01.09.2014 Pazartesi 22:39
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, TBMM'deki Adli Yıl Açılış Resepsiyonu'na gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçim süreciyle ilgili Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvurunun ne zaman görüşüleceğinin sorulması üzerine Kılıç, başvurunun AK Parti kongresinden bir gün önce yapıldığını, bu nedenle bir hazırlık yapma imkanı bulunamadığını söyledi. Kılıç, "Arkadaşlarımız üzerinde çalışıyorlar, sanıyorum önümüzdeki günlerde bu konuda gerekli kararlar verilir" diye konuştu. "MİT yasası" "MİT yasası"nın ne zaman görüşüleceği sorusuna ise Kılıç, konuyla ilgili raportörün çalıştığını belirterek "Biliyorsunuz oldukça büyük bir dava. Arkadaşımız hassas bir çalışma yürütüyor. Ne zaman önümüze gelirse bizde gündeme alırız" karşılığını verdi. Çocuğuyla cezaevine girecek annenin yaptığı bireysel başvurunun hatırlatılması üzerine Kılıç, gazete haberlerinden konuyla ilgili bilgi sahipleri olduklarını ifade etti. Gazetedeki isime göre talimat verdiğini ancak soyadı yanlış yazıldığı için söz konusu kadını önce bulamadıklarını anlatan Kılıç, "Ondan sonra dosyasını bulduk, arkadaşlarımıza verdik, onu da kısa bir süre içinde sonuca bağlarız" dedi. "Sayın Başkan bence çok güzel bir konuşma yaptı" Yargıtay Başkanının adli yıl açılış törenindeki konuşmasına ilişkin değerlendirmesi sorulan Kılıç, şunları söyledi: "Yargıtay Başkanının bugünkü konuşmasını geçenki konuşmalarına göre çok daha beğendim. Daha önceki konuşmalarını çok soyut düzeyde algıladım. Dolayısıyla çok fazla ilgimi çekmemişti ama bugün Sayın Başkan bence çok güzel bir konuşma yaptı, söylenmesi gerekenleri, rahatsızlık duyulan konuları gayet net bir şekilde, hiç kimsenin kişilik haklarına ve bir hakarete varan bir şeyde bulunmadan gayet medeni ölçüler içerisinde düşüncelerini ifade etti. Bence hiçbir eleştirilecek bir taraf görmedim." Paralel yapı Kılıç, bir gazetecinin "Paralel yapı tartışmasına ilişkin ne dersiniz? Hükümet ciddi şekilde yargının içindeki bir grubun yargıyı ele geçirmeye çalıştığını savunuyor. HSYK seçimleri de bu kapsamda değerlendiriliyor" sözleri üzerine, şunları kaydetti: "Yargı her zaman ele geçirilmesi gereken bir kale olarak görüldü. Eğer siz yargıyı böyle görürseniz, bu sorunları yargıda biz bitiremeyiz. Yargı ele geçirilmesi gereken bir kale olarak algılanmamalı ve yargıyı rahat bırakarak yargı kendi içinde, sistem kendi içinde yanlışlarını ve doğrularını düzeltmesine imkan verilmelidir. 2010 anayasa değişikliğinden önce de bu sorunları biz yaşadık. Bir grubun burayı ele geçirdiğini ve bu grubun bütün düşüncelerinin, isteklerinin, arzularının, yerine getirildiği ifade ediliyordu. 2010'da değişiklik yapıldı. 2010'dan sonra biz bunun rahatlayacağını, daha objektif, daha liyakata dayalı tercihlerin yapılacağını tahmin ediyorduk. Ancak maalesef orada da başarılı olamadık. Umut ediyorum, ümit ediyorum ve gerçekten temenni de ediyorum, önümüzdeki ekim ayında yapılacak HSYK seçimlerinin daha çoğulcu ve her şeyi kapsayıcı bir yapının oluşmasını temin etmesi. Eğer bu olursa bundan çok mutlu olacağım. Ancak hükümetin daha önceki düzenlemesinde tek oy sistemi öngörülmüştü. Anayasa Mahkemesi onu iptal etti. Fakat daha sonraki HSYK yasasında tek oy sisteminin özellikle Yargıtay ve Danıştayda yapılacak seçimlerdeki tek oy sistemine bir şey demedik, dokunmadık. Gayet doğru, gayet haklı ama diğer 13 bin 500 hakimin seçildiği HSYK üyelerimiz için çarşaf liste öngörmüşlerdi. Aynı kurul bir taraftan çarşaf liste bir taraftan tek oy sistemi. Bunun yanlışlığına işaret ettik, eşitlik ilkesine, anayasaya aykırı olduğunu ifade ettik. Bence bu bir imkandı, fırsattı. Keşke tek oy sistemini bütün seçimler için öngörselerdi. Ancak öngörülmedi yine çarşaf listeye dönüldü. Hem Yargıtayda hem Danıştayda hem de diğer hakimlerin seçeceği arkadaşlar için çarşaf liste öngördüler. Bu Meclis'in takdiridir, söyleyecek bir şeyimiz yok. " Bunu saygıyla karşıladıklarını belirten Kılıç, "Herkes gibi ekim ayında yapılacak seçimin sonuçlarını bekliyoruz. Umut ediyorum ki bu yolla çoğulcu yapıya kavuşmuş bir HSYK ile karşı karşıya kalırız. Aksi halde sorunlarımızı bitiremeyeceğiz, bitiremeyiz" ifadesini kullandı. "Bence bu fevkalade yanlış ve kabul edilemez bir davranış" "Paralel yapıyla ilgili bir zümrenin yargı içindeki birtakım ağları ele geçirildiğine yönelik bir gözleminiz var mı" sorusuna, Kılıç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'e de böyle bir soru sorulduğunu ve onun da aynı şeyleri ifade ettiğini hatırlattı. Kılıç, şunları söyledi: "Bence böyle bir yapının kabul edilmesi asla mümkün değil. Şüphesiz ki hiçbir akıl sahibinin devletin dışında bir yapılanmayı kabul etmesi düşünülemez. Ancak bunun için mutlaka ortaya belgenin ve bilginin konması lazım. Belge ve bilgi olmadan insanlar itham edilerek çok ciddi yanlışlar yapılıyor. Hem kendi kurumum hem diğer kurumlar için söylüyorum: imzasız, bir yığın dilekçe geliyor, 'şu şucu, bu bucu' diye. Fişlemeler yapılıyor. Bu fişlemelerle de kurum başkanının, amirinin bunu çözmesi isteniyor. Bence bu fevkalade yanlış ve kabul edilemez bir davranış. Eğer böyle bir şey varsa bunun bilgisi, belgesi ortaya konur. Gerekli yerlere söylenir, verilir. Gerekli yerde de gereği yerine getirilir." "Şüphesiz ki gereği yerine getirilir" Konuyla ilgili emniyet ya da ilgili mercilerden bilgi veya belge sorup sormadıklarının belirtilmesi üzerine Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, şöyle devam etti: "Hiç sormadım. Bana da fişleme usulü bir liste geldi ve ben o listeyi kaldırdım attım, bütün kuruma ilişkin bir listeydi. Ne imza var ne bir şey var, hiçbir şey yok ama kendine göre bir fişleme yapmış. Geldi. Bizim kurumumuzdan herhangi bir arkadaşımızın bu tür bir faaliyete, çalışmaya katıldığı veya bu konuda bir şeye girdiği, mahkemenin dışında bir iradenin bir başka iradeden emir ve direktif aldığı konusunda bir somut bilgi belge gelirse şüphesiz ki gereği yerine getirilir. Hiç o konuda bir endişemiz yok. Ama maalesef bugün insanlar birbirlerini hatta makamlarını yok edip kendilerinin oraya gelebilmesi için imzasız dilekçelerle kurumlar işlemez hale getiriyor. Bence yanlış olan bu. Ama somut bilgi, belge varsa benim kurumumda da varsa derhal bana da iletilmelidir. Ben de gereğini tabii ki yerine getiririm. Ama şu ana kadar herhangi bir bilgi belge bize de gelmedi. " "Bizim de gözlemlediğimiz bazı olaylar var" "Türkiye'de yaşanan olaylar sizde de paralel yapının yargı içinde olduğu algısını yaratıyor mu" sorusuna, Kılıç, şu yanıtı verdi: "Bizim de tabii ki gözlemlediğimiz bazı olaylar var, yok değil ama bunun boyutu nedir? O konuda çok fazla bilgi sahibi değilim. Bu bilgi ilgili yerlerde var ilgili yerler bunu söylüyor. Ama bizim şahit olduğumuz, mahkemede böyle bir şey olduğunda anında üzerine gidiyoruz, olayı çözümlemeye çalışıyoruz. Devletin iradesinin dışında bir iradeyi hiçbir şekilde asla ve asla kabullenmek mümkün değil ama bunu gerekçe göstererek de hakimleri huzursuz, rahatsız etmenin, hakimler arasında ciddi rahatsızlık yaratmanın bir anlamı yok. Gerçekten hakimlerimiz arasında bugün ciddi kamplaşmalar var. Ciddi bir karşılıklı duygusal olarak bir kopuş var. Ben bunları gördükçe çok üzülüyorum. Böyle afaki, hayali, imzasız bilgilerle değil somut bilgi ve belgelerle önümüze konmak suretiyle bu konuda yapılacak bir şey varsa şüphesiz ki yaparız." 25 Aralık operasyonuna ilişkin takipsizlik kararı verilmesine yönelik değerlendirilmesi sorulan Kılıç, bununla ilgili değerlendirmede bulunmak istemediğini belirtti. Bu konularla ilgili meselelerin Anayasa Mahkemesinin önüne gelebileceğini ifade eden Kılıç, "Bu hassas konulara çok fazla giremeyişimin sebebi kurumumu korumaktan kaynaklı bir hassasiyet" dedi. Eğer bir yolsuzluk varsa bu yolsuzluğu "araştırmayalım, yargıya intikal ettirmeyelim" şeklinde bir düşüncenin asla kabul edilemeyeceğini ifade eden Kılıç, varsa bir şey sonuna kadar incelemesinin yapılacağını bildirdi. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "kayıp trilyon davası"nda ifade vereceğinin hatırlatılması üzerine Kılıç, "Sayın Cumhurbaşkanımızın bu davranışını takdirle karşılıyorum. Gerçekten cumhurbaşkanlığı yapmış birinin böyle bir yasal süreçte kendisine yapılan bir başvuruyu bu şekilde büyük bir şeyle karşılaması ve 'gideceğim, bu konuda gerekli ifadeleri vereceğim' demesi bence hukuka ve hukukun üstünlüğüne olan saygısının çok büyük bir işaretidir. Çünkü cumhurbaşkanı olduğu süreçte de yargıyla ilgili çok iyi şeyler söyledi, yaptı. Biz o yaptıklarını unutamayız" dedi. "Artık bu milleti yorduğu kanaatindeyim" Adli yıl açılış törenine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılmamasını değerlendiren Kılıç, bunların geçmiş de çok yaşandığını, herkesin birbirine küstüğünü, protesto ettiğini, darıldığını ifade etti. Böyle soğuk bir dönem yaşandığını ifade eden Kılıç, "Ben bunların yaşanmasının artık bu milleti yorduğu kanaatindeyim. Bunlar artık yaşanmamalı. Bunları aşmalıyız, bunlar yok olmalı. Gönüllerde artık bir barış süreci başlatmalıyız" diye konuştu. İstanbul'daki paralel yapı operasyonlarıyla ilgili başvuruların hatırlatılması üzerine, Kılıç, bu başvuruların yeni geldiğini, 25'e yakın başvuru olduğunu, başvuruların usul açısından değerlendirildiğini aktardı. Mahkemede, kırmızı dosyalı işler ve onun dışındaki işler olarak ayrım yaptıklarını anlatan Kılıç, kırmızı dosyalı işlerin genellikle tutukluluk, yaşam hakkı, sınır dışı kararları ve buna benzer acil konuları kapsadığını ve bu dosyalara öncelik verdiklerini anlattı. Bir başka soru üzerine, askeri casusluk davası ile ilgili bireysel başvuruların beklediğini belirten Kılıç, konuyla ilgili Adalet Bakanlığına görüş sorduklarını, buna ilişkin 1 aylık süreç bulunduğunu hatırlattı. Kılıç, "Daha sonra Adalet Bakanlığı 1 ay daha süre istiyor. İkinci bir ay daha vermek zorunda kalıyoruz. Etti 2 ay. Zaten o dava bize şubat, mart civarında geldi. Çok büyük bir zaman geçmiş değil. Kısa bir süre içerisinde o dosyalar da karara bağlanır" diye konuştu. "Kendi kurumunuzda paralel yapılanmayla ilgili bir değer var mı" sorusu üzerine Kılıç, kuruma raportör olarak alınanların tamamını kendisinin bizzat tek tek mülakat yaparak aldığını bildirdi. Anayasa Mahkemesi raportörlerinin en az 3 yıl hakimlik yapmış, üniversitede öğretim üyeliği yapmış kişiler arasından alındığını söyleyen Kılıç, yabancı dilin de kendileri için önemli olduğunu belirtti. Raportörleri alırken yabancı dil, liyakat, master, doktora gibi objektif kriterlere önem verdiklerini aktaran Kılıç, "Hiçbir zaman, o gruptu, bu gruptu şeklinde bir grup mensubiyetinden dolayı bir tercih yapılmış değil. Ama bununla ilgili bir belge, bilgi, somut bir şey gelirse tabii ki bunun gereği yapılır. Zaten bizdeki arkadaşlar karar verici noktada değil. Raportörler daha çok mutfak çalışması yapıyor. Bize bu konuda herhangi bir bilgi belge gelmedi. Resmi olarak ne MİT'ten ne polisten ne jandarmadan herhangi bir istihbarat gelmedi. İmzasız gelenleri işleme koymam mümkün değil" değerlendirmesinde bulundu.