26.11.2014 Çarşamba 13:31
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkan Yardımcısı Tevfik Kınık, geçen 3 yılda sukuk ihracı konusunda 6 milyar dolardan fazla artış kaydedildiğini bildirdi. Anadolu Ajansı'nın "Global İletişim Ortağı" olduğu 18. Uluslararası İş Forumu (IBF) kapsamında, "İslam Ülkelerinde Fon Kaynaklarının Tahsisi: Etkinlik ve Verimlilik Bakışı" oturumu gerçekleştirildi. Kınık, oturumdaki konuşmasında, Türkiye ekonomisinin geçen 10 yıldaki başarısının tartışılmaz olduğunu, ekonomik krize karşın Türkiye ekonomisinin, bundan etkilense de çok çabuk toparladığını anlattı. Türkiye'deki sermaye piyasalarının büyük potansiyel barındırdığını, alternatif finansman kaynaklarına ihtiyaç duyulduğunu, bunun için de ürün gamının çeşitlendirilmesi gerektiğini dile getiren Kınık, İslami piyasaları canlandırabilmek için SPK olarak bir dizi reformu devreye aldıklarını anımsattı. 2010'da ilk sukuk yönetmeliğini devreye soktuklarını ancak bazı engellerle karşılaştıklarından anlatan Kınık, geçen 3 yıl içinde Hazine Müsteşarlığı'nın sukuk ihracı konusunda 6 milyar dolardan fazla artış elde ettiğini, geçen yılın sonunda 10 yıllık, 1 milyar dolara karşılık gelen miktarın ortaya konulduğunu belirtti. Katılım bankalarının bu kanalı kullanabilir hale geldiğini ve böylelikle 5 milyar dolarlık fonu hem yerel, hem de uluslararası piyasalarda kullanılabilir şekilde artırdıklarına işaret eden Tevfik Kınık, faizsiz bankacılıkla birlikte emeklilik fonlarında da artış gördüklerini, yaklaşık 300 bin kişinin (yeni) sisteme kaydolduğunu söyledi. - "Türkiye gelecek vadediyor" İslam Kalkınma Bankası (IDB) Hazine Departmanı Yatırım Bölüm Müdürü Abdullah Karataş ise sukuk piyasasının özellikle gelir artırma projelerine odaklanması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin gelecek vadettiğini çünkü, son 2 yılda önemli reformları hayata geçirdiğini anımsatan Karataş, Çin'in 25-30 yıl önce vadettiği geleceği şimdi Afrika'nın vaat ettiğini. İslami finansmanın da bunun geliştirilmesinde önemli bir rol oynayacağını dile getirdi. Karataş, IDB olarak sukuk piyasasının gelişmesinde her zaman aktif rol oynadıklarını ve oynamaya da devam edeceklerinin altını çizdi. -"İİT ülkelerinin kat edeceği çok mesafe var" Dünya Bankası Küresel İslami Finans Geliştirme Merkezi Finansal Sektör Uzmanı Nihat Gümüş de İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ülkelerinin küresel ihracatın yüzde 13'ünü, küresel ithalatın ise yüzde 10'unu gerçekleştirdiğini belirterek, muazzam bir insan kapasitesi ve yüksek seviyede tabii kaynakları olmasına karşın İslam İşbirliği Teşkilatı ülkelerinin küresel doğrudan yabancı yatırımın sadece yüzde 8,5'ini çekebildiğini kaydetti. Gümüş, İİT ülkelerinin katedeceği çok mesafe bulunduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: "İslami finansmanın boyutları ve kurumsal finans, yönetişimine yaptığı vurgu önemli. İslami finansta risk paylaşımı da öne çıkar. Kurumlar bu şekilde canlanıp İslami finansı teşvik ederse sosyal İslam'ı da kalkındırabilirsiniz. İslam İşbirliği Teşkilatı ülkelerinde yetişkin nüfusun yüzde 70'inin resmi finans kurumunda hesabı bulunmuyor. Bu çok ayıp ve yazık. İslami finansmanı İslam camiasında geliştirip ve tüm Dünya Bankası müşterisi olan üye ülkeler nezdinde de yaygınlaştıracağız." BAB Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bayramoğlu da devletlerin ve bankaların uluslararası fonların yatırıma ve proje bazlı olarak kaynağın aktarılması konusuna çalışmak zorunda olduğunu anlatarak, "Bütün üniversitelerimiz yatırım, proje geliştirme ve Ar-Ge konusunda kendi bütçelerini oluşturarak uluslararası arenada rekabet edecek firmalara finansman beklemeksizin destek vermek zorundadır" dedi. Türkiye'nin her yerinde ve İslam ülkelerinde üniversitelerin bulunduğunu aktaran Bayramoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Üniversitelerimizin kaç tane kendi kurduğu fonu var? Kendi kaynağının ne kadarını ekonomiye destek olarak veriyor? Yoksa sadece devletten kaynak bekleyerek bina yapmak, öğretmeninin parasını ödemek ve harcamalarını karşılamak için mi kullanıyor? Rekabet etmek istediğimiz ABD gibi ülkelerdeki önde gelen üniversitelerinin bütçelerinin nereden geldiğine bakalım. Yüzyıllardır oluşturdukları fonlarla bütçelerini karşılayan ve onun ağır kalemini Ar-Ge faaliyetinde sanayi ve teknolojiyi geliştirmeye harcayan üniversite sistemine karşın bina yapan ve öğretim görevlisinin ücretini ödemeye giden üniversite sistemiyle hiçbir yere gidemeyiz." Konuşmaların ardından katılımcılara sertifikaları takdim edildi.