22.05.2014 Perşembe 09:18
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakanlık Merkez Bina'da gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı. "Sayın Başbakanın Soma ziyaretinde tatsız olay yaşandı ve çok tartışıldı. Başbakan Erdoğan’ın girdiği markette bir vatandaşı yumrukladı, yumruklamadı diye çok tartışıldı. Olayın en yakın tanıklarından birisiniz. Neler yaşandı" sorusunu Başbakan Yardımcısı Arınç, şöyle yanıtladı: "Bazı köşe yazarları da özellikle bunun bana sorulmasını istemişler. Dürüst şekilde cevaplandırayım. Belki beklentilerini karşılayamayabilirim. O gün uçakta beraberdik. Fevkalade yorgundu. Kendisine bunu sorduğum zaman, sabaha kadar olayı takip ettiğini, anbean bilgi aldığını ifade etti. Böyle bir Başbakan. Sabah da uçağa bindi, olay mahalline gitti. Ben ve arkadaşlarım da birlikteydim. Akhisar’da askeri havaalanına indik. Soma'ya doğru gidiyoruz. Beni arabasına aldı ve dönüşe kadar da ben arabasında kaldım. Yani o sağımda, ben onun solundayım. Herhalde bundan sonrası sizi ilgilendirecek, yani madende yaşadıklarımız değil belediyedeki basın toplantısından sonra belediye önünde bir konuşma yaptı, Sayın Başbakanımız. Belediye Başkanı, 'efendim dışarıda halkımız toplandı, birkaç kelime konuşursanız iyi olur' deyince, Başbakanımız da 'başsağlığı dileyelim, onların acısını hafifletmek üzere geldik. Birer de fatiha okuruz' dedi. Biz aşağıya böyle indik. Tam konuşmasına başlamıştı ki aşağıdan, yani belediye önüne 100 metre veya 150 metre o civarda bir yerde, yuh sesleri, ‘hükümet istifa’ sesleri, geldi. Başbakanımız, 'ben buraya sizin acınızı paylaşmaya geldim. Siyaset yapmaya gelmedim, Yani hükümete bu şekilde bağırıp çağırıyorsunuz ama bakın ben buradayım. Bakanlarım burada, binlerce çalışan burada. Bizim bir eksiğimiz yok' anlamında sözler söyledi. Biraz kesildi o sözler ve sonra da Sayın Başbakanımız sözünü tamamladı. Akhisar'a gitmek üzere aracımıza bindik. Belediye önünden o cadde boyunca ilerliyoruz. Tam şöyle bir 50-60 kişilik bir grup vardı. Kimse birbirinden ayrılmış değil. Bir arada insanlar. Orada el sallayanlar, alkışlayanlar oldu, ‘hoşgeldiniz başımız sağolsun’ diyenler oldu. Başbakanımız dedi ki: 'Biz arabanın içinden geçip gidiyoruz, çıkalım bu insanlara merhaba diyelim, başsağlığı dileyelim, Allah’tan sabır dileyelim’ dedi. Ben, 'yürüyelim, yani bunu konuşarak yaptınız zaten olay mahalline de gittiniz' dedim. 'Hayır o insanlar acılıdır, ben şimdi arabanın içinde gidemem. Onlarla gideyim, bir selamlaşayım’ dedi. Ben soldayım, o sağdan hemen çıktı ve o tarafa doğru yürüdü. İnsanlar mutlu oldular. Fakat o grubun yanında 'istifa', yuhlama sesleri başladı hatta araca doğru atılanlar oldu." ''BAŞBAKANIMIZ ÇOK ÜZÜLDÜ...'' "Orada hatırlayabildiğim tek şey şudur: Başbakanımız, 'istifa' diye bağıran topluluğun önüne geldi, kızlar vardı, kızlara dedi ki: 'Hadi ben istifamı sunmaya geldim ama söyleyin bakalım, ben neden istifa edeceğim?' Hatırlayabildiğim bu" diyen Arınç, şöyle devam etti: "3-4 tane kız, oradan ayrıldılar, bir şey söylemediler. 3-4 kızımız da başlarını öne eğdi, mahcup oldular bana göre. Fakat onların yanındaki grup, dozunu artırarak 'katiller' falan filan bir sürü laf söylemeye başladı. Başbakanımız üzüldü, onun üzerine gitti, ‘niye katil diyorsun’ dedi. Bir ifadeye göre, 'işte katil diyorsun da gel benim yanımda de.' Ben onu duymadım. 'Neden katil diyorsun, ne işledim ben? Hangi katlin failiyim ben' dedi. Çok üzüldüğünü tahmin ediyorum. Araya korumalar girdi. Ben de korumaların arkasındaki grubun içindeyim. Sonra biz sağdayız. Yani solun sağında. O da aracın sağında. Çıktı önce bir selam verdi. Başsağlığı diledi. Kızlarla konuştu. Sonra 'katiller' diye bağıran, grupla bu konuşmaya girince böyle sola doğru bir yalpalanma oldu. Tabii korumalar tekrar araya girdi. Biraz da saldırgan bazı kişiler gördüm. Toplumun tamamı değil ama yani üzerine yürüyen, aracı teklemeye başlayan, biz o sırada araçtan inmiştik sola doğru bir geçiş oldu. Orada bir market varmış, ben de bakınca gördüm, Başbakanımız markete doğru girdi ama onun öncesinde de bu sağdan sağdan gelen 7-8 kişilik veya daha fazlaydı bilemiyorum, bir grup marketin içerisine doğru süratle girdiler. Tabii ben biraz daha geride kaldım. Yani benim oradan görebildiğim ve duyabildiğim kadarıyla, Başbakanımız kimseye yumruk atmadı." 4. DEFA FARKLI İFADE VERENE NASIL İTİBAR EDİLİR Başbakan Erdoğan'ın, kendisine yumruk atıldığını söyleyen kişinin 4. defa ifadesini değiştirdiğine dikkati çeken Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yani ne kadar itibar edilir. Önce üzüntüsünü beyan etti, istem dışı vurdu, dedi. Ben bir özür bekliyorum, dedi. Arkadan başka bir şey söyledi. Arkadan 'hayır canım vurmadı, korumalar bana vurdu' dedi. Dün de başka bir gazeteci kendisiyle temas kurmuş bu sefer ilk ifadesine dönen bazı şeyler kullandı. Olabilir olayın şokunu yaşıyordu olabilir ki yani ifadesini soran kişiye göre değiştiren birisidir. Olabilir ki başka birisidir. Onu da açıkçası suçlamak istemiyorum. Ama ben bulunduğum yerden Başbakanımızın yumruk attığını görmedim, bir. İkincisi, sosyal medyada çok şükür ki yazılı basınımız, görsel basınımız bu meselede bence iyi bir sınav verdi. Olabildiğince dürüst davrandı. Ancak o görüntülere bakarak yorum yaparlarken yanlışlıklar yapıldı." ''YANİ ORADA TUTMAK İÇİN ELİNİ UZATMIŞ OLABİLİR'' "Bu yanlışlıklardan en büyüğü de bir ülkenin ismini zikrederek Başbakanımızın filanın filanı şeklinde bir beyanı var, tekrar etmekten hicap duyuyorum. Yemin ederim ki böyle bir cümlesini de duymadım" ifadesini kullanan Arınç, şöyle dedi: "Yani orada tutmak için elini uzatmış olabilir mi? Bir ihtimal olabilir. Bir Başbakanın yumruk atacağını nasıl düşünebilirsiniz? Hangi ülkenin başbakanı böyle bir şey yapar? Bizim Başbakanımız niye böyle bir şey yapsın? Oraya yumruklamak için gitmedi ki. Milletin acısını hafifletmek için gitti. Orada kadınların ellerini tuttu, başlarını omuzlarına dayadı. Yaşlı insanların ellerini öptü. Gencecik çocukları kucağına aldı. Bunu düşünen bir insan, Soma’ya kavga etmeye gider mi? Ne kadar yanlış yaparsa yapsın bir insana söyleyeceğini söyledi. 'Söyleyin bakalım, ben neden istifa etmeliyim.' Kızlar da mahcup oldular, gittiler. 'Ben niçin katilim, hangi suçum var?' Bunları söylemek, bir başbakan için ağır bir suç değil bence. Ama bundan sonrasında, bir o hakareti, ikincisi bir yumruk attığının ifade edilmesi, size yemin ederim ki ben böyle bir şey görmedim."