21.08.2017 Pazartesi 14:56
Başbakan Binali Yıldırım, ISEAS Yusuf İshak Enstitüsü tarafından 41'incisi düzenlenen "Singapore Lecture" konferansına konuşmacı olarak katıldı. "Türkiye-Singapur İlişkileri: Akıllı Bir Stratejik Ortaklık İnşa Etmek" başlıklı konferansta katılımcılara hitap eden Yıldırım, Singapur ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması'nın 1 Ekim'den itibaren yürürlüğe gireceğini bildirdi. Singapur'un kurucusu Lee Kuan Yew'in pragmatik yaklaşımını da yansıtan anlaşmanın, girişimci ve insani Türk dış politika anlayışını da içerdiğini belirten Yıldırım, "Bizim dış politikadaki anlayışımız, Türkiye geliştikçe çevresi de değişecek ve kalkınacak. Bu bağlamda dostlukları artırmak, düşmanlıkları azaltmak, dış politikamızın ana temellerinden birini oluşturuyor." diye konuştu. "Sorunlar diyalog yoluyla çözümlenebilir" Başbakan Yıldırım, Türkiye'nin dış politikasının girişimci ve insani bir anlayış temelinde yürütüldüğüne işaret ederek, şunları kaydetti: "Mevcut dostluklarımızı güçlendirmeyi ve gerek bölgemizde gerekse uzak coğrafyalarda daha çok dost kazanmayı hedefliyoruz. Yakın çevremizdeki ülkeler ve komşularımızla diyaloğu geliştirmek için iş birliği fırsatlarına odaklanmış vaziyetteyiz. İnanıyoruz ki bütün sorunlar diyalog yoluyla çözümlenebilir. Bu çerçevede siyasi diyaloğun en üst düzeyde sürdürülmesi ve bütün alanlarda kapsamlı iş birliği yapılmasını sağlayan ikili düzeyde bakanlar kurullarını bir araya getiren yüksek düzeyli iş birliği mekanizmasını hayata geçirdik. Hali hazırda bölgemizde bulunan 19 ülkeyle fiilen bu mekanizma çerçevesinde ilişkilerimizi derinleştiriyoruz. Bu mekanizmayı kurduğumuz ülkelerle ticaret hacmimiz, 2002 yılına nazaran 2016 yılında 5 kat artarak, 14 milyar dolardan 75 milyar dolara yükselmiştir. Komşu ülkelerle olan ticaretimiz ise 2002-2016 yılları arasında 4,6 kat artmış, 13 milyar dolardan 60 milyar dolar seviyesine gelmiştir." "Ateşkes izleme mekanizması aktif bir şekilde devam ediyor" Türkiye'nin Suriye krizini çözmek için de çok büyük bir gayret gösterdiğine işaret eden Yıldırım, şunları kaydetti: "Türkiye, Rusya Federasyonu ve İran'ın öncülüğünde, bu ülkede ilan edilen ateşkes 30 Aralık 2016'dan beri yürürlükte olup, kalıcı çözüme ulaşılması için yoğun bir diplomasi çalışması ve sahada da terörle mücadele faaliyeti devam etmektedir. Üç ülkenin katılımıyla güçlü ateşkes izleme mekanizması aktif bir şekilde devam ediyor. Ayrıca ilk kez rejim ve muhalefetin aynı masada oturması sağlanmış durumdadır. Bu sayede siyasi çözüme yönelik Cenevre Müzakerelerine geri dönüldüğünü ifade etmek isterim. Ülkemizin DEAŞ ile mücadelede küresel koalisyonun içersinde aktif bir rolü vardır. Geçtiğimiz yıl başlattığımız Fırat Kalkanı harekatı ile 2 bin kilometreden fazla bir alanda DEAŞ'ın bütün faaliyetlerine son verdik ve bu bölgeleri DEAŞ'tan tamamen temizledik. Bugüne kadar Suriye'de 3 bin 800, Irak'ta 800 olmak üzere toplamda 4 bin 600 DEAŞ terör elemanı etkisiz hale getirilmiştir. Bugün hiçbir ülke, DEAŞ ile mücadelede Türkiye'nin gösterdiği kararlılığı ne yazık ki gösterememektedir." "Bütün kurumlarımız FETÖ'den temizlenmektedir" Türkiye'nin FETÖ, PKK, PYD/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle aynı anda etkin bir mücadele vermek zorunda kaldığını anımsatan Yıldırım, "Terör örgütlerinin dünyaya yönelen tehditlerinin ortadan kaldırılması için bütün ülkelerin terör örgütleri arasında hiçbir ayırım yapmadan, kimliği, etnik yapısına vurgu yapmadan ortak çabayla mücadele etmesi şarttır. Aksi halde 'Bana değmeyen yılan bin yaşasın' anlayışını sürdürürsek, bir gün bu terör, böyle düşünenlerin kapısını da çalacaktır." diye konuştu. Türkiye'nin 15 Temmuz 2016'da hain ve kanlı bir darbe girişimi yaşadığını, halkın darbeye kahramanca karşı koyarak, demokrasiye sahip çıktığını vurgulayan Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bu darbeyi gerçekleştirmeye çalışan FETÖ terör örgütünün amacı sadece Türkiye ile sınırlı değildir. Küresel bir terör şebekesiyle karşı karşıya olduğumuzu lütfen hatırlayın. Beyinleri yıkanmış örgüt mensupları dünyanın birçok ülkesinde 'hayır, eğitim' adı altında çalışıyor, bulundukları ülkelere nüfuz etmeye gayret ediyor. Dostlarımızı bu konuda daha dikkatli olmaya ve bu örgütlerin kara propagandalarına kulak vermemeye davet ediyorum. Ülkemiz bu hain darbe girişiminden çok daha güçlü bir şekilde çıkmıştır. Devletimiz ve bütün kurumlarımız şimdi bu terör örgütünden temizlenmektedir. Güçlü ekonomimiz, siyasi irademiz ve halkımızın kararlılığı bu sınavı başarıyla geçmemizi sağlamıştır." Yıldırım, bu darbe girişiminin ardından, Türkiye'nin gerçek dostlarını bir kez daha gördüğünü belirterek, "Singapur, Türkiye'nin gerçek dostudur ve bu darbeden sonra hemen Türkiye ile dayanışmasını, Türkiye'ye olan desteğini açıklamış, bununla da kalmamış aynı zamanda Dışişleri Bakanını Türkiye'ye göndererek bu düşüncelerini bizatihi paylaşmışlardır." dedi. "Ortak aklı seferber etmeliyiz" Singapurun 2018'de ASEAN Dönem Başkanlığını üstlenecek olmasından memnuniyet duyduklarını aktaran Yıldırım, "Başkanlığınız döneminde ASEAN ile tesis ettiğimiz sektörel diyalog ortaklığının bütün boyutlarıyla geliştirilmesinin mümkün olacağına inanıyoruz." dedi. Yıldırım, mükemmel seyreden iş birliğimizin ve siyasi ilişkilerin, ekonomik gelişmelerle taçlandırılmasına önem verdikleri belirtti. Gelişmekte olan ekonomik işbirliğini daha da ileri taşıma imkanının mevcut olduğuna dikkati çeken Yıldırım, şu ifadeleri kullandı: "Singapur'la serbest ticaret anlaşması sayesinde önümüzdeki dönemde karşılıklı ticaretin ve yatırımların ivme kazanacağına, ekonomik ilişkilerde yeni bir sıçrama yaşayacağımıza inanıyorum. Bu anlaşma ikili ve bölgesel ilişkilerimize açılan tarihi bir fırsat penceresi olmaya devam edecek. Gelecek nesillerin refahı ve kardeşliği için bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yatırımların teşviki için her türlü altyapı mevcuttur. Karşılıklı yatırımların yanı sıra Türk şirketleri Singapurlu yatırımcılar için, Orta Asya, Afrika, Ortadoğu başta olmak üzere üçüncü ülkelerde verimli iş birliği yapabilirler. İlişkilerimizin gerek ikili gerek çok taraflı alanlarda ileri taşınması için irade bugün yeterince mevcuttur. Gelecek çalışmalarımızı bunun üzerine bina edebiliriz. Hem ülkelerimizin refahı hem küresel refah ve barışın gelişmesi için ortak aklımızı seferber etmeliyiz."