17.08.2013 Cumartesi 17:39
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ülke genelinde 46 ilde 111 bin konut yapımını kapsayan kentsel dönüşüm projesinin Bursa’nın Yıldırım ilçesi Mevlana Mahallesi’ndeki başlangıç töreninde konuştu. Başbakan Erdoğan, "17 Ağustos 1999 depreminin 14. Seneyi devriyesinde Bursa’dan çok büyük bir kentsel dönüşüm hamlesinin başlangıcını yapıyoruz. Tam, 14 yıl önce bugün Gölcük merkezli o büyük depremde Sakarya, Kocaeli, Yalova, İstanbul, Eskişehir ve Bolu’da 18 bin 243 kardeşimizi kaybettik. Depremde 378 bin yapı hasar gördü. Türkiye’nin kaybı yaklaşık 12 milyar dolar oldu. Düzce Depreminin ardından can ve maddi kayıplar çok yüksek oldu. Bu depremler bize ibretlik dersler de verdi. O günleri hatırlayın. Deprem, gece saat 03.00’te oldu. Ama kriz merkezi ancak sabah 06.30’da toplanabilmişti. 7 şehrimizi etkileyen depreme müdahale edebilecek ülke genelindeki arama kurtarma personel sayısı sadece 110’du. Çadır stoku yetersiz kalmıştı, günlerce, haftalarca enkaz kaldırılamadı. Enkazların altından cesetler çıkarılamadı. Depremzedeler aylarca sokaklarda, kendi imkanlarıyla barınma zorunda kaldı. Can kayıplarının kaydı dahi tutulamadı. Can kaybı sayısı net olarak tespit edilemedi. Afet sonrası hazırlıksızlığın, imkansızlığını ve beceriksizliğin de çok ağır bedelini ödedik. Depreme yönelik eğitimleri yoğunlaştırdık, araç gereçleri artırdık. AFAD’ı kurarak tüm bu tedbirlerin koordineli şekilde yürütülmesini sağladık. Bingöl depreminde başarılı bir operasyonu gerçekleştirdik, Van depremine de çok hızlı şekilde müdahale ettik. Arama kurtarma çalışmalarını çok kısa sürede tamamladık ve vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını temin ettik. Van’da büyük gayret gösterdi Vali Münir bey, o gayretin meyvesi olarak Bursa’ya atadık kendisini." diye konuştu. "HAK YEMEYECEĞİZ, RANTA İZİN VERMEYECEĞİZ" Millet olarak, ‘deprem olursa ne yapmalı?’ aşamasından ‘deprem olmadan ne yapmalı?’ aşamasına çok hızlı şekilde geçilmesi gerektiğine dikkat çeken Erdoğan şunları kaydetti: "Yara sarmaktan öte, yara almamak olmalı. Depremlere müdahaleden önce muhtemel deprem durumunda zararı azaltmak gayemiz olma.ı Enkaz altında ‘nasıl insan çıkartırız’ değil, ‘enkaz altında nasıl insan kalmaz’ buna yönelmemiz lazım. Ölüme sebep olan deprem değil, depreme hazırlıksızlıktır, tedbirsizliktir. Deprem değil, bina öldürür. Depremleri, afetleri önleme gücüne sahip değiliz. Depreme hazırlıklı olmayı, afetlere karşı mükayakkız olmalı, tedbirleri artırmalıyız. Hükümet olarak, ülke genelinde kentsel dönüşüm projelerini bu amaçla başlattık. Sağlıksız, çürük binaları tek tek tespit ediyor, bunları sahipleriyle anlaşarak yıkıyor, yerlerine depreme dayanıklı binalar inşa ediyoruz. Benim vatandaşıma insanca yaşayabileceği binaları yapıyoruz. Niçin benim vatandaşım çürük binalarda yaşasın? Toplam 87 bin 628 konutun yıkımını başlatıyoruz. Bu seferberlik dalga dalga sürecek. Türkiye genelinde sağlıksız, çürük tek bina kalmayacağına kadar dönüşümü sürdüreceğiz. Çocukların oyun oynayacağı, yaşlıların dinleneceği parkın olmadığı mahalleler var. Sokaklarından çamur akan, lahım akan, otoparkı olmayan binalarla kuşatılmış semtler. Benim vatandaşım böyle bir yaşam tarzını, böyle bir çevreyi hak etmiyor. Hiç kimse benim Bursalı kardeşimin, Vanlı, Kayserili, Erzurumlu, Ağrılı kardeşimi böyle yapılara, sokaklara, şehirlere mahkum edemez. Güçlü devlet en başta vatandaşına sağlıklı şehir, sağlıklı bir çevre, sağlam konut temin edebilen devlettir. Hiç kimseyi mağdur etmeyeceğiz. Kimsenin hakkının yenmesine göz yummayacağız. Ranta yağmaya asla izin vermeyeceğiz. Gökdelenler istemiyoruz, beş katı geçmeyecek. Çevre düzenlemesiyle, buralarda oturanlar 'oh be, Allah'a hamd olsun, özlediğim evimize kavuştum' demeli. Bunu istiyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız bunun denetimini yürütecek." "MISIR'DAKİ SALDIRILARI TEL'İN EDİYOR, LANETLİYORUM" Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mısır'daki saldırıları tel'in ettiğini belirterek, "Bursa'dan dünyaya sesleniyorum; saldırıları tel'in ediyorum, lanetliyorum. İbadethaneleri, camilere, kiliselere yapılan saldırılara şiddetle kınıyorum. Tüm tarafları hassasiyete davet ediyorum. Oyuna bakın; Müslüman kardeşler kiliseleri koruma altına alıyor, malum uluslar arası medya, hani Gezi medyası vardı ya, aynı orada ne varsa burada da onlar var. 'Müslüman Kardeşler 30 tane kilise yaktı' diyorlar. Halbuki kiliseyi koruma gayretinde olanlar var. El Fetih Camii bugün kuşatma altında. Mısır’a da dünyaya da sesleniyorum, insanların ibadethanesi masumdur ama bunlar Suriye’ye de de Mısır’da da camilerimizi yaktılar, yıktılar. Ha Beşar ha Sisi. Bunların birbirinden farkı yok. Bunlara destek verenlerin de birbirinden farkı yok. Aynı. Bunlar şunu bilmeliler zulmü ile abad olunmaz, alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Çıkacak mazlumun ahı. Er veya geç." dedi. Başbakan Erdoğan, Batılı ve Körfez ülkelerine de seslendi. Erdoğan, "İslam dünyasına sesleniyorum; şu anda oradaki şehitleri terörist ilan edenler var. Ellerinden silah olmadığı halde, meydanlarda 'ben oyumun namusunu istiyorum' diyenler var. Ama onlara terörist diyenler var. Mısır'da devlet terörü icra edilmektedir. Bu devlet terörünü alkışlayanlar, onlarla aynı izi sürecektir. Şuanda Mısır'da iki ayrı tablo var. Bir tablo; Firvan'un izinde gidenler bir tablo da Musa'nın izinden gidenler. Tarih bunu böyle anacak. Tarih bunu böyle değerlendirecek. Herkes sussa, biz susmayacağız." diye konuştu. Konuşmasında Mısır'daki 70 yıllık diktatörlük döneminin yıkılmasından rahatsız olanların olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: "Bir süredir kardeş ülke Mısır'da hepimizi üzen, yaralayan, acılara sevk eden gelişmeler yaşanıyor. Mısır demokrasiye ilk adımını attı, bu bir uyanıştı. Aslında bu otokratik, dayatmacı, dikta rejimlerinin yıkılışıydı, bu barışa selamdı, aslında bu Adeviye'den, Tahrir'den dünya demokrasisine bir selamdı. Ama ne yazık ki bu selemı almayan, gözü olduğu halde görmeyenler de vardı. 70 yıl süren diktatörlük sona erdi. Mısır halkı yöneticilerini sandıkta belirlemeye başladı. Maalesef Ramazan ayı öncesi Mısır'da bir darbe yapıldı. 70 yıl süren demokratikleşme mücadelesi çok ağır şekilde yaralandı. 70 yıl otokratik rejime sabredenler, totoliter rejimi destekleyenler yüzde 52 ile oyla işbaşına gelen Sayın Mursi’ye tahammül edemediler. Bu, dünyada 'biz demokratız' diyenlerin bir yerde iki yüzlülüğünü gösteriyordu. Bunlar asılnda demokrat değildi. Çünkü bunlar kendilerine kukla olacak rejimleri istiyorlardı. Biliyorlardı ki; Mursi yönetimi yolsuzluklara son verecekti. Biliyorlardı ki yoksulluk içinde kıvranan Mısır yeniden ayağa kalkacaktı. Ama buna bir yıl daha tahammül edemediler. Ne yaptılar, darbe yaptılar, 'ama' dediler. Neymiş 'ama'; Mursi herkesi kucaklayamadı. Yüzde 52 işbaşına getiriyor. 'Herkesi kucaklamadı' diyenler Sisi'yi Genelkurmay Başkanlığı'na getiren kim, Mursi. Cumhurbaşkanlığına gelen zatı Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na getiren kim; Mursi. Kabinesinin üçte ikisi Mübarek’ten kalma isimlerdi. Dünyaya sesleniyorum; bunun neyini inkar edeceksiniz. Bunların arkasında olanlar var. Halkın tercihini yok saydılar. Ardından kendi halklarını, kendi vatandaşlarını hunharca katletmeye başladılar. Şu anda binlerce Mısırlı ne yazık ki; askeri darbecilerin tankları karşısında şehadete doğru yola çıkıyorlar. Televizyonlardan izlemişinizdir; bir Mısırlı tankın karşısına çıkıyor, elinde molotof kokteyl yok, taş yok, silah yok ve kendisine ateş ediliyor, orada şehadet şerbeti içiyor. Elinde belki de yaşını doldurmuş bir yavru o da şehadet şerbetini iiyor. Çocuklar, kadınlar şehadet şerbetini içiyor." "MURSİ YÖNETİMİNE TÜRKİYE VE KATAR'DAN BAŞKA DESTEK VEREN ÜLKE OLMADI" Mursi'nin bir yıllık dönemine Türkiye ve Katar’dan başka destek veren ülke olmadığını anlatan Başbakan Erdoğan, "Ne batılı ne İslam ülkeleri ne de Körfez ülkeleri içerisinde destek veren olmadı. IMF, Dünya Bankası destek vermedi. 'Seçimden sonra' dediler. Bu iki yüzlülük niye? Nereye kadar? Darbe yönetimine, darbeyi yaptıktan sonra 16 milyar dolar hemen destek geldi. Şimdi soruyorum; darbe yönetimine 16 milyar dolar teşviği verenler bana sorarsanız, darbe yönetiminin ortaklarıdır. Çünkü kişi arkadaşlarıyla beraberdir. 'Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu'. Vakaa bu, gerçek bu. Önceki gün ve bugün yapılan katliamların sayısı; 600. Bugün, birçok şeyi yaşıyoruz. Dün katliamlar devam etti. Haftalar boyunca namaz kılanlara, oruç tutanlara kurşun yağdırdılar. Sabah namazında 53 Mısırlı kardeşimizi şehit ettiler. Soruyorum şimdi, bu nasıl Müslümanlık? ‘Ben Müslümanım’ diyor. Kimi şehit ediyorsun, Müslümanları şehit ediyorsun. Çocuklara, hasta taşıyan insanlara kurşun yağdırdılar. Hastaneleri yaktılar. Hiçbir suçu olmayan şiddete başvurmayan, adaletin tecelli etmesini, seçilmiş cumhurbaşkanının serbest bırakılmasını isteyen insanlara ağır şiddet uyguladılar. Saldırıları Bursa’dan tel'in ediyorum, lanetliyorum. İbadethaneleri, camilere, kiliselere yapılan saldırılara şiddetle kınıyorum. Tüm tarafları hassasiyete davet ediyorum. Oyuna bakın; Müslüman Kardeşler kiliseleri koruma altına alıyor, malum uluslararası medya, hani Gezi Medyası vardı ya, aynı orada ne varsa burada da onlar var. 'Müslüman Kardeşler 30 tane kilise yaktı' diyorlar. Halbuki kiliseyi koruma gayretinde olanlar var. El Fetih Camii bugün kuşatma altında. Mısır'a da dünyaya da sesleniyorum, insanların ibadethanesi masumdur, Ama bunlar Suriye'de de Mısır'da da camilerimizi yaktılar, yıktılar. Ha Beşar ha Sisi. Bunların birbirinden farkı yok. Bunlara destek verenlerin de birbirinden farkı yok. Aynı. Bunlar şunu bilmeliler zulmü ile abad olunmaz, alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Çıkacak mazlumun ahı. Er veya geç." diye konuştu. "TÜRKİYE SUSMAYACAK" Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Mısır'daki darbeci yönetime karşı çıkan Türkiye'nin susmayacağını belirtti. Erdoğan, "Biz şu anda Adeviyye İskenderiye’de ‘Meta Nasrullah, Allahın yardımı ne zaman?’ diyen kardeşlerimizin sesini duyuyoruz. Elinde Kur’an ile şehadete giden kardeşlerimizin bakışlarını biliyoruz. Bütün bunlar açık söylüyorum; yerde kalmayacaktır. Mısır'da ve dünyada Türkiye’nin Mısır ile ilgilenmesinden rahatsız olanlar var. 'Türkiye sussun, Mısır’ı görmesin, katliamı görmesin, vicdanı görmeyip sessiz kalsın' istiyorlar. Türkiye konuştukça, Türkiye tepki gösterdikçe, hakkı ve adaleti istedikçe, birileri vicdanı ile baş başa kalıyor ve bundan rahatsız oluyorlar." dedi. Erdoğan, Mısır'dan sonra belki Türkiye'nin de karıştırılmak istenileceğini belirterek, "Çünkü bu bölgede güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Bu bölgede istikrarlı, huzurlu, kalkınmış ülke istemiyorlar. Biz bu tuzağı bozacağız. Kardeşlerim, sabırla bozacağız. Unutmayın herkesin tuzağı vardır ama en büyük tuzak, kudret ve kuvvet sahibi Allah'ın tuzağıdır." diye konuştu. Bursa'nın Yıldırım ilçesi Mevlana Mahallesi'nde Kentsel Dönüşüm Projesi'nin başlangıç törenine katılan Başbakan Erdoğan, Mısır'daki gelişmeleri değerlendirdi. Türkiye'nin susturulmak istendiğini öne süren Başbakan Erdoğan, "Dünya, Batı'ya, Körfez ülkelerine, İslam dünyasına sesleniyorum; oradaki şehitleri 'terörist' ilan edenler var. Elinde silah olmadığı halde 'ben oyumun namusunu istiyorum' diyenler var. Ama onlara 'terörist' diyenler var. Ben de diyorum ki; şuanda Mısır’da devlet terörü icra edilmektedir. Şu anda Mısır’da iki ayrı tablo var. Bir tablo Firavun’un izinden gidenler, bir tablo da Musa’nın izinden gidenler. Tarih bunu böyle anacak. Kardeşlerim bu topluluk, birbirini seven bir topluluk, bizi bölmek, parçalamak isteyenlere meydanlarda en güzel cevabı verdiniz. Bundan sonrada vereceğinizi biliyorum." şeklinde konuştu. "BM VE AB SUSUYOR, HERKES SUSSA BİZ SUSMAYACAĞIZ" Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) daimi üyelerinin hepsini aradığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti: "AB üyesi ülkelerin bir kısmını ben, bir çoğunu Dışişleri Bakanım aradı. İslam dünyasını arıyoruz, arayacağız. Herkes sussa biz susmayacağız. Haksızlık karşısında susan dilsiz bir şeytandır. Biz dilsiz şeytan olmayacağız. Hakkı söyleyeceğiz. Bakınız size tarihin sayfalarını açacağız. Üsküp, Saraybosna, Prizren bizim için neyse, Kahire de odur. Dedeağaç, Gümülcine, Kırcaali, İskeçe bizim için neyse, İskenderiye odur. Eğer biz Mısır’dan yüz çevirirsek, Bursa’da Osmangazi’nin huzuruna varamayız. Biz Şam’dan, Gazze’den yüz çevirirsek merhum Orhangazi’nin, Yıldırım Beyazıd’ın, Murat Hüdavendigar’ın karşısına çıkamayız. Osmangazi’nin torunları Endülüs'te mazlumlara el uzattılar. Asya’nın, Afrika’nın darda kalan ülkelerine bizim ecdadımız yardıma koştu. Kahire ile Bursa'nın, İstanbul’un tarihi aynı tarihtir. Ortak bir tarihin, ortak bir medeniyetin ortak bir mirasıdır. Nasıl Saraybosna ağladığında Bursa gözyaşı dökerse, Kahire ağladığında Bursa ağlar, Bursa incidir, Bursa hüzünlenir. Biz Osmangazi'nin, Orhangazi'nin özellikle de huzuruna vardığımızda gönül huzuru içinde olmak istiyoruz. Biz kıbleye yöneldiğimizde mesuliyetini yerine getiren bir kul hissiyatına bürünmek istiyoruz. Bizi aynaya baktığında vazifesini yerine getirmiş, tarihine, ecdadının mirasına sahip çıkmış kendi yüzünden utanmayan yansımalar görmek istiyoruz. Açık söylüyorum, BM'nin, Güvenlik Konseyi’nin şu anda aynaya bakacak yüzü kalmamıştır. İşte Mısır'daki gelişmeleri kınayamadılar bile. Sadece Arjantin bir kınamadan bahsetti. ABD kısmen. Biz BM Güvenlik Konseyi'nden çok acil kararlı bir sesin çıkmasını istiyorduk. Bazı ülkeler artık Mısır'la ilişkilerini dondurdu. Huzurunuzda Hollanda’ya, Danimarka’ya teşekkür ediyorum. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın, AB'nin aynaya bakacak yüzü kalmamıştır. Mısır’da adalet isteyen insanlara kurşun yağdırılırken susanlar vicdanları ile yüzleşemeyecek kadar o kanın içine batmıştır. Bugün Mısır’a susanlar, yarın sıra kendilerine geldiğinde konuşamayacaklar. Bugün Mısır’da demokrasinin katline seyirci kalanlar, yarın çıkıp hiç kimseye demokrasi dersi veremezler. Bugün Mısır’da darbeye 'darbe' diyemeyenler, sıra başka ülkeye geldiğinde seslerini yükseltemezler." "TÜRKİYE'DE DE OYNAYACAKLAR, BİZ BU TUZAĞI BOZACAĞIZ" Mısır’da oynanan oyunların başka ülkelerde de oynanmak istenileceğine dikkat çeken Başbakan Erdoğan, "Bugün Mısır ama belki yarın başka ülkeyi, belki Türkiye'yi karıştırmak isteyecekler. Çünkü bu bölgede güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Bu bölgede istikrarlı, huzurlu, kalkınmış ülke istemiyorlar. Biz bu tuzağı bozacağız. Kardeşlerim, sabırla bozacağız. Unutmayın herkesin tuzağı vardır ama en büyük tuzak, kudret ve kuvvet sahibi Allah'ın tuzağıdır. Birbirimize inanarak, güvenerek, kardeşliğimiz pekiştirmek sureti ile oyunları alt üst edeceğiz. Bizim içimizde de fitne çıkartmaya çalışıyorlar; bunlara fırsat vermeyeceğiz. Bu tuzakları alt üst edeceğiz. Ben sizleri şu etnik yapı, şu ırkta, şu kavimden olduğunuzdan dolayı, ister Türk olun, ister Kürt olun, ister Boşnak, ister Roman olun. Ne olursanız olun, sizi Yaratan'dan ötürü seviyorum, ayırt etmeksiniz seviyorum. Çünkü biz şunu biliyoruz. Halka hizmet halka hizmettir. 2002 sonundan bugüne kadar 11 yılda Türkiye’yi nereye getirdiğimizi biliyorsunuz. Yollar, havalimanları, okullar konuşuyor, tarımda enerjide her şey konuşuyor. Bunlarla beraber artık onurlu bir Türkiye ve onurlu ülkenin evlatları var. İstikrarla Türkiye’yi çok daha güçlü bir noktaya taşıyacağız. Bir kardeşiniz olarak, başbakanınız olarak Mısır’dan, Suriye’den dualarınızı eksik etmeyin. 100 bin Suriyeli Suriye’deki diktatör zalim tarafından şehit edildi. Ülkemizde 400 bine aşkın Suriyeli kardeşimiz şuanda misafirimiz. 1 milyona aşkın Suriyeli değişik ülkelerde. Filistin, Irak, Lübnan, Afganistan’daki kardeşlerinizi dualarınızda unutmayın." şeklinde konuştu. "KİBRİT KUTUSU İSTEMİYORUZ" Kentsel dönüşümde yapılacak binaların da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile belediyeler tarafından sürekli denetlenmesini isteyen Erdoğan, "Buralarda yapacağımız binalar kibrit kutusu gibi binalar olmayacak. Ne olacak. Osmanlı ve Selçuklu mimarisi ile olacak. Bunlar zemin artı 5 katı geçmeyecek. Öyle gökdelenler istemiyoruz. Bursa’nın yerel mimarisine uygun düşecek. Çevre düzenlemesi ile burada oturanlar, ‘Oh be Allah'a hamd olsun, özlediğimiz evimize kavuştum' diyecek. Bunu istiyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, bunun denetimini ilgili belediye ile yürütecek. Bursa yıllarca bakımsız bırakıldı. Tarih yağmalandı, ecdat yadigarı Bursa çirkinleştirildi. Gecekondularla, çarpık, sağlıksız yapılarla şehircilik anlayışımıza uymayan planlarla bursa özünden uzaklaştırıldı. Fakat hiç umutsuz olmayacağız, böyle geldi, böyle gider demeyeceğiz. Zoru başaracağız, inşallah el birliği ile Bursa'yı yeniden kendi öz ruhu ile buluşturacağız. Bir yandan modern bir bursa inşa ederken tarihi yeniden gün yüzüne çıkartacağız. Tarihte dünyaya emsal olacak şehirler inşaa ettik, yine yaparız. Onların izinde yürüyerek, kendimize güvenerek 81 vilayetin tüm Türkiye’nin çehresini değiştireceğiz ve değiştiriyoruz." ifadelerini kullandı. Başbakan Erdoğan törenin son bölümünde değişik illere gerçekleştirilen canlı bağlantılarla yıkımları gerçekleştirdi. Başbakan Erdoğan, Bursa Mevlana Mahallesi'ndeki yıkım öncesinde ise şunları söyledi: "Mısır’ı, Suriye, Irak’ı, Afganistan, Libya'yı unutmuyoruz." Başbakan Erdoğan, Mevlana Mahallesi’ndeki törenin ardından Mimarsinan Mahallesi’ndeki Bursa Afet Eğitim ve Simülasyon Merkezi’nin açılışını gerçekleştirecek. AK Parti Bursa Başkanlığı’nı ziyaret edecek olan Başbakan Erdoğan, Merinos Kültür ve Kongre Merkezi’ndeki yemekte iş dünyası ve sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle bir araya gelecek.