08.10.2014 Çarşamba 11:39
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Orta Vadeli Program (2015-2017) ile ilgili Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısına, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek katıldı. Bu yıl için yüzde 3,3 büyüme beklediklerini ifade eden Babacan, Orta Vadeli Program'da 2015 için yüzde 4, 2016 ve 2017 yılları için ise yüzde 5'lik büyüme öngördüklerini açıkladı. Bu yılı yüzde 5,7 cari açıkla kapatmayı öngördüklerini bildiren Babacan, cari açığı 2017 sonu itibarıyla yüzde 5,2'ye indirmeyi beklediklerini belirtti. Başbakan Yardımcısı Babacan, yıl sonu enflasyon beklentilerinin yüzde 9,4 olduğunu bildirdi. Babacan, "Gelecek yıl için yüzde 6,3'e düşeceğini öngörüyoruz, 2016 ve 2017 için ise yüzde 5'lik enflasyon hedeflerimizi koruyoruz'' dedi. Orta Vadeli Program'da kişi başına düşen milli gelirin yıl sonunda 10 bin 537 dolar, 2017 yılı sonunda ise 12 bin 229 dolar olması öngörüldü. Küresel büyümeye bakıldığında 2009 krizinden sonra uygulanan politikaların istenilen sonucu henüz vermediğini belirten Babacan, dünya genelinde güçlü sürdürülebilir ve dengeli büyüme hedefine hala ulaşılamadığını kaydetti. Büyüme oranlarının kriz öncesi seviyelerin altında seyrettiğine dikkati çeken Babacan, G-20 dönem başkanı olarak 1 Aralık'tan itibaren önem verecekleri konulardan birinin bu olacağını dile getirdi. Babacan, gelişmiş ekonomilerde kriz sonrasında yavaşlama eğilimine girmiş bir büyüme trendi olduğunu, bu dönemde bu trendin yavaş yavaş toparlanmakta olduğunu gördüklerini söyledi. Dünya ekonomisine gelişmiş ekonominin katkısının bir miktar arttığını ifade eden Babacan, kriz sonrası dönemde dünya ekonomisinin lokomotifinin gelişmekte olan ülke ekonomileri olduğunu bildirdi. Babacan, son dönemde gelişmekte olan ekonomilerin büyüme hızında da bir yavaşlama gördüklerinin altını çizerek, bu noktada 2014 ve 2015 yıllarında da pek bir toparlanma olmayacağını, önümüzdeki 10 yıl boyunca gelişmekte olan ekonomilerin büyüme hızının geçmiş 10 yıla göre daha düşük olacağını söyledi. Dünya ticaretinin kriz öncesine göre zayıf seyrettiğini, dünya ticaretinin büyüme hızının kriz öncesi dönemlerin altında kaldığını, burada yavaş yavaş bir toparlanma beklentisi varsa da kriz öncesi rakamlara hala dönülmediğini ifade eden Babacan, "Uluslararası Para Fonunun açıkladığı Dünya Ekonomik Görünümü Raporu'na bakıldığında dünya ticareti 2014 yılında yüzde 3,8 büyüyebilecek, gelecek yıl da yüzde 5, halbuki geçen sene bu döneme baktığımızda bu yıl dünya ticaretinin 4,9, gelecek yıl da 5,4 büyüyeceğini bekliyorduk. Geçen yıla göre dünya ticaretindeki büyüme beklentileri hem 2014 hem de 2015 için aşağı doğru revize edilmiş durumda" diye konuştu. ABD ve Avrupa ekonomisine bakış ABD ve Avrupa ekonomisine ilişkin de bilgi veren Babacan, ABD ekonomisi ile ilgili gelişmelerin Türkiye'yi özellikle küresel likidite açısından ilgilendirdiğini belirterek, Amerika'da işsizlik oranlarının düştüğünü, yüzde 6'nın altına indiğini ancak bunun kalitesinde sorunlar olduğunu kaydetti. Babacan, Avro bölgesinde toparlanmanın çok daha zayıf ve kırılgan olduğuna dikkati çekerek, deflasyon riskinin de arttığını bildirdi. Önümüzdeki dönemde Amerikan Merkez Bankasının daha kısıtlayıcı, daraltıcı para politikaları uygulamasını beklediklerini ifade eden Babacan, şöyle konuştu: "Bu yıl ekim ayında varlık alım programı tamamlanacak gelecek yıl ortalarından itibaren de faiz artış süreci başlayacak, 2017 yılı sonuna kadar bir faiz artış sürecini başlatacak. En azından bugün için açıklamaları yönlendirmeleri bu yönde. Öte yandan Avrupa Merkez Bankası da tam tersine deflasyon riskinden korunmak için ve büyümeyi daha güçlendirmek için de genişleyici politikalar uygulamaya devam ediyor. Hatta son açıkladıkları tedbirlerle detaylarını henüz vermeseler de daha gevşetici yönde para politikaları uygulama konusundaki iradelerini ortaya koymuş durumdalar. Bizim ticaret kanalında en yakından ilgilenmemiz gereken, Avrupa'nın asıl ekonomik toparlanması, büyüme hızı bizim ekonomimiz üzerinde ihracatımız üzerinde belirleyici rol oynuyor. Avrupa Merkez Bankasının para politikasındaki genişleme sürecinin Türkiye açısından olumlu sonuçlar getireceğini biliyoruz. Öte yandan FED'in daraltıcı politiklarının da Türkiye üzerinde olumsuz etkilerinin olabileceğini bekliyoruz. Bu ikisi birbirini ne kadar dengeleyecek hangisi daha ağır basacak bunu önümüzdeki aylarda, 2015 yılında göreceğiz. Önemli olan bunları çok yakından izlemek ve Türkiye üzerindeki etkilerini sürekli değerlendirmek ve ona göre ilgili kurumlarımızın gerektiği zaman gerekli adımları atabilmesi."