Eski Bakan açıkladı: "Rıza Sarraf'tan saat hediye... "

Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan, Rıza Sarraf'ın hediye ettiği iddia edilen saat hakkında da açıklama yaptı.

05.05.2014 Pazartesi 21:04

Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan, 17 Aralık soruşturmasında kendisine yöneltilen suçlamaların yalan ve iftira olduğunu savunarak, "Bu operasyonda amaç, Tayyip Erdoğan ve ailesi; araç, Zafer Çağlayan ve ailesi olmuştur" dedi. Çağlayan, eski AB Bakanı Egemen Bağış, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ve eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile birlikte haklarında verilen soruşturma önergelerinin TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmelerinde hakkındaki iddiaları cevapladı. Zafer Çağlayan, 17 Aralık'tan itibaren uygulanmaya çalışılan sistematik itibarsızlaştırma kampanyasıyla karşı karşıya olduklarını belirterek, "Her türlü iftira, yalan, illegal deliller, hukuksuz dinlemeler ve montajlar karşımıza çıkartıldı" dedi. Soruşturmada gizlilik kararı olmasına rağmen hakkındaki asılsız iddialara delilleriyle cevap vereceğini ifade eden Çağlayan, gizlilik kararı olan dosya ile ilgili konuşarak suç işlediklerini söyledi. Siyasi linç operasyonun Türkiye'ye verdiği zararları paylaşacağını dile getiren Çağlayan, 27 yıllık sanayicilik geçmişi olduğunu, 13 yıl Ankara Sanayi Odası Başkanlığı yaptığını anımsattı. 2007 yılından beri milletvekili, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Devlet Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı görevlerini üstlendiğini anlatan Çağlayan, "Sizlerin de yakından takip ettiği gibi ben ülkemizin ticaretine, ihracatına, istihdamına katkı yapan her iş adamıyla ilgilenmiş, sorunlarıyla hemhal olmuşumdur" diye konuştu. Makamını ve özel kalemini iş adamlarına tahsis ettiği iddiası bulunduğunu belirten Çağlayan, şöyle konuştu: "Evet, ben bu iddiayı aynen kabul ediyorum ve bir itirafta daha bulunuyorum; Sanayi Odası Başkanı olduğum dönemde de bakan olduğum dönemde de hatta istifam sonrası milletvekili olduğum bu dönemde de kendim de çalışma arkadaşlarım da bu ülkede çivi çakan, taş üstüne taş koyan, Türkiye'nin ihracatına katkısı olan ve olacak tüm iş adamlarımızın emrine kendimi amade ettim ve etmeye de devam edeceğim. Bu suçsa, bu suçu 20 yıldır işlediğimi itiraf ediyor ve bu suçu kabul ediyorum. Zor olan nedir biliyor musunuz? Başkalarının yaptığı işlemlerden dolayı benim ve oğlumun savunma yapması, yani taraf olmadığımız bir konunun içine çekilmemizdir. Yaklaşık 5 aydır aile boyu bu sıkıntıyı yaşıyoruz. İtibarsızlaştırmayla, yargısız infazla, büyük bir yalanla karşı karşıyayız. Bunlar beni yaralıyor ama yine de bu ülke için, bu millet için canımız feda olsun." Çağlayan, konuşması sırasında muhalefet sıralarından laf atılması üzerine, savunma hakkını dinlemeye bile tahammül edilmediğini ifade etti. SAAT IDDIASI İş adamı Rıza Sarraf'tan saat hediye aldığı iddiasına değinen Çağlayan, daha önce bu konuda avukatı aracılığıyla basın açıklaması yaptığını, soruşturmanın gizliliğinden dolayı kapsamlı açıklama yapamadıklarını anlattı. Açıklamasında saati kendisinin aldığını ve bedelini kendisinin ödediğini kaydettiğini anımsatan Çağlayan, "Ancak bazıları yargısız infaz yaparak, şahsımla ilgili yakışmayan ifadeler kullandı. Bir kez daha Genel Kurul huzurunda anlatıyorum. Bu saat tarafımca alınmış, bedeli tarafımca ödenmiş ve mal beyanına da girmiştir" diyerek, mal beyanını gösterdi. Çağlayan, Sarraf'ın uçağıyla Umre'ye gittiği iddiası hakkında şunları söyledi: "Soruyorum, siz insanların suçlu olup olmadığını nereden biliyorsunuz? Operasyon yapılırken orada mıydınız, elinizde mahkeme kararları mı var? Ben 1995 yılında, 38 yaşında iken Sanayi Odası Başkanı olmadan evvel kutsal görevim olan Hac ziyaretimi yaptım. Defalarca hac, umre ziyareti yaptım. Söz konusu ziyareti de bir acenta üzerinden gerçekleştirdim. Bu ziyaretin bedelinin tarafımca ödendiğini, işte belgelerle size burada gösteriyorum. Bu bir itibarsızlaştırma operasyonudur. Umre konusunun bu iddialar arasında yer almasının nedeni bize inanan, bize güvenen, hatta 30 Mart'ta bu güveni tekrarlayan aziz Türk milletinin manevi, dini ve muhafazakar duygularını istismar etmektir. Geçin bu işi, bu işten size ekmek çıkmaz. Hac ve umre gibi mukaddes görevlerin böyle asılsız iddialara malzeme yapılması inciticidir." ALTIN SORUŞTURMASINI ENGELLEME IDDIASI Zafer Çağlayan, Gana'dan gelen bir uçaktaki 1.5 ton altınla ilgili adli ve idari soruşturmayı engellediği iddiasının da yalan olduğunu söyledi. Uçağın gümrük idaresine yüküyle ilgili gerekli belgeleri sunmadığı için durumun tutanağa bağlandığını belirten Çağlayan, eksik belgeler tamamlandıktan sonra uçağın Dubai'ye gittiğini ifade etti. Çağlayan, "İnsaf ve vicdan sahibi olan insanlara şunu belirtmek istiyorum ki size bahsedeceğim bu konuyla ilgili gerek gümrük gerek savcılıkça yapılan işlemlerde adım dahi geçmezken, bu iddiayla adımın ilişkilendirilmesidir" dedi. Bu konuda ilk işlemin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri tarafından yapıldığını, raporda altının gümrük vergisinden muaf ve KDV'den istisna olması nedeniyle Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamına girmediğini, altın ithalatına teşebbüs edilmesi nedeniyle Gümrük Kanunu'nun ilgili maddesiyle para cezası uygulanmasının ifade edildiğini ve beyan edilen malla ilgili durumun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından değerlendirilmesinin yer aldığını dile getiren Çağlayan, şöyle devam etti: "Görüyorsunuz, herhangi bir idari soruşturmaya engel olmamışım. Devam eden süreçte, soruşturma raporunu referans alarak işlem yapan Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, 25 Kasım 2013 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Bakırköy Başsavcılığının 18 Aralık 2013 tarihli idari yaptırım kararıyla, Türk Parasını Koruma Kanunu maddesi gereğince idari para cezası verilmiş, bu karar Bakırköy 10. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 18 Nisan 2014 tarihinde itirazın kabulü kararıyla kaldırılmıştır. Gana'dan geldiği belirtilen uçak hakkında her türlü idari işlem yapılmış ve bu işlemler gereğince kesilemeyecek idari para cezaları kesilmiştir. Bununla da kalmayarak, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tüm iddiaları araştırmış ve kararını vermiştir. Sonuç olarak, ortada 1 milyon liralık vergi kaybı ve kaçağı yoktur. Altın ithali Gümrük Vergisi'ne ve KDV'ye tabi değildir. Kaldı ki bu teşebbüsü yapanların benimle ilgisi yoktur. Konunun hiçbir tarafında benim ve Bakanlığın görev alanına giren hiçbir husus yoktur." Zafer Çağlayan, Sarraf'ın İran'a yaptığı ihracatlarda Halkbank'ın komisyon oranının düşürülmesi ve ihracat yapılmasına kolaylık sağladığı iddialarını da yanıtladı. Çok net ve açık mevzuat çerçevesinde yapılan işlemlerin hukuken eleştirilmesinin gerekçesini anlamanın zor olduğunu vurgulayan Çağlayan, "Ortada tipik bir yargısız infaz çabası vardır" dedi. Halkbank'ın KİT statüsünde olduğuna ve 1980 yılından beri İran'da temsilciliğinin bulunduğuna dikkati çeken Çağlayan, bankanın teftiş ve soruşturmasında iddiaların incelendiğini söyledi. Savcılık soruşturması kapsamında hakkında bilgi talep edilen firmaların peşin bedel karşılığında gerçekleştirdiği ihracat sistemlerinin de incelendiğini anlatan Çağlayan, proforma faturaların, fatura ve gümrük beyannameleriyle Gümrük ve Ticaret Bakanlığı sistemine yüklenen beyannamelerin tutarlı olduğunun ortaya konulduğunu kaydetti. Çağlayan, hiçbir ihracatçının peşin ihracatlarda, transit ihracatlarda proforma fatura sunma mecburiyetinde olmadığına da işaret etti. Çağlayan, soruşturmada Royal Grubu ve diğer grupla ilgili yapılan araştırmalarda, transfer bedelinin altın için binde 4, gıda ihracatı için binde 8 oranında komisyona tabi tutulduğu ve firmalara uygulanan komisyon oranlarının piyasa koşullarına göre makul sevilerde olduğu ve herhangi bir firma için özel bir uygulamaya gidilmediği, bu işlemlerde bankanın belirleyici değil, asıl belirleyici olanın İran'da mal alanla Türkiye'de mal satanın olduğunun çok net bir şekilde ortaya konulduğunu belirtti. Altın ihracatının ulusal ve uluslararası mevzuata ve ticaretin gereklerine uygun olarak yapıldığını dile getiren Çağlayan, "Ortaya atılan iddiaların hepsi yalandır, dolandır, iftiradır. Bu operasyonda amaç, Tayyip Erdoğan ve ailesi; araç, Zafer Çağlayan ve ailesi olmuştur" dedi.