15.10.2014 Çarşamba 13:00
Bülent Arınç, "Mesele Kobani değil. Mesele Kobani bahanesiyle çok özledikleri ayaklanmayı gerçekleştirmek. Buna yıllarca muvaffak olamadılar, bundan sonra da muvaffak olamayacaklar, dünyayı başlarına yıkarız” dedi. Adıyaman Üniversitesi akademik yıl açılış töreni için Adıyaman’a gelen Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Adıyaman Valiliği ziyaretinde gazetecilerin sorularını cevapladı. Bülent Arınç’a AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın ve milletvekilleri eşlik etti. Arınç, polise ‘Alman modeli’ yetki, Meclise getirilen ‘Yeni Yargı Paketi’ ve HDP’nin Kobani olaylarındaki siyasetiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. “POLİS AB ÜLKELERİNDEKİ YETKİLERLE DONATILACAK” Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, polisin yetkilerinin arttırılmasıyla ilgili gündemde konuşulan ‘Alman modeli’ ile ilgili, “Emniyet güçlerine, kolluk kuvvetlerine bugün sahip olmadıkları yine demokratik, yine özgürlükçü ama sadece suç işleyenlere karşı, huzur ve güvenliği çok daha güçlü sağlayacak bir mekanizma getirmeliyiz. Avrupa Birliği kriterleri kapsamında birçok kanun çıkardık. Biz artık dünyada hukuk ve demokrasi standardı yüksek bir ülkeyiz. Bu kadar Avrupa Birliği uyumu içerisinde çıkarılan kanunların yanı sıra niye Avrupa Birliği üyesi ülkeler kolluk kuvvetlerine şiddet olaylarını bastırmak için hangi yetkileri vermişse bizde o yetkilerle donatmış olmayalım? Yapmak istediğimiz budur. Öldürme olayına karşı polisin elindeki yetkiler yeterli değilse, tahrip edilen mal ve can güvenliğine karşı elimizdeki yetkiler yeterli değilse, arama yapamıyorsa, suç örgütünü tespit ettiğinde istediği zaman dinleme kararı alamıyorsa o zaman yazılı hukuka bir şeyler koymamız lazım” dedi. “BİNGÖL’DE DİNLEMEYE İZİN VERİLSE VE TUTUKLAMA OLSAYDI ÖNLEM ALINMIŞ OLACAKTI” Bülent Arınç, polislere verilmesi düşünülen yetkilerle ilgili konuşurken, Bingöl’de polisleri şehit eden teröristlerle ilgili önemli bilgiler paylaşarak şunları söyledi: “Bir misal vereceğim. Kimse yanlış anlamasın. Bu olayları tahlil ettik, analiz ettik. Türkiye’ye yaşatılan bu acı olayları anbean kimler çıkardı, kimler bu hale getirdi, zarar nerelerde vardır hepsini biliyoruz. Bingöl’de emniyet müdürümüz hala yoğun bakımda. Şehitlerimiz var; Allah rahmet eylesin. Bu olay tamamen hesaplı kitaplı istihbarata dayalı, nerede kimin olacağını önceden bilen ve gelip orada insanları öldürmek için ateş eden bir grubun işi. Bu grubun siyasi tandansı da belli. Şimdi bunların bir kısmı öldürüldü, bir kısmı da canlı olarak ele geçirildi. İçlerinden bir tanesi daha önce tespit edilmiş yakalanmış, mahkemeye sevk edilmiş ancak hakim tarafından serbest bırakılmış. İki tanesi hakkında emniyetin güçlü şüpheleri var, örgüt işidir, bunlar hakkında dinleme kararı istenmiş hakim veya savcı dinleme kararı vermemiş. Eğer o kişi tutuklanmış olsaydı böyle bir eylemin içinde olmayacaktı. Eğer o iki kişi hakkında dinleme kararı verilmiş olsaydı bağlantı tespit edilecek, önlemi alınabilecekti. Hakim ve savcı niçin dinleme kararı vermemiştir diye düşündüğümde aklıma iki ihtimal geliyor. Birincisi, ya ‘paralel yapılanmanın’ esiridir o insan. ‘Bu güne kadar biz çok kolay dinliyorduk milleti, istediğimiz zaman istediğimiz isimle, sahte isimlerle dinleme yapabiliyorduk, siz bizim başımıza yıktınız bu dünyayı, bu dinlemeler sebebiyle bizi suçluyorsunuz, bundan sonra dinleme yok’ demiş olabilir. Veya ikinci ihtimal, ‘Ben yeterli delil isterim arkadaş, yeterli delil yok bu işte o yüzden dinlemiyorum’ diyebilir. Nasıl delil istiyorsun sen? Güvenlik güçleri diyor ki, ‘Elimizdeki istihbarat bunların bize eylem yapacağını bize gösteriyor.’ En azından tedbir amaçlı bir dinlemenin ne zararı olabilir. Bunu konuştuğumuz zaman arkadaşlarımızla yapılacak bir takım işlerin olduğunu görüyoruz. Bir defa bu hakim de, bu savcı da teşhir edilmelidir. Niçin bu kararları vermediği sorgulanmalıdır. Getirdiğimiz bütün tedbirler ve getireceklerimiz, hepsi bu kadar değil. Türkiye’de devletine bağlı, hukuka bağlı, insan haklarına bağlı, 76 milyon yurttaşımızın istediği düzenlemelerdir.” Kobani olaylarıyla ilgili açıklamalarda bulunan ve yaşananları bugüne kadar hiç yapılmamış vahşet olarak değerlendiren Arınç, Demirtaş’ın olaylar sonrası yaptığı konuşmadaki ‘duygusal kırılma yaşadık’ sözlerini ağır bir şekilde eleştirdi. Arınç, “Duygusal kırılma yaşanınca adam öldürmek mi lazım? Duygusal kırılma yaşanınca ortalığı savaş yerine mi çevirmek lazım? Sizin talimatınızla sokağa çıktı bu insanlar, bu işlerden üzüntü duymak önüne geçmek çabalayarak ‘niçin bunları yapıyorsun?’ demek yok mu? Bence bu ölümlerden, maddi ve manevi tüm zararlardan HDP sorumludur. Bunlar duygusal kırılma yaşadık sözleriyle izah edilecek şeyler değildir. Bu sorumluluklarını bu dünyada ve öbür dünyada göreceklerdir. Biz bir terör örgütü olarak IŞİD’e karşıyız ama bütün terör örgütleri gibi mücadele edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Mesele Kobani’ye gelip dayandığında ortalığı yakıp yıkmanın hiçbir geçerli sebebi yok. Çünkü Kobani için de biz sınırlarımızı açtık. 180 bin kişiyi misafir ediyoruz. Bu Türkiye için yapılacak en güzel bir şeydir” ifadelerini kullandı. “DÜNYAYI BAŞLARINA YIKARIZ” Kobani’de hiç sivil kalmadığını ve PYD’li grupların bile Türkiye’ye sığınmak istediğini vurgulayan Arınç, “Kobani’de sivil kalmadı. Orada bin civarında savaşan grup olduğu söyleniyor. PYD’nin mücadele ettiği söyleniyor ama PYD’li silahlılardan da kaçıp Türkiye’ye sığınmak isteyenlerin çok olduğunu bilsinler. Orada ciddi karşılık verilmiyor. Bekledikleri yerlerden hiç destek gelmedi. Kandil’deki birisinin söylediğini ben yeniden söyleyelim. ‘Biz dağda savaşırız, Kobani’de savaşacak durumda değiliz’ diyor. Dağda savaşmak kolay, askere karşı, polise karşı, hakime karşı adam kaçırmak kolay. Ama Kobani’de savaşamadılar. Bunları milletin gözünden saklamasınlar. Daha fazla şey söylerim mahcup olurlar. Mesele Kobani değil. Mesele Kobani bahanesiyle çok özledikleri ayaklanmayı gerçekleştirmek. Buna yıllarca muvaffak olamadılar, bundan sonra da muvaffak olamayacaklar, dünyayı başlarına yıkarız” şeklinde konuştu. Açıklamaların ardından Adıyaman Valisi Mahmut Demirtaş, Bülent Arınç’a el dokuma halı hediye etti.