yüzünden cezalandırılmasına yol açan kanunlarda iyileştirmeye gitti ve bu gelişme Avrupa Birliği raporlarında da yer aldı. Emin olmak istiyorsanız muhalif bir dergiyi alın ve çevirisini yapın. Okuyun ve Türkiye'de ifade özgürlüğünün olup olmadığına kendiniz karar verin. Farklı yaşam tarzlarına karşı bir tehdit var mı? Kimsenin kişisel yaşamına aleni bir müdahale yok. Türkiye'de her birey, Avrupa ülkelerinden aşağı kalmayacak biçimde, istediği biçimde yaşayabilir. Buradaki temel problem: hükümeti yönetenlerin, tepki gösteren insanların çoğundan farklı bir yaşam tarzına sahip olmasıdır. Alışveriş merkezi yapmak için ağaçları kesiyorlar mı?  Bu, Taksim Gezi Parkı ile ilgili en büyük söylentilerden biridir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, yayalaştırma projesi kapsamında trafiği yerin altına almayı amaçlayıp, yolu genişletmek için bazı çalışmalar yapıyordu. Belediye, buradan 6 ağacı İstanbul'daki başka bir parka taşıdı. Hükümet de bu bölgeye bir şehir müzesi yapmayı ve yeni yeşil alanlar açmayı hedefliyor. Eylemciler barışçıl ve çevresel duyarlığa sahip kişileri mi? Evet, eylemciler ilk günlerde barışçıllardı. Fakat, başbakan yardımcısının da bu sebepten özür dilediği ve sorumlularının bulunacağına söz verdiği, polisin orantısız güç kullanımından sonra solcu gruplar ve yasadışı örgütler bu olayla ilgilenmeye başladılar. Bu noktadan sonra, televizyon kanallarının canlı yayın araçları, kamuya ait binalar ve dükkanlar zarar görmeye başladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan diktatör olarak görülüyor ve istifaya mı davet ediliyor? Yapılan son seçimler Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, halkın en az yüzde ellisinin desteğini aldığını gösteriyor. Geçtiğimiz mart ayında Pew Araştırma Merkezi tarafından yürütülen bir araştırma da Türk halkının yüzde 62'sinin Erdoğan sempatizanı olduğunu gösterdi. "TÜRKİYE'DE NELER OLUYOR?"  New York Times'da Gezi Parkı eylemlerine dikkat çekmek için hazırlanan afişin tam metni ise şöyle: "Milyonlarca Türk vatandaşı hükümetlerinin İstanbul'daki Gezi Parkı'nı kurtarmak amacını taşıyan barışçıl protestolarına verdiği şiddetli tepki nedeniyle çok öfkelendi. Öfkelendiler ancak şaşırmadılar. Recep Tayyip Erdoğan 'ın 10 yıllık iktidarı boyunca kişisel hak ve özgürlüklerimizin sürekli erozyona uğradığına şahit olduk. Çok sayıda gazeteci, sanatçı ve seçilmiş yetkilinin tutuklanması, ifade özgürlüğü, kadın hakları ve hatta alkol satışlarında bile kısıtlamalara gidilmesi iktidar partisinin demokrasi konusunda ciddi olmadığını gösterdi. Başbakan defalarca ulusunun kaygılarını küçümseyip aşağılarken Türkiye'nin medyası da utanç verici düzeyde sessiz kaldı. Türkiye genelinde cesurca protestolar düzenleyenler Atatürk'ün gururlu mirasçılarıdır. Bizler öğrenciyiz, işçiyiz, anneyiz, babayız. Çeşitli etnik grupları ve inançları, dinleri ve ideolojileri temsil ediyoruz. Türkiye'nin geleceğiyle ilgili kaygılarımız nedeniyle bir arada duruyoruz. Polis şiddetine son verilmesini talep ediyoruz. Özgür ve tarafsız bir medya talep ediyoruz. Bir otokratın diktelerinin yerine açık diyalog talep ediyoruz. Umuyoruz siz de bu diyaloğa katılır ve bizimle dayanışma kurarsınız." #GeziParkı #OccupyGezi #DirenGeziParki etiketlerini de taşıyan reklamın en altında, "Bu açıklamanın gideri dünyanın her yerindeki kaygılı bireylerce karşılanmıştır" deniyor.