Kategoriler

Yenile

Ahmet DavutoÄŸlu Afyon'da konuÅŸtu

BaÅŸbakan Ahmet DavutoÄŸlu, "Bugün bizi reelpolitiÄŸe davet edenler, 'Niye zalimlere karşı duruyorsunuz' diyenler, 'Niye sesinizi yükseltiyorsunuz, çıkarlarımızı düşünsenize' diyenler, eÄŸer Hazreti Hüseyin'in, Hazreti Peygamber'in, Hazreti Musa'nın Hazreti Ä°brahim'in yürüyüşünü görselerdi herhalde onlara da 'dönün bu yoldan' derlerdi. Onlar bu yoldan dönmediler, onlar nasıl dönmedilerse biz de bu yoldan dönmeyiz" dedi.

Afyonkarahisar NG Güral Termal Otel'de gerçekleÅŸtirilen, AK Parti 23. Ä°stiÅŸare ve DeÄŸerlendirme Toplantısı, Genel BaÅŸkan ve BaÅŸbakan DavutoÄŸlu'nun açılış konuÅŸmasıyla baÅŸladı.

KonuÅŸmasının başında Ermenek'te kömür ocağında işçilerin mahsur kalmasına ve Isparta'daki trafik kazasına deÄŸinen DavutoÄŸlu, vefat edenlerin ailelerine taziye dileklerini ileterek, "Allah bu tür acıları bir daha bize yaÅŸatmasın. KonuÅŸmamın ileri aÅŸamalarında da vurgulayacağım gibi bu konularda yeni bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç olduÄŸu aÅŸikar" dedi. 

DavutoÄŸlu, "Ä°stiÅŸare toplantısı vesilesiyle 2001'den bu yana bu davaya hizmet etmiÅŸ ve Hakk'a yürümüş bütün dava arkadaÅŸlarımızı,  dava büyüklerimizi rahmetle anıyorum" diye konuÅŸtu. 

Hastalara da ÅŸifa dileklerini ileten DavutoÄŸlu, Afyonkarahisar'a gelirken eÅŸi rahatsızlanan AK Parti Genel BaÅŸkan Yardımcısı Mehmet Ali Åžahin'in geri dönmek zorunda kaldığını hatırlatarak acil ÅŸifalar diledi.

"Sembolik bir mekandayız" ifadesini kullanan DavutoÄŸlu, "Bu kutlu yürüyüş burada baÅŸlamıştı, bir aÄŸustos günü 21. yüzyılın ilk yılında 2001'de inançlı bir kadro, ideallere , hedeflere sahip azimli bir kadro yola çıkmıştı ve o yola çıkıştan bugüne 23 kez bu kadronun bütün kademelerinde görev alan dava arkadaÅŸlarımız bir araya geldiler sürekli istiÅŸarelerde bulundular ve bu yürüyüşün daha sonraki istikametiyle ilgili olarak birlikte kararlar aldılar ve bu kararlarla yola devam ettik" diye konuÅŸtu.

DavutoÄŸlu, 3 Kasım 2002 tarihinin AK Parti'nin iktidarının yıl dönümü olduÄŸunu hatırlatarak,  "Ä°ktidarımızın 12. yılında sembolik bir mekanda, sembolik bir tarihte bizi bir araya getiren Rabbimize hamdolsun. Bu kutlu yola her türlü çabasıyla destek veren bütün kardeÅŸlerimizden Allah razı olsun" dedi.

CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan'ın "Her ÅŸeyin başında doÄŸru temel atmak lazım, her ÅŸeyi doÄŸru temeller üzerine baÅŸlatmak lazım" sözlerini hatırlatan DavutoÄŸlu, "Kurucu genel baÅŸkanımız ve CumhurbaÅŸkanımız Sayın Recep Tayyip ErdoÄŸan'a da buradan minnetlerimizi ve ve teÅŸekkürlerimizi bir kez daha arz ediyorum" diye konuÅŸtu.  

Cumhurbaşkanı Erdoğan'la son görüşmelerinde kendisinin katılımı olmadan gerçekleştirilecek ilk istişare toplantısının biraz hüzünlü olacağını ifade ettiğini söyleyen Davutoğlu, buna karşılık Erdoğan'ın "Bütün dava arkadaşlarıma selam edin, ben her haliyle bu davanın içindeyim, beraberiz" dediğini dile getirdi.

 DavutoÄŸlu, "Yine o kutlu yürüyüşü birlikte baÅŸlattıkları 11. CumhurbaÅŸkanı Sayın Abdullah Gül'e de gerek cumhurbaÅŸkanlığı dönemindeki dirayetli tutumu dolayısıyla gerekse bu kutlu yürüyüşteki katkıları dolayısıyla da buradan saygılarımı bir kez daha arz etmek istiyorum" dedi. 

Teşekkür edilmesi gereken çok insan olduğunu ve tek tek zikretmek gerektiğini söyleyen Davutoğlu, bunun zaman sınırlaması içerisinde yapılmasının zor olduğunu bildirdi.

DavutoÄŸlu, genel merkezde, bakanlıklarda, teÅŸkilatlarda, parti grubunda gençlik, kadın kollarında ve mahalle sandık kurullarında görev alanları da selamlayarak, "Bu çaba içerisinde en büyük fedakarlığı sergileyenler arasında olan bu dava içinde yürüyen eÅŸlerine destek saÄŸlayan aile mensuplarına da eÅŸlere ve çocuklara da bir kez daha teÅŸekkürlerimi ifade etmek istiyorum" ifadesini kullandı.

"Başarımızın sırrı burada"

Ä°stiÅŸare toplantısının ortak vicdanın tanımlandığı ve ortak aklın yeniden inÅŸa edildiÄŸi toplantılar olduÄŸunu anlatan DavutoÄŸlu, ÅŸunları söyledi:

"Herhalde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir siyasi hareket böylesine kurumsallaÅŸmış bir istiÅŸare mekanizması kurmamıştır. Hiç aksamadan her yıl en az iki kere bir araya gelen bu istiÅŸare heyeti aslında Türkiye'nin her yerinden gelen katılımıyla, her nesilden gelen katılımcılarıyla nesiller arası, ÅŸehirler arası, bölgeler arası en geniÅŸ ortak akıl platformudur. BaÅŸka hiçbir parti Türkiye'nin her yerinden katılımıyla böyle bir kompozisyon oluÅŸturamamaktadır. BaÅŸka hiçbir parti bu kadar kararlı, istikrarlı, kurumsallaÅŸmış bir ÅŸekilde böylesi bir yapıyı hiç aksatmadan yürütememiÅŸtir. BaÅŸarımızın sırrı burada. Biz yürümeye baÅŸladığımızda sağımızdaki solumuzdaki kadeÅŸlerimizle, dava arkadaÅŸlarımızla sanki tek bir vücut, tek bir ruh olmuÅŸcasına yürürüz. Biz yürümeye baÅŸladığımızda kendimizi düşünmeyiz, sağımızda solumuzda önümüzde arkamızda olan bütün dava arkadaÅŸlarımızla birlikte orada o mekanda olmamakla birlikte dualarıyla bizimle birlikte olan bütün bir milletle birlikte yürürüz. Åžahsi hesapları düşünmeyiz, menfaatleri bütün ÅŸahsi planlamaları bir kenara koyar, ortak davamız ne gerektiriyorsa onu yapmak konusunda hiçbir tereddüt geçirmeyiz."

"Aslında bu hareketin ilham aldığı geçmiÅŸ büyük yürüyüşleri hatırlatarak, 'Yeni Türkiye' ve 'Yeni Dünya' yürüyüşünün ne olduÄŸunu sizlerle paylaÅŸmak istiyorum" ifadesini kullanan DavutoÄŸlu, tarihe iz bırakmış büyük yürüyüşler olduÄŸunu ve bu yürüyüşlerin ardından tarihin eksen deÄŸiÅŸtirdiÄŸini, bunun yanlış eksenlerden doÄŸru eksenlere oturma olduÄŸunu dile getirdi. 

Hazreti Ä°brahim'in Mezopotamya'dan Filistin'e yürürken tevhid inancı etrafında bütün insanların eÅŸit olduÄŸu, kastların, tanrılaÅŸmış figürlerin geçerli olmadığı bir dünya için yürüdüğünü hatırlatan DavutoÄŸlu, Hazreti Ä°brahim'den sonra tarihin baÅŸka türlü aktığını söyledi. 

DavutoÄŸlu, "O gelenek üzerinde nice kutlu öncüler, geldiler ve dediler ki 'Arabın Acem'e, Acem'in Araba üstünlüğü yoktur, insanlar her bir özellikleriyle birbirine eÅŸittir ve insanlık onuru her ÅŸeyin üstündedir. Hiçbir insan baÅŸka bir insana ne bu dünyada ne metafizik olarak ne de siyasi olarak köledir'. Hazreti Ä°brahim bu yürüyüşü yaparken ateÅŸlere atılma tehditiyle karşılaÅŸtığında düşünmeden ateÅŸin içinde o idealleri savunmak üzere yürüdü" dedi.

Hazreti Musa'nın da bir ideal için insanları köleleÅŸtirmeye, kendisini tanrılaÅŸtırmaya yönelen Firavuni bir tavra karşı bütün insanlık adına bilinmeze doÄŸru Kızıldeniz'e yürürken ne olacağını bilmediÄŸini anlatan DavutoÄŸlu, "Kızıldeniz'den geçip geçemeyeceÄŸini seyredenler, izleyenler bir mucizeye ÅŸahit oldular. Sina'dan Kudüs'e yürüyordu, adıyla birlikte selam olarak anılan Kudüs’e. O yürüyüş de aslında bugün '10 Emir' diye telakki edilen ama bütün temel insan haklarının ve temel ahlaki ilkelerin konduÄŸu o temel hususları vurgulayan ilkelerle birlikte yürüdü" diye konuÅŸtu.

"O yolcuların yolcusuyuz biz"

Muharrem ayı içerisinde bulunulduÄŸunu ve Hicri yılbaşının idrak edildiÄŸini anımsatan DavutoÄŸlu, "Yine bir grup insan dışarıdan bakıldığında reelpolitik güç karşısında direnmesi mümkün olmayacağı zannedilen bir grup insan, bir ulu önderle, Hazreti Peygamber'le, Mekke’den Medine’ye yürüdü. Ä°nsanlık onuru adına yürüdü, insanların hiçbir ÅŸekilde birbirini köle etmemesi gerektiÄŸi ve zencinin, beyazın, Arabın Acem'in, ensarın, muhacirin, tek bir insan yekunu içinde Allah önünde eÅŸit olduÄŸu idealiyle yürüdü. Bilal-i HabeÅŸi, KureyÅŸ öncüleriyle birlikte yürüdü o yolu. Yine insanlık onuru adına yürüyen o yolcuların yolcusuyuz biz. Dışarıdan bakanlar o yürüyüşün baÅŸarıya ulaÅŸacağını aynı Hazreti Musa gibi belki düşünmüyorlardı ama o yolu yürüyenler baÅŸarılarından emindiler Ã§Ã¼nkü kalplerindeki iman, zihinlerindeki ideal, insanlığın ortak idealini temsil ediyordu" dedi.

Bir grup inananla Kerbela'ya yürüyen Hazreti Hüseyin'i rahmetle andığını söyleyen BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, ÅŸunları kaydetti:

"Hazreti Hüseyin belki akıbetinin ne olduğunu bile bile yürürken aslında kendisinden sonraki bütün nesillere şu mesajı iletiyordu, 'İnsanlık adına yürümeniz gerekiyorsa sonu ne olursa olsun yürümeye devam edin çünkü nihai ecir ancak Allah katındadır'. Yine bugün bizi reelpolitiğe davet edenler, 'Niye zalimlere karşı duruyorsunuz' diyenler, 'Niye sesinizi yükseltiyorsunuz, çıkarlarımızı düşünsenize' diyenler, eğer Hazreti Hüseyin'in, Hazreti Peygamber'in, Hazreti Musa'nın Hazreti İbrahim'in yürüyüşünü görselerdi herhalde onlara da 'Dönün bu yoldan' derlerdi. Onlar bu yoldan dönmediler, onlar nasıl dönmedilerse biz de bu yoldan dönmeyiz."

"Bütün evrensel insanlık ideallerini bünyemizde barındırıyoruz"

Gandi'nin, meÅŸhur Tuz yürüyüşüyle Britanya Ä°mparatorluÄŸu'nu sarsarak, Martin Luther King'in beyaz ırkçılığa karşı yürüyerek tarihe geçtiÄŸini ifade eden DavutoÄŸlu, şöyle konuÅŸtu:

"Martin Luther King beyaz ırkçılığa karşı yürüdüğünde, o günlerde herhalde kimse 30-40 yıl sonra ABD’nin başına bir zencinin baÅŸkan olacağını tahayyül etmemiÅŸti. Malcolm X'in kararlı yürüyüşü olmasaydı BaÅŸkan Obama da herhalde BaÅŸkan olamazdı. Yürüyüşler, sonuçlarını zaman içinde gösterirler. Yine Mandela, görünüşte hapishanelerde ama gerçekte tarih içinde yürürken beyaz ırkçılığa karşı yine ortak insanlık ideali için yürüdüler. Afyon'da olduÄŸumuz için bir baÅŸka yürüyüş de bizim bu topraklarda hür ve iradesi muhkem bir millet olmamızı saÄŸlayan bir baÅŸka yürüyüştü, 26 AÄŸustos 1922’de, Kocatepe'de Ä°zmir'e yürüyenler, Gazi Mustafa Kemal öncülüğünde istiklale yürüyorlardı. O zaman orduya bakanlar, Ä°slam'ın son ordusu diye ona ÅŸiirler yazanlar ÅŸairler, Hint'ten Balkanlara, Kuzey Afrika'ya kadar dua edip secdeye kapananlar ÅŸunu biliyorlardı ki o ordunun muzafferiyeti sadece bir askeri zaferin adı deÄŸildir. O ordunun muzafferiyeti geçmiÅŸ kadim bütün bu yürüyüşleri temsil eden bir iradenin tarihe mührünü vurmasıydı."

"Biz bütün bu yürüyüşlerin son halkasını oluşturan AK Parti yürüyüşünün neferleriyiz" ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Hem evrensel iddiaları bünyemizde taşıyoruz hem milli iddiaları. Hazreti Ä°brahim'den Mandela'ya kadar gelen bütün evrensel insanlık ideallerini bünyemizde barındırıyoruz, insan hakları, özgürlükleri, insanlık onuru söz konusu olduÄŸunda, son ana kadar, son nefesimize kadar bunları savunmaya kararlıyız. Sonu ateÅŸ de olsa, sonu hapishanede olsa hiçbir yerde bu kadrolar içinden insanlık onuruna ihanet eden çıkmayacaktır, geri dönen çıkmayacaktır. Yine Horasan erenlerinden, bu Kocatepe'den Ä°zmir'e yürüyen Ä°stiklal Ordusu'ndan bugüne kadar sürdürülen o milli iradenin de milli yürüyüşün de temsilcileri de AK Parti kadrolarıdır. AK Parti konjonktürel ÅŸartlarda çıkmış bir siyasi parti deÄŸildir. Dolayısıyla birilerinin ümit ettiÄŸi, beklediÄŸi gibi konjonktürel ÅŸartlarda krize girecek parti olmayacaktır. Biz bütün yürüyüşlerin ruhunu, bütün o yürüyüşlerin idealini, bütün o yürüyüşlerin ahlakını ve azmini her bir fert olarak zihnimizde gönlümüzde barındırıyoruz, barındırmaya devam edeceÄŸiz."

BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, geçmiÅŸte inÅŸa edici yürüyüşlerin yanı sıra yıkıcı yürüyüşlerin de yaÅŸandığına iÅŸaret ederek, "Ä°ÅŸte tarih bu iki yürüyüşten ibarettir. Bizler inÅŸa edeceÄŸiz. Ä°nsanlık onurunu savunanların safındayız. Yıkıcılar hangi formda, hangi nitelikte olursa olsun ister bugün Suriye rejiminin gösterdiÄŸi formda, ideolojik anlamda olsun, ister IŞİD altında örgütlenerek dini bir Ä°slam dinini de lekeleyen tarzda yıkıcılıkta olsun her türlü yıkıcılığın karşısında inÅŸa edici olacağız" ifadelerini kullandı.

Türkiye’de yıkıcı, tahrip edici her siyasi aklın karşısında, inÅŸa eden, ihya edici, tamir edici olacaklarını belirten DavutoÄŸlu, "Onun için olaÄŸan üstü kongrede sizlerin onayıyla Genel BaÅŸkanlık görevini devraldığımda yaptığım konuÅŸmada vurguladığım gibi bizim hareketimiz, bir restorasyon hareketidir, bir inÅŸa hareketidir, bir ihya hareketidir, bütün o yürüyüşlerin mirasını devralmış olan hak yolunun yürüyüşüdür. Ä°nsan söz konusu olduÄŸunda, eÅŸrefi mahlukat olarak görür ve onun deÄŸerine sonuna kadar sahip çıkar, o insana bakarken acaba o insan ÅŸu ırktan mı, bu ırktan mı, bu mezhepten mi, bu dinden mi demezler, insan diye bakarlar" diye konuÅŸtu.

"Biz zamanın da mekanın da insanın hakkını vermek üzere yola çıktık, siyasi hareketimizin felsefesi budur" diyen DavutoÄŸlu, yine bu hareketlerin, milli olanla evrensel olanı bütünleÅŸtiren hareketler olduÄŸunu söyledi.

BaÅŸbakan DavutoÄŸlu ÅŸunları kaydetti:

"Hazreti Musa kendi kavmi ile yürüyordu ama evrensel olan için yürüyordu. Hazreti Muhammed, Ulu Peygamberimiz kendi kavmi ile yürüyordu ama bütün insanlık adına yürüyordu. Hazreti Hüseyin yakınlarıyla birlikte ama bütün insanlık adına yürüyordu. Gandi görünüşte Hintliler ile yürüyordu ama bütün insanlık çin yürüyordu. Milliydiler ama aynı zamanda evrenseldiler. Milli ile evrenselliÄŸi birbirine zıt olarak görmez, bu tür yürüyüşe çıkanlar. AK Parti hareketi hem milli harekettir,  yerli bir harekettir özgün bir harekettir ama nitelikli evrensel özlü bir harekettir. Yine bu yürüyüşe çıkanlar, tarihin realitesini bilirler. Ama tarihin realitesine hapsolunamazlar."

"Tarihi realiteyi deÄŸiÅŸtireceÄŸiz" 

Siyaset teorisinde idealistler ve realistler olduÄŸunu ifade eden DavutoÄŸlu, "Biz tarihi realiteyi anlıyoruz ama tarihi realitenin içinin hapsolunmayacak kadar da kendi içimizde barındırdığımız deÄŸerler olduÄŸuna inanıyoruz. O zaman idealimizle o tarihi realiteyi deÄŸiÅŸtireceÄŸiz. Nitekim 2002 Türkiyesi’nde, Afyon'da 2001 Türkiye'sinde bir araya gelen Erdemliler Hareketi'nin ortaya koyduÄŸu prensipler, o gün tartışıldığında, 2014’te buraya gelineceÄŸini kimse hayal bile edemezdi. Ä°nsan hakları açısından, demokratikleÅŸme açısından, sivil, asker iliÅŸkileri açısından, dini özgürlükler açısından. EÄŸer o günlerde bize söylenenlere kulak assaydık ve deseydik, realist olun, ÅŸimdi bunları talep etmeyin bekleyin, emin olun on yıllarca beklerdik. Kimse de bu hakları bize vermezdi. Tarihi iradeyle çıkanlar hak verilmesini beklemezler haklarını alırlar ve insanlığa hakkını da verirler" deÄŸerlendirmesinde bulundu.

"Onları dinlemiş olsaydık..."

Dış politika uygulaması esnasında da iç siyasette de son 14 yılda kendilerine ders vermeye kalkanların, "niye Davos'ta sesinizi yükseltiyorsunuz, alemin avukatı siz misiniz' diyenler olduğunu ifade eden Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Onları dinlemiş olsaydık bugün istiklal ordularının temsil ettiği o insanlık onurunu dünyada dalgalandıran bir al bayrak, birçok mazlum milletin sembolü olmazdı. Onları dinlemedik, dinlemeyeceğiz. Biz milletin sesini, tarihin sesini insanlığın sesini dinleyeceğiz. Ama tarihi realiteyi hiçbir zaman gözardı etmeyeceğiz. Toplumumuzun realitelerini gözardı etmeyeceğiz. O realiteyle birlikte ideale doğru yürüyeceğiz. O realiteyi gün gün, an an her an tekrar tekrar okuyup anlayarak değişimin her bir nabzını tutarak geleceği inşa edeceğiz."

Davutoğlu'nun konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:

"Baktılar ki cumhurbaşkanlığı makamı bu kez aynı Özal çizgisinde kararlı bir şekilde milli iradeyi savunan AK Parti kadrolarının içinden biriyle temsil ediliyor, bu sefer AK Parti'ye kapatma davası açıldı. Yeni Anayasa yapma tartışmaları yürürken bu çabalar içindeyken kapatma davası açıldı. Kökünden kurutalım dediler. Halbuki bre gafiller, kökü millet olanın kurutulması mümkün mü?

"Eğer üç seçim öncesi, 30 Mart, Cumhurbaşkanı ve 2015 seçimleri öncesi, birçok gayriahlaki dinlemelerle insanların özel hayatlarına girerek, bir bomba tesiri yapsın diye ve etrafa da 'Bu hükümet 1 Ocak'ta artık bitecek' diye bir planlama içinde eğer birileri harekete geçmişse, bunun adı yolsuzluklarla mücadele değildir, bunun adı millet iradesiyle gelen bir iktidarın dolaylı bir darbeyle indirilmesi teşebbüsüdür. Adını doğru koymamız lazım.

Her 23 Nisan'da, 29 Ekim'de değişik vesilelerle yapılan açıklamalarla hep bize şu söylendi: 'Haddinizi bilin. Sakın ola ki halk size oy verdi diye Türkiye'nin geleceği ile ilgili planlamaları yapacağınızı zannetmeyin. Bu ülkede dış politika, ekonomik politikalar, stratejik konular, bürokrasi tarafından karar verilen konulardır. Siz geçmişte olduğu gibi baraj yapın, yol yapın ama bu alanlara girmeyin' denmeye çalışıldı. Eğitim politikalarına dahi vesayetçi bir yapının tespit ettiğine dönük mesajlar verildi. Yılmadık, devam edildi. 2004-2005 yıllarında adından başka hiçbir şekliyle Cumhuriyeti andırmayan Cumhuriyet mitingleri tertip edenler, milli iradenin önüne set çekmeye çalıştılar. 2007'de e-muhtıra verildi, ki muhtıraların sonuncusuydu. Bundan sonra da kimse bir daha muhtıra veremeyecek, kimse millete muhtıra veremeyecek.

Afyon'da 2001 Türkiye'sinde bir araya gelen Erdemliler Hareketi'nin ortaya koyduğu prensipler bugün tartışıldığında 2014'te buraya gelineceğini kimse hayal bile edemezdi. İnsan hakları açısından, demokratikleşme açısından, sivil-asker ilişkileri açısından, dini özgürlükler açısından eğer o günlerde bize söylenenlere kulak assaydık ve deseydik ki 'Realist olun, şimdi bunları talep etmeyin bekleyin', emin olun 10 yıllarca beklerdik, kimse de bize bu hakkı vermezdi.

Tarihe iradeyle çıkanlar, hak verilmesini beklemezler, haklarını alırlar ve insanlığa hakkını da verirler. Dış politika uygulama esnasında da iç siyasette de son 14 yıldır dönüp bize ders vermeye kalkanlar oldu. 'Niye Davos'ta sesinizi yükseltiyorsunuz?' diyenler oldu, 'Alemin avukatı siz misiniz?' diyenler oldu, 'Hayalperest' diyenler oldu. Onları dinlemiş olsaydık, bugün istiklal ordularının temsil ettiği o insanlık onuru değerlerini dünyada dalgalandıran bir al bayrak, birçok mazlum milletin sembolü olma özelliğini kazanamazdı. Onları dinlemedik, dinlemeyeceğiz, biz milletin sesini, tarihin sesini ve insanlığın sesini dinleyeceğiz.

Ne kadar güçlü olursak olalım, yüzde 50 oy değil yüzde 70 oya, daha ileri oylara da inşallah yürürüz, yürürsek yürüyelim hiçbir zaman halk karşısında kibre kapılmayacağız. Halk karşısında tahakküm içinde olmayacağız. Halkın terini, halkın gözyaşını küçük görmeyeceğiz. Aydın despotizminin getirdiği, 'Biz seçilmişiz, biz iyi eğitilmişiz, onlar ise çarıklılar' diyen o eski zihniyeti yerle bir edeceğiz.

Orta Anadolu'da, Batı Anadolu'da milli birlik nutukları atmak, Türkiye'nin milli birliğini teminat altına almaz. Türkiye'nin her yerinde al bayrağı dalgalandırmayan hiç kimse, milli birlik iddiasında bulunamaz.

Bu kural geldiğinde bu 6 saati etkin kullanmak için maden işçilerini yerin 200-300 metre altında yemek yeme zorunluluğu getirme demek değildir. Buna kimsenin hakkı yok. Daha ilk gün, maden açıldıktan sonraki ilk günde bu baskı, bu zorunluluk gibi, böyle bir baskı ile karşılaşıldığında bu gayriinsanidir. İnsanlık onuruna aykırıdır.

"Merkez Bankası'ndan brifing alacağım"

"Merkez Bankasında önümüzdeki günlerde brifing alacağım. Türkiye'deki siyasi istikrarın devamı ve dünya emtia fiyatlarındaki artışı da göz önünde bulundurarak, Merkez Bankasının faiz oranlarını tekrar gözden geçirmesinin vaktinin geldiğini düşünüyorum."