21.06.2014 Cumartesi 11:53
Medcezir dizisinde canlandırdığı Kenan karakteriyle birçok yakışklı oyuncuyu arkasında bırakan Ali Aksöz Hürriyet'ten Hakan Gence'ye konuştu. Hülya Avşar'ın "Ne Kıvanç ne Kenan, favorim Ali" dediği, köşe yazarlarının yeni nesil star ilan etti Aksöz'ün gerçekte kim olduğu bu röportajın içinde... Eğitimimi ve arka planda yaşadıklarımı bilen çok insan olmadığı için fiziğimin ön plana çıkacağını ve öyle tanınacağımı tahmin ediyordum. Zamanla dünya görüşümün merak edileceğini de umuyorum. Lise yıllarında daha zayıf, uzun boylu, yuvarlık gözlüklü bir arkadaştım. Şimdi daha iyi görünüyor ve hissediyorum. Maskülen ve sert taraflarım var. Eskiden kavgacı biriydim. Hâlâ o tarafımı kontrol etmeye çalışıyorum. Öfke kontrolü için efor sarf ediyorum. Şiddetten hiçbir zaman kaçmadım. Karanlık bir tarafım var. Sınıf kabadayıları tarafından hırpalanırken, o kabadayılara dönüşen bir çocuk oldum. GAY’LER ERKEKSİLİĞİMİ SEVİYOR Her zaman destekleyici rollerde kalmak istemiyorum. Hülya Avşar gibi bir oyuncununda benimle hem fikir olması çok sevindirici. Bu meslekte her yaştan izleyiciye hitap etmek istiyorum. Zaten dizideki rolümden dolayı, hem genç kızlar hem daha olgun kadınların ilgisini çektiğim bir nişteyim. Gay’ler de sanırım erkeksi tarafımı seviyorlar. Gay’lerin beni beğenmesi göğsümü kabartıyor. Herkesin cinsel tercihine karşı saygım var. İnsanları cinsel tercihlerine göre değerlendirmiyorum. AŞK KURALLA YAŞANMAZ İlk aşkımı yaşadığımda 8 yaşımdaydım. Ama çok iyi hatırlamıyorum, demek derin izler bırakmamış. Gerçek aşk mutlaka vardır ama bence tam bir akıl hastalığı. Bazıları o aşkı hayatları boyunca arıyor bulamıyor. Bazıları burnunun dibindekini göremiyor. Dizide kendimden yaşça büyük bir kadınla birlikte oluyorum. Aşk, kurallara göre yaşanan bir şey değil. Geldiği gibi geliyor. Bu yüzden “Şununla asla aşk yaşamam” gibi bir şey söyleyemem. Genç kızlarda da olgunluk arıyorum. Çocuksu ve şımarık insanlardan hoşlanmıyorum. Hayatta amacı olan güçlü kadınları seviyorum. DOKTORA BAŞVURUMDA FİZİĞİME BAKILDI Trakyalıyız. Babam göz, annem cilt doktoru. Mecburi hizmet için gittikleri Tatvan’da doğdum. Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri’ni kazanınca İstanbul’a geldim. Farklı dergilere köşe yazıları yazmaya başladım. Macera odaklı bir adamdım, haritada parmağımı rastgele bir yere saplıyor, sonra orayı gezerek yaşadıklarımı kaleme alıyordum. İnsanlar beni hep etkiledi. Bu yüzden Yeditepe Üniversitesi’nde Sosyal Antropoloji alanında yüksek lisans yaptım. İlk doktora başvurumda hocalarla iletişimimde gördüm ki bilimsellikle alakasız, fiziğimin takdir edildiği bir ortamdayım. Ertesi gün iki bavul alıp, New York’a gittim. Bir ev kiraladım. İnternet ve blog yazarlığı yaptım. Şimdi Türkiye’de sinema ve televizyon doktorası yapıyorum. Bir yandan romanımı yazıyorum. YERALTI ŞÖHRETİ OLDUM Küçük yaştan beri oyunculuk teklifleri alıyor ama istemiyordum. Yazmayı çok seviyorum. Küçük yaşlarda ‘Lost Library’ isimli bir web sitesi kurdum. Site, insanların yazmaları ve düşünmeleri üzerine ilham vermeyi amaçlıyordu. Birçok ödül kazandım. Yeraltı şöhreti oldum. KABA SABA DEĞİLİM Müzisyen Burhan Öçal çok eski arkadaşım. Onunla konuşurken “güzel bir şey yaz da birlikte oynayalım” derdi. Bir ajansa kaydoldum, şimdi Medcezir’de ‘Kenan’ karakterini canlandırıyorum. Canlandırdığım ‘Kenan’ karakterinde kendimden bir şeyler buluyorum. Ama özel hayatımda kaba saba bir insan değilim. Medcezir sayesinde artık tanımadığım bir sürü insan sokakta beni uzun zamandır tanıyormuş gibi davranıyor ve bu da çok hoşuma gidiyor.