10.07.2013 Çarşamba 21:52
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yeni anayasa çalışmaları konusunda üzerinde mutabakat sağlanan 48 madde bulunduğunu belirterek, "Günde en az 10-15 saat çalışın, bu yaz mevsimi içerisinde gelin şu anayasa işini halledin, ben arkadaşlarıma bu noktada gerekeni söyleyeceğim" dedi. Erdoğan'ın konuşmasından ana başlıklar şöyle: BIRAKIN KARŞI ÇIKMAYI DARBEYE DARBE DİYEMEDİLER Uluslararası toplum bırakın darbeye karşı çıkmayı Mısır'daki olaya darbe bile diyemedi. Kimisinde çıkar hesapları, kimisinde para pul ilişkilerini görüyorum. Kimse kalkıp, ileri demokrasi mücadelesini sahiplenmiyor. Mısır'da benim oyum nerede soran insana acımasızca silah doğrultanlara, katliam yapanları dünya şu ana kadar görmedi, görmüyor. Dünya çıkarları uğruna, konjonktür, strateji adına susuyor. İşte Türkiye'de ana muhalefet partisi kendi içinde birbirine giriyor. Video İçin Tıklayın DEMOKRASİLERDE AMALAR, LAKİNLER FAKATLAR OLMAZ Kimileri 'aynı şey burada da olabilir ha' diyor. Başındaki 'kendinize çeki düzen verin, biz de darbeye karşıyız ama'. Demokrasi de amalar, lakinler, olmaz. Demokraside halkın iradesine saygı olur. İnsanlık onuru her türlü çıkarın, konjonktürün, çıkarın ve stratejinin üzerindedir. Herkes eninde sonunda aynaya bakacak. Birileri masumların kanını görürken birileri de dik durmanın iftiharını görecektir. Biz Türkiye olarak tarih boyunca ecdatımızın yaptığı gibi aynaya baktığımızda sadece dir durmanın verdiği gururu görmek istiyoruz. BUNUN HESABINI ALLAH'A NASIL VERECEKLER ACABA? İçeride ve dışarıda Mısır'daki darbenin karşısında, dimdik durmamız, ilkeli durmamız eleştiriliyor. Darbelerle büyümüş bir nesil olarak, darbelerin ağır faturasını ödemiş bir millet olmarak bize yakışan dünyanın neresinde ve kime karşı olursa olsun darbelere karşı durmaktır. Biz bu millete yakışanı yapıyor, son derece ilkeli bir şekilde darbelere karşı duruyoruz. Mısır halkı topyekün bizim kardeşimizdir. 53 namazdaki Mısırlı kardeşimizi katledenler bunun hesabını acaba Allah'a nasıl verecekler? 100 bine yakın insanı Suriye'de katleden katil ve yandaşları bunun hesabını ebedi alemde nasıl verecekler Video İçin Tıklayın DÜNYADA HİÇBİR DARBECİ HAYIRLA YADEDİLMEMİŞTİR Onların yanında olanlar onların destekçileri de en az onlar kadar suçlu. Mısır halkının harici müdahaleler neticesinde kamplara ayrılmasından en fazla biz rahatsızlık duyarız. Mısır'da kaosu derinleştirecek adımların değil kamplaşmayı sona erdirecek adımların atılmasını bekliyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde darbeciler hayırla yadedilmemiştir. Bizim ülkemizde de darbecileri hayırla yadedenleri gördünüz mü? İlk başta şakşakçılar çıkar alkışlarlar ama aradan yıllar geçtikten sonra hepsi lanet okumaya başlar. Bugün için emrindeki silahlı güçlere güvenip iktidar erkini ele geçirdiğini söyleyenler er ya da geç yargılanacaklardır. DARBEYE HEDEF OLAN HALKLAR HAMDOLSUN DİRENİYOR Türkiye'de darbe karşısında suskun kalmış kimseler milletin vicdanında mahkum olmuştur. Hayatta olan darbeciler insan içine çıkacak şekilde kudret sahibi değillerdir. Mısır'da darbe yapanlar, destekleyenler, sessiz kalanlar nefes alıp verdikleri sürece bunun mahcubiyetini yaşayacaklardır. Darbeci zihniyetin hiç değişmeden yerinde durduğunu görüyoruz. Darbelerde hedef kesinlikle darbelerin hedefi olan halkların Allah'a hamdolsun çok değiştiğini, sandığa sahip çıktıklarını, demokrasiye çok ciddi şekilde sahip çıktıklarını görüyor ve bundan gurur duyuyor, umutlanıyorum. KLASİK METODLARLA OPERASYON YAPMA DEVRİ BİTTİ Klasik metodlarla operasyon yapmaya çalışanlar artık karşılarında halkları buluyorlar ve bulacaklar. Artık suskun bir halk yok. Artık kendisine dayatılan şartlara boyun eğen halk yok. Artık medya yoluyla kandırılan etki altına alınan sindirilen halklar da yok. Mısır'da darbe yapmayı, sandık sonuçlarını hedefleyen herkes artık halkın tepkisini hesap etmek zorundadır. Bugün halklar oldu bittilere, dayatmalara, azınlığın çoğunluğa hükmetme çabalarına da güçlü şekilde karşı çıkıyorlar. Bizden şunu istiyorlar, 'her ne kadar çoğunluk olsanız da biz ne diyorsak onu yapacaksınız'. Kusura bakma! BAZI SERMAYE ÇEVRELERİ İKTİDAR KURMA PEŞİNDE Eğer çoğunluk olarak iktidara gelip muktedir olamazsanız bu halk sizden onun hesabını sorar. 'Ben seni yüzde 50'yle getirdim ama sen muktedir olamadın' der. Bu toplumun içinde bir kişinin bile mağdur olmasına göz yummayacaksın. Arkasına egemen güçleri, silahlı güçleri, medyayı alarak ülkelerin kaderini tayin etme dönemleri artık geride kalmıştır. Sermaye çevrelerinin hükümet kurduğu, bakan tayinlerini gerçekleştirdiği dönem geride kalmıştır. Bazı sermaye grupları şu anda biraraya gelmek suretiyle 'acaba yeni iktidar nasıl oluştururuz' gayreti içerisindeler. Kusura bakmayın Türkiye'de artık halkın dediği olacak sizin değil. DOĞRU DEDİĞİNE İNANSAM İLK ADIMI BEN ATARIM En kesin kararı verecek yegane meydan artık sandıktır. Sandıktan çıkan sonuca hazmedemeyenlerin yapacağı şey bir sonraki sandığı beklemeleridir. Anayasaya, yasalara, temel insan haklarına saygı duymak zorundalar. Ana muhalefetin başı, 'Başkanlık sisteminden vazgeçsin konuşuruz' diyor. İnanın doğru dediğine inansam ilk adımı atan ben olurum. Çünkü akşam başka sabah başka. Başkanlık sistemi bir yürütme meselesidir. Şu anda 48 maddede mutabakat var. Ama diğerlerinde bir mutabakat sözkonusu değil. KİMSE KİMSEYİ ALDATMASIN GELİN ÇALIŞALIM Partimizin, ana muhalefet partisinin, MHP'nin, BDP'nin muhalefet şerhi koyduğu maddeler var. Kimse kimseyi aldatmasın. Olay bir başkanlık sistemi meselesi değildir. Yarın önümüze şu gelebilir. Diyebiliriz ki, 'gelin yoğun çalışma içerisine girin, tatil matil yapmayın, en az haftada 5 gün yoğun bir çalışma yapın. Günde en az 10-15 saat çalışın. Ben arkadaşlarıma söylücem. Diğer genel başkanlar da, genel müdürler de söylesin. Görelim bakalım ne olacak? Haydi atalım bu adımı BU 48 MADDEYİ SÜRATLE 1 HAFTADA ÇIKARABİLİRİZ 48 tane mutabık kalınan madde var. Çıkarın bu sayısı. Gelin ilk önce 48'i Meclis'ten geçirin. Olağanüstü Meclis'i toplayalım. Süratle bu 48 maddeyi 1 hafta içerisinde çıkarırız. Ne kadar samimi olduğunuzu orada ispat ediniz. İlla bunun için de 4 siyasi partinin gelmesine gerek yok. 4'ü mutabık kaldığı için söylüyorum. Hadi gelin yapalım. Meclis'te bu görüşü muktedir partiler olarak gelin yapalım. Biz dürüst olmayı siyasetimizin gereği olarak kabullenmiş ve yola çıkmışız. Ne aldanan olacağız, ne aldatan olacağız demişiz. ALDATMAYI ALDANMAYI AŞAĞILIK OLARAK GÖRÜRÜZ Biz aldatmayı ve aldanmayı çok aşağılık bir hareket olarak görürüz. Birilerinin ahlaksız olması, birilerinin ahlak zaaflarının olması bizim için mazaret olamaz, biz ahlaklı, ilkeli, cesur olacağız ve dik duracağız. Herkes sussa bile biz darbeye darbe deme cesaretini gösterebileceğiz. Eğmeden, bükmeden sesimizi yükselteceğiz. Ne yaşanırsa yaşansın, kazanan ahlâk olacaktır. Kazanan insanlık onuru olacaktır. Kazanan dik duruş olacaktır. Bunun dışındaki her yol er ya da geç kaybetmeye mahkumdur. AYRIMCI DEĞİL BİRLEŞTİRİCİ TARAF OLACAĞIZ Biz yeise kapılmayacak umutsuz olmayacağız. İnancımızdan aldığımız güçle hakkı ve haklıyı savunmaya, mazlumların yanında saf tutacağız. Ayrımcı değil birleştirici olacağız. Kucaklaşmayı, muhabbeti, uzlaşmayı savunan taraf olacağız. Biz hep sağduyunun tarafı olduk, bundan sonra da sağduyunun tarafı olacağız. Türkiye şu anda ekonomisi, dış politikası ve gelecek hedefleriyle bölgenin parlayan bir yıldızı olmayı konumuna yükseldi. 2023 hedeflerimiz için kararlılıkla çalışıyoruz. Kardeşliğimizi daha da güçlendirmek için cesur adımlar atıyoruz. 10,5 YILLIK KAZANIMLARI HEBA ETTİRMEYECEĞİZ Türkiye'nin potansiyelinden, hedeflerinden rahatsız olanlar elbette çıkacaktır ve çıkıyor. Bunlara karşı hep birlikte uyanık olmak, kenetlenmek, safları sıklaştırmak zorundayız. 10,5 yılda elde ettiğimiz kazanımların heba edilmesine göz yumamayız. Birlik, beraberlik, kardeşlik içinde bu yolu yürüyecek hedeflerimize ulaşacağız. Biz bu günlere farklılıkları zenginlik olarak gördük. Bundan sonra ortak noktalarımızı ortaya çıkararak, birbirimizin yaşam tarzına saygı duyararak geleceğe ilerleyeceğiz. KİMİN NE MESELESİ VARSA HUKUK İÇİNDE ÇÖZSÜN Kimin ne meselesi varsa karşılıklı olarak, demokrasi ve hukuk içerisinde çözeceğiz. Herkesin hukuk dairesi içinde kalıp birbirinin hakkını emanet olarak görüp, saygı içerisinde destekleyecek zemini daha da güçlendireceğiz. Ramazan-ı Şerif'in nefis muhasebemizi yapmak, kendimizi sigaya çekmek için çok anlamlı bir fırsat olduğuna inanıyorum. Ramazan'dan aldığımız ilhamla inşallah yılın tamamını kardeşlik ve dayanışma atmosferine tebdil edebiliriz. Ramazan'ın en başta dualarımızla hepimizi sevindiren, mutlu eden umutlandıran bir bayrama ulaşmasını kalpten temenni ediyorum.