09.07.2013 Salı 08:25
Prof. Dr. Yasin Aktay, “Darbe dünyanın en ahlaksız işidir. Bütün darbelere yolsuzluk, ahlaksızlık, soygunculuk eşlik etmiştir. Hırsızlar ganimeti paylaşmak için saldırmışlardır. Bugün Mısır’da olduğu gibi… Biz bunu tarihimizde çok kez yaşadık, şimdi Mısır yaşıyor. Halkına karşı silah doğrultanlar, insanları katlediyor. Bugüne kadar verilen şehitler darbenin itibarını beş paralık etti. Darbeye destek verenler lanetlenmiştir. Mursi’ye yapılan darbeye darbe diyemeyenler işin çıkarına girmiştir. Batılı dünya islamofobiden dolayı Mursi’yi istememiştir. Ama Arap ülkeleri neden istemiyor? Arap Baharı’nın kendilerine gelmelerinden dolayı çekinmeleri açıktır. Güçlerini kaybetmek istemiyorlar. Darbe ile diktatörlerin sırtı sıvazlanıyor, istenilen her şey yapılıyor. Değişime karşı darbeye destek veriliyor.” Yapımcılığını ve Sunuculuğunu Gazeteci Yazar Aslan Değirmenci’nin Kanal 5’te yaptığı haber programı ‘Son Gündem’ de konuşan AK Parti MKYK Üyesi ve SDE Başkanı Prof. Dr. Yasin Aktay, darbecilere açtı ağzını yumdu gözünü… Aktay, “Darbe dünyanın en ahlaksız işidir. Bütün darbelere yolsuzluk, ahlaksızlık, soygunculuk eşlik etmiştir. Hırsızlar ganimeti paylaşmak için saldırmışlardır. Bugün Mısır’da olduğu gibi” dedi. İhvan’a karşı seçimlerden sonra bir ötekileştirme planının uygulanmaya başladığını ifade eden Aktay, seçimlerde bu kadar güçsüz çıkacaklarını tahmin etmeyenlerin seçimlerden sonra öfke ve kıskançlık içerisine girdiklerini söyledi. Girilen bütün seçimlerde İhvan yüksek bir oy kitlesine ulaşmasının çevresindekilere rahatsızlık verdiğini belirten Aktay, “Seçimler yüzde 25′lik kitle çok ilginç bir hal aldı. Kıptiler ve bir takım gruplar bu kitle içerisinde kaldı. Bu grup Mursi’ye karşı kin duygusu beslemeye başladı. Batı’da onların yanında yer aldı. Mursi tüm çıkar çevrelerinin sistemini bozunca hedef oldu” dedi. MISIR, BİR DÖNEMİN TÜRKİYE’SI GİBİ Mısırda gerçekleşen olayların bir dönemin Türkiye’sine benzediğine dikkat çeken Aktay, AK Parti Türkiye’de hazmedilemediği gibi, İhvan da Mısırda kabul edilemiyor. İş dünyasında ve diğer ortamlarda önleri kesiliyor. Köylülerin bizde olduğu gibi Anadolu insanının ülkeyi yönetmesi belli çevrelerin zoruna gidiyor. Ve bu çevreler darbeye sarılıyor” şeklinde konuştu. DARBE DÜNYANIN EN AHLAKSIZ İŞİDİR “Darbe dünyanın en ahlaksız işidir” diyen Aktay, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bütün darbelere yolsuzluk, ahlaksızlık, soygunculuk eşlik etmiştir. Hırsızlar ganimeti paylaşmak için saldırmışlardır. Bugün Mısır’da olduğu gibi… Biz bunu tarihimizde çok kez yaşadık, şimdi Mısır yaşıyor. Halkına karşı silah doğrultanlar, insanları katlediyor. Bugüne kadar verilen şehitler darbenin itibarını beş paralık etti. Darbeye destek verenler lanetlenmiştir. Mursi’ye yapılan darbeye darbe diyemeyenler işin çıkarına girmiştir. Batılı dünya islamofobiden dolayı Mursi’yi istememiştir. Ama Arap ülkeleri neden istemiyor? Arap Baharı’nın kendilerine gelmelerinden dolayı çekinmeleri açıktır. Güçlerini kaybetmek istemiyorlar. Darbe ile diktatörlerin sırtı sıvazlanıyor, istenilen her şey yapılıyor. Değişime karşı darbeye destek veriliyor.” ÇIKAR DARBESİ Uluslararası camianın darbeye sessiz kalmasını da çıkar ilişkisine bağlayan Aktay, “Mursi çıkar cephesinin bölgedeki oyunlarını bozdu. Böyle olunca da İslam’dan kopmayan toplumlar emperyalistlerin korkulu rüyası haline geldi” dedi. Avrupa ve ABD’nin İslam Dünyasında demokrasi istediği yönündeki iddiaların kocaman bir yalan olduğunu vurgulayan Aktay, sözlerine şu şekilde devam etti: “Örneğin, Türkiye’de demokratik toplum olduğu zaman ABD, AB’nin başı ağrıyor. Çünkü demokratik toplumlarda seçim vardır, seçimlerde farklı kadrolar ülkeyi yönetmeye başlar. Bu durumdan güçler rahatsız oluyor. Ama tek bir yapı olursa bir anlaşma yapıldığı zaman o devam eder. Ülke demokratikleştikçe halk bilinçleniyor ve uluslar arası baskıları kabul etmiyor. Yani halkın bilinçlenmesiyle beraber ortaya çıkan talep ve istekleri bu güçlerin oyununa balta vuruyor. Bu nedenle hep darbecileri destekliyorlar.” KATİL ESED İLE AYNI TORBANIN İÇİNDELER Yapılan askeri darbenin arka planında derin planların olduğuna dikkat çeken Aktay, darbe olduktan sonra Gazze’ye açılan sınır kapısının kapatılmasının her şeyi özetlediğini ifade etti. Aktay, “Bakın darbe sonrası acele İsrail ile ilişkiler düzeltildi. Muhammed Mursi’nin düşmesinin bir kaç gün öncesinde kapattığı Suriye büyükelçiliği yeniden kapılarını açtı. Yeni yönetim Esed’i destekliyor. Çünkü perde arkasında Esed ile dostluk söz konusu. Biz yıllarca Suriye ile Batının çok kötü olduğunu zannettik. Ama gizli bir şekilde anlaşmışlar. Bizi aptal yerine koyuyorlar. Bunları bütün Müslümanların görmesi gerekiyor” diye konuştu. GÜÇLÜ İTTİFAK RAHATSIZLIK VERDİ Türkiye ve Mısır’ın, kurduğu güçlü ittifakın ‘Batı’yı rahatsız ettiğini belirten Aktay, Mursi’ye yapılan darbe ile bu ittifakında bitirilmek istendiğini söyledi. Aktay, “Türkiye haykırdıkça dünya düzenine rahatsızlık veriyor. Mısır Türkiye’nin yanında yer almakla korku salmaya devam etti. Uluslar arası sülükler kaçacak delik arıdı. Son çare darbecilerin paçasına sarıldılar. Ama henüz film bitmiş değil. 28 Şubatta nasıl ki Türkiye’deki İslam yok edilmek istendiyse ama süreç ile tersi yaşandıysa, bunun Mısır içinde yaşanmasını umut ediyoruz. Bazen kötü başlayan şeyler hayırlı bitebilir. Bunun Mısır’da da gerçekleşmesini umut ediyoruz” şeklinde konuştu. Türkiye’de bazı yazarların ve bir takım çevrelerin darbeyi kınamak yerine İhvan’a akıl vermesini de eleştiren Aktay, “Akıl tutulması yaşıyorlar” dedi. GEZİ’CİLER İKTİDARI ZAAFA UĞRATMAK İSTEDİ Geziye katılan bir takım insanlar geziyi masum gösterme çabası içinde olduğunu ifade eden Aktay, “Geziyle birlikte Türkiye’nin Dünya’ya meydan okuyan iradesi zaafa uğratılmak istendi. Dünya’da bin bir türlü haksızlık yapılırken buna en gür sesi çıkaran Türkiye bir ay boyunca sessiz bırakıldı. Herkes biliyor ki, o hareketin Taksim dışına da bir yansıması var ve bu yansımadan saldırgan bir Vandalizm, militarizm, faşizme kadar giden bir ulusalcı anti-siyasallık üstelik Taksim bu sokak gösterilerine yansıyan şiddeti kendi varlığı ve gücü için bir gösterge olarak sunmaktan hiç de çekinmiyor, arasına hiç mesafe koymaya çalışmıyor. Bu harekete dair yapılan güzellemelerin sahiplerinin büyük çoğunluğu daha önceki sahnelerden tanıdığımız oyuncular. ‘Yok yok bunlar çok farklı’ diyenlerin 6 sene önceki Cumhuriyet mitingleri için de aynı tahlilleri yaptıklarını hatırlıyoruz. O mitinglere katılanlar üzerine yapılan bütün sosyal ve sınıfsal analizlerin hepsi, adeta topyekûn bir halk ayaklanmasının olduğunu müjdeliyordu. Tabi dikkat çekici bir konuda Gezi’deki ittifaktır. Gezi de bir araya gelenler Reyhanlı’da da varlardı. Bu yapılar çözüm sürecine ve barışa da karşılar” dedi.