25.06.2014 Çarşamba 11:59
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, "Bizim Suriye'de, Irak'ta Türkmen kardeşlerimiz tehdit edilirken 'banane' deyip, oralardaki tehditlere sırtımızı dönemeyiz. Türkiye gerek Musul'da alıkonulan vatandaşlarımızla ilgili olarak, gerek Irak ve Suriye'deki Türkmen kardeşlerimizle ilgili olarak ne yapılması gerekiyorsa fazlasıyla yapıyor. İnanın cumhuriyet tarihinde örneği görülmemiş bir şekilde son derece yoğun, çok boyutlu ve son derece kararlı biçimde yapılması gereken herşeyi yapıyoruz" dedi. 30 Mart'ta hem MHP hem de CHP seçmenlerinin genel başkanlara "Gidin, artık yeter" dediğini söyleyerek, Erdoğan, "Ama ikisinde de yüz yok. Milletin mesajını alacak idrak, seviye yok. Bahçeli her hafta grup kürsüsüne çıkıyor, bir saat boyunca edebe, ahlaka sığmayacak hakaretler ediyor. Bahçeli geç bunları artık, sen önce kendi tabanına başarısızlığın hesabını ver. 16-17 yıldır bu partinin başındasın, yüzde 13-14'ün üzerine çıkamadın" diye konuştu. YILLARIN MHP'Sİ CHP'NİN OYUNCAĞI... AK Parti'nin kurulduktan 16 ay sonra TBMM'ye girdiğini, MHP'nin ise parlamentoya giremediğini kaydeden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Güya kıdemin de vardı. Yılların MHP'sini aldın, CHP'nin oyuncağı haline getirdin. Yılların MHP'sini aldın marjinal sol örgütlerin kuklası haline getirdin. Yılların MHP'sini aldın, Pensilvanya şantaj çetesinin mahkumu haline getirdin. MHP'nin iradesini, siyasetini, ilkelerini aldın götürdün, altın tepsi üzerinde şantaj çetelerine teslim ettin. Çıkmış bizi, Pınarhisar ile, hapisle tehdit ediyor. 'Pınarhisar'daki günlerin güzel günlerdi, o günleri çok arayacaksın' diyor. Yahu sen bizi kendin gibi şantaja, tehdide boyun eğecek mi sandın? Biz Pınarhisar'a niye gittik? Bilenleriniz var, belki bilmeyenleriniz de vardır. Tekrar etmekte fayda görüyorum, Talim Terbiye Kurulu'nun tüm okullara tavsiye ettiği, devletin resmi kitaplarında da yazılı olan 'Minareler süngü / Kubbeler miğfer / Camiler kışlamız / müminler asker'. Benim buna ilavem, bu şiirin mısralarına, 'Bir şey beni sindiremez, gökler, yerler açılsa, üzerimize tufanlar, yanardağlar saçılsa, biz oyuz ki imanıyla övündüğümüz ecdadımız, titretici şeylere hiçbir gün diz çökmemiş, zaferlerin kapusu, Anadolu'nun tapusu, Malazgirt'ten ta Çanakkale'ye kadar bizi geçilmez kılan, işte şu içinde bulunduğumuz inanç birliğidir'. Girişi buydu konuşmanın. Bununla bizi yargıladılar. Ondan sonra da Pınarhisar'da, sağolsun, misafir ettiler. Şimdi bir başka yerde misafir ederler. Yeter ki hak için verdiğimiz bu mücadele yolunda bunu yapsınlar. Bizim böyle bir endişemiz yok. Bunu sen düşün Bahçeli." "Biz Türkiye'yi dünyanın mefahiri haline getirdik" Milletin Bahçeli'ye 5 yıllık iktidar yetkisi verdiğini, 'Çalış' dediğini belirten Erdoğan, o dönemki hükümetin Sakarya, Düzce ve Bolu depremlerinin altında kaldığını, vatandaşları ve şehirleri ayağa kaldıramadığını dile getirdi. O dönemde bankaların, finans kuruluşlarının iflasa doğru gittiğini, vatandaşın Başbakanlığın önünde daktiloları savurduğunu, yoksulluğun alıp başını gittiğini söyleyen Erdoğan, "Artık biz, ihtiyacımız olan ürünleri bulamaz hale gelmiştik. Petrolü alamaz hale gelmiştik. Siz bize böyle bir Türkiye teslim ettiniz. Çiftçimizi yüzde 59, esnafımızı yüzde 46 faizle sömürüyordunuz. Ziraat ve Halk Bankasını birleştirmek durumunda kaldınız. Siz busunuz. Vakıfbank tamamen batıp gidiyordu. Biz sizden böyle bir Türkiye'yi aldık. Biz bu Türkiye'yi, hamdolsun, şu anda dünyanın mefahiri haline getirdik" değerlendirmesini yaptı. Yurt dışındaki Türk vatandaşlarının "Artık biz alnımız dik yürüyoruz Başbakanım, bize bunu siz sağladığınız" dediğine işaret eden Erdoğan, Avrupa'daki son ziyaretlerinde 10 binlerle kucaklaşmasının durup dururken olmadığını, bir nedeni bulunduğunu belirtti. BU YOLA ÖLMEYE ÇIKTIK Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biz bu yola ülke, millet, bayrak için ölmeye çıktık. Değil hapis, ey Bahçeli senin ölüm tehditlerine bile biz boyun eğmeyiz, pabuç bırakmayız, bunu böyle bilesin. Herşeyden önce bizim için ölüm mukadderdir. Bu, böyle bir mücadelede de olabilir, giderken bir trafik kazasında da olabilir. Bir ayağın bir taşa takılmasıyla da olabilir, gayet normal giderken bakarsın, sekte-i kalp, herşey olabilir. Çünkü her nefis er veya geç ölümü tadacaktır. Mesele ölümden korkmak değil, bir Müslümana bu yakışmaz. Mesele, yine şairin ifadesiyle, ölümü korkutmaktır, biz bunun için bu yoldayız. MHP'YE CUMHURBAŞKANI DAYATTILAR 2000 yılında MHP hükümetin ortağıydı, Devlet Bahçeli başbakan yardımcısıydı. DSP, ANAP, MHP birlikte iktidardılar. Bir cumhurbaşkanı adayını dayattılar, hatırlayın. MHP'ye bu adayı seçtirdiler. Hatta bir MHP milletvekili adaylığını açıkladı, dilekçesini yırttılar, hatırlayın. O milletvekilini Meclis içinde dövdüler. MHP bu. Bunlarda ne ararsan, ilkellik adına var. Kendi arkadaşlarını dövüyorlar, insanlar tekme tokat dövülür de, bunlar arabayı da tekme tokat dövüyorlar. MHP, o gün DSP ve ANAP'ın oyuncağıydı, şimdi de CHP'nin oyuncağı oldu. O günlerde MHP'ye cumhurbaşkanı adayı dayattılar, bugün de aynı şekilde aday dayattılar. Bir zaman da yine aynı şeyi Demokrat Parti karşısında Şemsettin Günaltay'ı çıkarmak suretiyle yaptılar. Tezgah aynı, değişen bir şey yok. MHP'nin kendi iradesi yok mu? MHP, içinden adaylığa cesaret edecek kimse bulamıyor mu? Evet belki kazanamaz, belki yenilir ama en azından izzetiyle yenilir. Bunu bulman lazım. Ben inanıyorum ki MHP'ye gönül veren kardeşlerim, bu seçimlerde de 'Sen bizim irademize saygısızlık yaptın' diyecekler ve kendi iradelerini en güzel şekilde sandıkta değerlendireceklerdir. Aynı şey CHP'ye gönül veren kardeşlerimiz için de geçerli. Onlar da bunun hesabını soracaklar, ben buna inanıyorum. Şimdi MHP hem yeniliyor hem de bu Genel Başkan yönetiminde izzetini kaybediyor. Göreceksiniz 10 Ağustos'ta bir kez daha yenilecekler ama izzetleriyle değil, alınlarındaki lekeyle yenilmiş olacaklar." MİLLET OMURGALI SİYASETÇİ İSTİYOR "Millet her rüzgarın önünde eğilen siyasetçi görmek istemiyor" Milletin Türkiye'de artık omurgalı siyaset istediğini vurgulayan Erdoğan, "Millet her rüzgarın önünde eğilen, her türlü çirkinliği yapan, üzerine bir de ağır yenilgi alan zavallı siyasetçi görmek istemiyor. Bu CHP ve MHP'nin düştükleri çukura bakınca sorumluluğumuzun ne kadar büyük olduğunu bir kez daha idrak ediyoruz. Önlerini dahi göremeyen bu partilerin olduğu bir ülkede, AK Parti milletin umudu olarak doğdu, milletin umudu olarak bugünlere geldi ve halen de milletin umudu olmayı sürdürüyor. Biz muhalefetin bu acizliğine, bu zavallı haline bakacak, rehavete kapılmayacak, tam tersine saflarımızı daha da sıklaştıracağız" ifadelerini kullandı. İSTİKRAR HANGİ KOŞULLARDA OLUR? Türkiye'de yıllar boyunca siyaseti rant, ikbal ve makam kapısı görenler olduğuna dikkati çeken Erdoğan, milletin oyuyla iş başına gelip, bir iki sene hükümette görev alanların millete çok ağır faturalar yükleyerek gittiklerini kaydetti. Bu kişilerin milletin derdini hiçbir zaman dert edinmediğini dile getiren Erdoğan, AK Parti'ye kadar Türkiye'deki hükümetlerin ortalama 16 ay iktidarda kaldığını anımsattı. 16 aylık iktidarların olduğu bir ülkede istikrar, güven olamayacağına vurgu yapan Erdoğan, küresel veya ulusal hiçbir yatırımcının böyle bir ülkede yatırım yapmayacağını, yatırımcının önünü görmek isteyeceğini aksi takdirde yatırım gelmeyeceğini anlattı. Erdoğan, "Kaldı ki yoksulluk, yolsuzluk, baskı, adaletsizlik varmış... Bütün bunların hepsi terazide. Bunlar hiçbir zaman bu sorunları masaya yatırıp çözüm aramadılar. Sadece kendilerini, çevrelerini düşündüler. Zengin elitleri daha da zengin yaptılar. Çevrelerine adeta hortumla kaynak aktardılar, ülkeyi daha da fakirleştirip kenara çekildiler. Mafya, çeteler işbaşında. Onlar kabine kurdular, onlar hükümetleri indirdiler, hükümetler kurdular. Biz işte bu kısır döngüye son vermek gayesiyle AK Parti'yi kurduk" diye konuştu.