10.06.2014 Salı 11:47
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, TÜİK'in, 2014 yılının ilk çeyreğine ait bugün açıkladığı büyüme rakamlarını değerlendirdi. Türkiye ekonomisinin, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 4,3 büyüdüğüne işaret eden Erdoğan, bir çok ülke ekonomisinin daraldığı ya da cüzi oranlarda büyüdüğü bir ortamda Türkiye'nin, ilk çeyreğe ait büyüme oranıyla bir kez daha çok farklı konumda olduğunu tüm dünyaya gösterdiğini söyledi. Erdoğan, ilk çeyrekteki bu büyüme oranıyla GSMH'da da bazı yeni rekorlar elde ettiklerini belirtti. 2002'de Türkiye'nin milli gelirinin 230 milyar dolar olduğunu hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti: "Biz yıllık ortalama yüzde 5 ile büyüme oranıyla 2013 yıl sonunda bu rakamı 820 milyar dolara çıkardık. Yani 11 yılda ekonomi 3,5 kat büyüme kaydetti. TL bazında 2013 sonunda milli gelirimiz 1 trilyon 562 milyara ulaştı. Bugün açıklanan ilk çeyrek büyüme oranlarıyla hesaplandığında geriye dönük 12 aylık milli gelirimiz, TL bazında 1 trilyon 614 milyar liraya ulaştı. TL bazında Cumhuriyet tarihimizin yeni bir rekorunu böylece elde ettik. Bugün açıklanan büyüme rakamları 2014'ün Ocak, Şubat, Mart aylarına ait. Ekonominin üzerinde 17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinin olumsuz etkisi vardı. Aynı zamanda bir seçim sürecini yaşıyorduk. Bu olumsuz faktörlere rağmen sanayicimiz, iş adamlarımız, girişimcilerimiz, ihracatçılarımız, esnaf, çiftçi, işçilerimiz morallerini bozmadı. İstikrara inandı, Hükümet'e güvendiler ve Türkiye'yi büyütmeye devam ettiler. Ekonominin tüm tarafları, 30 Mart seçimlerinin mali disiplini ve para politikalarını etkilemeyeceğini gördüler. Çünkü biz 3 Kasım'ın ardından altı seçimin tamamında mali disipline, para politikalarına azami hassasiyet gösterdik. Seçimlerin ekonomiyi yıpratmasının önüne geçtik. 3 Kasım'ın ardından yedinci seçimde, yani 30 Mart seçimlerinde de Hükümetimizin hiçbir şekilde taviz vermeyeceği anlaşıldı. Güven ve istikrar güçlü şekilde devam etti. Bu büyüme oranlarını böylece yakaladık. 17 ve 25 Aralık darbe girişimleri eğer başarıya ulaşsaydı, darbeciler eğer istediklerini elde etseydi inanın Türkiye bugün, bu rakamlara ulaşamayacaktı." "Dönemin Başbakanı' diye yargılayacaklardı" Başbakan Erdoğan, katıldığı Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin Genel Kurulu'nda da ifade ettiğini, 25 Aralık için hazırlanan ve sonra panik halinde imha edilen bir iddianame bulunduğunu söyledi. Bu iddianamenin, Emniyet içindeki bir grup tarafından fezleke olarak hazırlandığını ifade eden Erdoğan, hakim ve savcıların imzalarıyla usulsüz dinlemeler yapıldığını anlattı. Erdoğan, çok sayıda iş adamı, özellikle küresel ölçekte projeleri üstlenen iş adamlarının son derece keyfi iddialarla bu fezlekeye alındığını belirtti. Erdoğan, kendisinin, bu fezlekede suç örgütü lideri olarak tanımlandığını, fezlekenin bir çok yerinde "Dönemin Başbakanı" ifadesinin geçtiğini kaydetti. Erdoğan, Bakanlar Kurulu'ndaki tüm arkadaşları ve yakın çalışma arkadaşlarının, örgüt üyesi olarak gösterildiğini vurguladı. Erdoğan, "Eğer 25 Aralık'ta kirli emellerini gerçekleştirip bu darbeyi yapabilselerdi, örgüt lideri dedikleri şahsımdan başlayıp, bakan arkadaşlarımı, çalışma arkadaşlarımı, çok sayıda iş adamını tutuklayacak, Yassıada benzeri mahkemelerde, Dönemin Başbakanı diyerek yargılayacaklardı. Bunun hazırlıkları yapılmıştı" diye konuştu. "Bu tuzağı gördük, bozduk" Bazı iş adamlarını bu iddianamenin içine almak için çok şaşırtıcı, çok ürpertici kriterler kullandıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: "Bir iş adamına bakıyorlar, oğlu bu paralel yapının okullarından birinde okuyor. 'Fezlekeye almayalım' diyorlar. Sonra bir de 'gazete aboneliğine bakalım' diyorlar. O malum gazetelerden bir tanesinin abonesi değil, 'O zaman fezlekeye alalım' diyorlar. Hukuku işte bu kadar acınası duruma düşürüyorlar. Anayasa, yasalar değil şüphelinin çocuklarının okuduğu okul, abone olduğu ya da olmadığı gazete veya gazeteler, bir hukuk kriteri olarak kullanılıyor. 17 ve 25 Aralık'ta başarısız olunca, karşılarında dimdik duran bir Hükümet bulunca, bu belgeleri imha etmek istediler. Tüm bu belgeler şimdi ortaya çıkarıldı. Emniyet'in bilgisayarlarından bu belgeler kurtarıldı. Ayrıca bu belgeleri hazırlayanların darbe girişimini teyit eden ifadeleri de alındı. Bu aşamadan itibaren hukuk yoluyla, tüm bu ve benzer girişimlerin hesabı sorulacak. Hiç kimsenin, Türkiye'nin istikbaline, istiklaline, özellikle Türkiye'nin kardeşliğine, Türkiye ekonomisine tuzak kurma hakkı da haddi de yoktur. Bu darbe girişimi gerçekleşmiş olsaydı biz bugün bu büyüme rakamlarını göremeyecek, bu oranda bir büyümenin sevincini yaşayamayacaktık. Hükümeti devrilmiş, yeniden koalisyonlara mahkum edilmiş, geleceği tamamıyla belirsiz bir ülkede belki de bugün çok derin bir kriz ve kaosu yaşıyor olacaktık. Allah'a hamd olsun, bu tuzağı gördük, bu tuzağı bozduk. Bugün 12 yıl boyunca olduğu gibi yine tarihi rekor konuşuyoruz." "Türkiye'nin kararlılık içinde büyümesini sürdüreceğiz" Başbakan Erdoğan, Mayıs ayında ihracatın, geçen yılın aynı ayına göre rekor düzeyde arttığını belirtti. Erdoğan, geriye dönük 12 aylık ihracatın 156 milyar dolara çıkarak, Cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamına ulaştığını kaydetti. Merkez Bankası rezervinin, 131 milyar dolara yükselerek geçen yılın Mayıs ayındaki rekor seviyesine yeniden yaklaştığını ifade eden Erdoğan, "Geçen yıl mayısta 135 milyar dolara ulaşmıştı. İnşallah şimdi onu yeniden yakalıyoruz. Borsa İstanbul geçen yıl Mayıs'ta 93 binin üzerine çıkmış, yaşanan olayın ardından 60 bine kadar düşmüştü. Şimdi 81 bin puanın üzerine çıkarak, yeniden o eski günlerdeki seviyeye doğru tırmanmaya başladı. İnşallah bu süreci muhafaza ederek, istikrar ve güveni en güçlü şekilde muhafaza ederek Türkiye'nin kararlılık içinde büyümesini sürdüreceğiz" diye konuştu. Bugün açıklanan büyüme oranlarının, Türkiye, millet ve ekonomi için hayırlı olmasını temenni eden Erdoğan, bu başarılı büyüme oranlarında 77 milyonun her bireyinin emeği, alın terinin bulunduğunu anlattı. Erdoğan, milleti, bu büyük başarıdan dolayı tebrik ederek, sanayici, girişimci, yatırımcı, ihracatçı, esnaf, memur, çiftçi ve işçiler başta olmak üzere bu büyüme oranlarına emeği, alın teri, aklı, cesaretiyle katkı sunan herkesi kutladı. "İndireceksin, gereğini yapacaksın" Türkiye'de terör meselesi üzerinden yeni bir senaryo devreye alınmak istendiğine dikkati çeken Erdoğan, "Gezi olaylarında başarısız oldular, 17, 25 Aralık darbe girişimlerinde başarısız oldular, şimdi terör meselesi üzerinden yeni bir senaryoyu devreye alma hazırlığı içindeler. Dou ve Güneydoğu'da bazı il ve ilçelerde sergilenen şımarıklığın artık sınırları zorlar bir noktaya geldiğini görüyoruz" dedi. Diyarbakır'da Türk bayrağına yönelik saldırı gerçekleştirildiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: "Garnizonun içine girip de bayrağı indireni, orada her halukarda neyse alacaksın, indireceksin, gereğini yapacaksın. Yapmıyorsan sorumlusun. Herhalde ben Ankara'dan gelip orada bayrağı indireni oradan indirmeyeceğim. Oradaki görevli indirecek. Askerin, polisin bahanesi olamaz. Gereği neyse onu yapacaksın. Bıçak sırtında ilerlediğimiz bir süreçte, akbabaların pusuda beklediği böyle bir süreçte 77 milyon bu gerilim tuzağına, bu istismar tuzağına düşmeyeceğiz. Terör örgütünün yaptığı alçakça eylemleri benim Kürt kardeşime hiçkimse genellemesin. Ne HDP ne de terör örgütü benim Kürt kardeşlerimi temsil etmiyor. Kürt kardeşlerimizle aramıza bunlar giremediler ve giremeyecekler." Tahriklere gelinmemesi konusunda uyarıda bulunan Erdoğan, şöyle devam etti: "Milletimin hiçbir ferdi, tahriklere gelmesin, oyunlara aldırmasın. Şundan kimsenin şüphesi olmasın, bu millet de bu devlet de hiç olmadığı kadar güçlü, dirayetli ve özgüven içindedir. Bayrağımıza el uzatan haine de onu oraya gönderen silahlı efendilerine de bu devlet gereken cevabı en sert şekilde verir. Bunun böyle bilinmesi lazım. Çözüme ve barışa yönelik sabotajlara karşı sabrımızın bir sınırı vardır. Çocukları öne sürüp, şımarıkça eylemler yapanlara karşı sabrımızın bir sınırı vardır. Bizim sabrımızı test etmeye hiçkimse yeltenmesin. Yeni Türkiye'nin kazanımlarını sabote etmek isteyenlerin gözlerinin yaşına bakmayız. Kusura bakmasınlar. Eğer HDP, bu faşist tavra, silahların gölgesinde siyasete devam edecekse onu da muhatap olmaktan çıkartır, tümüyle oradaki kardeşlerimizle muhatap oluruz. Zaten Kürt kardeşlerimizin en fazla teveccüh ettiği parti AK Parti'dir."