03.11.2017 Cuma 14:12
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili, aralarında sözde "Yurtta Sulh Konseyi" üyelerinin de yer aldığı 221 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşma, sanıklardan Uzman Çavuş Cahit Kükey'in savunmasıyla başladı. FETÖ ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını savunan Kükey, 15 Temmuz günü, bir ay önce yazılmış nöbet görevini yerine getirmek üzere kışlaya geldiğini, saat 17.30'da nöbeti devraldığını ve saat 21.00'e kadar "kale 1" ve "1 A" bölgesinde nöbet tuttuklarını söyledi. Nöbete başladıktan sonra MİT Müsteşarı'nın kışlaya geldiğini, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile görüşüp yaklaşık 2 saat kaldıktan sonra ayrıldığını anlatan Kükey, bir süre sonra Orgeneral Akar'ın emir subayının, "Bu gece '1 A kapısında nöbet tutulmayacak, tatbikat yapılacak." dediğini belirtti. Kükey, emir subayının söylediklerini tabur komutanına ilettiğini, tabur komutanının emriyle "1 A" kapısından ayrıldığını dile getirdi. Bir süre sonra telsizden Özel Kuvvetler Komutanlığına bağlı askerlerin "1 A" kapısından içeri girdikleri anonsunun geçtiğini ifade eden Cahit Kükey, içeriye girenlerin komuta katına çıktıklarını, katlardan "Yat yere." şeklinde bağırma sesleri geldiğini söyledi. Sanık Kükey, "Ardından Ahmet Yıldız, 5 kişilik özel harekat timiyle yanımıza geldi. Ne olduğunu sorduk. 'Tatbikat var. Sizlik bir şey yok, rahat olun.' dedi. Merdivenlerden aşağı indiler. Dışarıdan silah sesi geldi. Destek merkezine çağrı yaptık ama cevap alamadık. Anormal bir şey olsa bize bilgi verirler diye düşündük. Bir süre sonra dışarıdan uçak sesleri geldi, vatandaşlar toplanmaya başladı." diye konuştu. Kükey, manga komutanının telsizden birinci başkanın çıktığını anons ettiğini, kendilerinin de kapıyı kapatıp başkanlık katına çıktıklarını, burada gördükleri koruma ekibinden eski Binbaşı Abdurrahim Aksoy'un bağırarak, "Siz burada ne arıyorsunuz?" dediğini ve kattan çıkardığını öne sürdü. - "Gelip sizi kurtarsınlar" Buradan görüntü izleme merkezine geçtiklerini anlatan sanık Cahit Kükey, "Kameralardan Mehmet Partigöç'ü gördük. Dışarıda vatandaşlar toplandı. Televizyondan Başbakan açıklama yaptı. Nöbetçi amir yardımcısı Emir Kurt, 'Arkadaşlar, emir komuta bende.' dedi. 2 ve 4 numaralı kapılardan nöbetçiler görüntü izleme merkezine geldiler. Bir süre sonra sivil halk içeri girdi." ifadelerini kullandı. Kükey, savunmasını şöyle sürdürdü: "Bize 'Teçhizat alın, vatandaşları tahliye edin.' denildi. İçeri girince vatandaşları gördük. Darbecileri gösterip 'Gelin, gelin burdalar.' dediler ve bize komutanların odasını sordular. Vatandaşlara, 'Darbeci değiliz, biz de sizin gibiyiz.' dedik. Komutanların tahliye edildiğini anlattık. Bizimle kucaklaştılar. Bu sırada üst katlardan yoğun silah ve bağırma sesleri geliyordu. Abdurrahim Aksoy'un yerde yatan birini yumrukladığını gördüm. Bize, 'Yukarıda leş var. Onu dışarıya atın.' dedi. Bunu duyunca oradan uzaklaştık. Kale 1 bölgesine çıktık. Birini el ve ayaklarından tutup dışarı çıkardıklarını gördüm. Yerde kan izleri vardı. Su patlağı oluşmuştu. Su patlağının sebebine bakmak için Genel Sekreterlik katına çıktık. Burada bir vatandaşın nabzına baktıklarını, ölmüş diye bıraktıklarını gördüm. Abdurrahim Aksoy'un, 'Bunların hepsini ben vurdum. Kafasını çıkarana ateş ettim.' dediğini duydum." - Sanıklar birbirine düştü Teçhizat kuşanıp vatandaşları tahliye ettikten sonra "Kale 2" bölgesine çıktıklarını, burada eski Genelkurmay Emniyet Subayı yarbay Gökhan Eski'nin kendilerini "Ayyıldız bölgesine" götürdüğünü öne süren Kükey, "Gökhan, bize, 'Kışlayı koruyalım, asker, polis, sivil vurun.' dedi. Niyetini anlayıp buradan ayrıldık. İlerleyen saatlerde komutanlarımız içerideki askerleri tahliye etmemizi istedi. Beni içeride asker kalıp kalmadığına bakmam için görevlendirdiler. İçeriye geçtim. Bir astsubay başıma silah dayadı. Polisler de 'Silahını bırak, yanımıza gel.' dediler. Polisin yanına gittim." diye konuştu. "Emir komuta zincirinin en altındayım. Emrimde kimse yoktur. Genelkurmay karargahında kendi irademle hareket etmem mümkün değil. Manga komutanı Doğanbilir'in emrinde hareket ettim. O, dışarıda ve görevine devam ediyor. Ben de onun gibi suçsuzum." şeklinde savunda yapan Kükey, tahliyesi ve beraatini istedi. Kükey, darbe girişimine katıldığını bildiği kişileri anlatmasının istenmesi üzerine şunları kaydetti: "Mehmet Partigöç ve Cengiz Aydın Albayı, birinci başkanın isimlerini bilmediğim koruma subaylarını gördüm. Gökhan Eski'nin emrinden dolayı girişime katıldığını düşünüyorum. Abdurrahim Aksoy'un konuşmalarını duydum. Özel Kuvvetçiler, sivil vatandaşlar bahçeye girip aslanlı kapıya yöneldiklerinde aslanlı kapıya doğru ateş ettiler. Kapının arkasına sandalyeler, masa yığdılar. Levent Türkkan, Genelkurmay Başkanı'nın emir astsubayların ikisi de. Ramazan Gözel... 1 A'da nöbeti devraldığında bir asker vardı. 'Ben Gözel'in habercisiyim. Beni sabah odaya almadı, kapıyı kapattı. Ben buraya geldim.' dedi. Demek ki darbe konuşuyorlardı. Ahmet Yıldız'ı gördüm. Eski tuğgeneral Arif Pazarlıoğlu'nun komuta katında gezdiğini gördüm." Bu sırada izleyiciler arasında bulunan gazi Ufuk Yegin, ayağa kalkarak, "Komutanlık katında beni vuran kişi Cahit Kükey'dir." diye bağırdı. Sanık Kükey, mahkeme başkanına, "Öyle bir şey yok." dedi. Gazi Yegin, bunun üzerine, 'Bu, Mustafa Mengi ve Serkan Candan bize yaylım ateşi açtılar. Bu, beni vurdu. Mengi, 2. ve 3. katlardan bir vatandaşı vurdu. Su borusu neden patladı? 'Çapulcular' diye bize bağıran bu. Eminim. Beni MEBS Başkanlığının odasının orada vurdu." dedi. Kükey, Yegin'in sözlerini yalanlayarak, "Ben o sırada orada bile değildim. Kimseye ateş etmedim." beyanında bulundu. Daha sonra söz alan sanıklardan eski kurmay yarbay Bünyamin Tuner, sanık Kükey'e, "Benim aktif olduğumu söylediniz. Benimle ilgili ne gördünüz?" diye sordu. Sanık Kükey'in, "Silahlıydınız." dediği Tuner, "Siz de silahlıydınız." karşılığını verdi. Bunun üzerine Kükey, "Biz nöbetçiydik. Sivilleri vuran sizsiniz, Bünyamin Tuner, (eski binbaşı) Recep Özkan... Sivillere ateş edildiği anda ben orada değildim. Abdurrahim Aksoy'un 'Bunları ben vurdum.' dediğini duydum. Abdurrahim Aksoy ve ekibinin öldürdüğü sivillerin hesabı benden soruluyor." diye konuştu. Bu sırada gazi Ufuk Yegin, yeniden söz alarak, "Kükey, asansörde göğsüme MP 5 dayadı." dedi. Bunun üzerine sanık avukatları, izleyicilerin bulunduğu tarafa doğru, "Haricen konuşmayın." diye bağırdı. İzleyiciler de avukatlara tepki gösterdi. Daha sonra söz alan sanıklardan Ramazan Gözel, sanık Kükey'e, "Habercimi aşağıda gördüğünüzü mü söylediniz?" diye sordu. Kükey, Gözal'e, "Evet. Nöbeti devraldığımda haberciniz aşağıdaydı. Bize senin kendisini odadan çıkardığını, odanın kapısını kilitleyip, kendisini gönderdiğini." söyledi." diye konuştu. - Fazlı Özşahin'in savunması Daha sonra savunma yapan sanıklardan Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli Fazlı Özşahin de 14 Temmuz'da eski yarbay Halit Kazancı'nın tatbikat için kendisini aradığını, taburdan Mehmet Aytaç ile görüştüklerini, tatbikatın Akıncı Üssü'nde yapılacağını öğrendiğini iddia etti. 15 Temmuz günü saat 19.00'da Akıncı Üssü'ne geldiğini belirten sanık Özşahin, faaliyetin detayını öğrenmek için eski yarbay Kazancı'yı bulduklarını, Kazancı'nın kendilerine Genelkurmay'a saldırı olacağını, koruma görevi yapacaklarını söylediğini öne sürdü. Saat 21.00 sularında Genelkurmay Başkanlığına geldiklerini anlatan Özşahin, burada faaliyet alanlarına dağıtıldıklarını iddia etti. Sanık Özşahin, şunları söyledi: "Güney nizamiyeden silah sesleri geldi. Saldırganların nizamiyeden girmeye çalıştıklarını düşündüm. Bina hattı boyunca devriye gezmeye başladım. Bina yakınlarından da silah sesleri geliyordu. Mehmet Aytaç, bana nizamiyeyi takviye etmemi istedi. Buraya geçtim. Genelkurmay Başkanı'nın tahliye edildiğini gördüm fakat şüphe duyulacak bir tablo yoktu. Karargahın güneybatı köşesinde sivil hareketliliği gördüm. Ne olduğunu görmek için bu tarafa gittim. Toplumsal ayaklanma oluyor diye düşündüm. Darbe ve benim de bunun parçası olduğum aklıma bile gelmedi. Bir grubun nizamiyenin diğer doğusundan içeri girdiği haberini aldık. Asker o tarafa ilerledi. Ben de o tarafa geçtim. Nereden geldiklerini bilmediğim askerler, sivilleri dışarı çıkarmaya çalışıyordu. Sivillerin nereden geldiğine bakamak istedim. Bu sırada üzerime taş atıldı. Başıma ve elime isabet eden taşların etkisiyle fenalaştım. Mehmet Emin Tüzel yanıma geldi. Ne olduğunu sordu. Bir ağacın altına çöktük. Biz bu haldeyken yanımıza ateş edildi. Bir asker omzundan yaralandı. Mehmet Emin ile kendimizi pasifize etmeye karar verdik. Karargah binasında bir odaya kendimizi attık. Gün ağırıncaya kadar burada kaldık. Sonra dışarı çıktık. Teslim alındık. Buradaki her askerin darbeden haberi vardı iddiasını kabul etmiyorum. Bu darbenin bilerek ve isteyerek parçası olmadım." Subay Temel Askerlik ve Subaylık Anlayışı Kazandırma (SUTASAK) öğrencilerini silahlarını kullanmaya yönlendirdiği iddiasını kabul etmeyen Özşahin, Bülent Aydın'ın vurulmasıyla ilgili bilgisinin olmadığını öne sürdü. Özşahin'in savunmasının ardından duruşmaya öğle arası verildi.